5 Temmuz 2014 Cumartesi

TÜRKİYE'NİN DEĞİŞEN KÜRT POLİTİKASI

       Türkiye, yıllardır üç temel sorunuyla mücadele ediyor. Birincisi cari açık, ikincisi enerji, üçüncüsü ise Kürt sorunu ve Orta Doğu.
       Yıllarca çözülemeyen Kürt sorunu, “Çözüm Süreci”nin getirdiği olumlu hava ile birlikte umutları arttırdı. Umutların yeşerdiği bu ortamda, Irak Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanı Mesut Barzani Türkiye’ye geldi. Barzani ismi Türkiye’de hep büyük tartışmalara neden olmuştur. Türkiye’ye her gelişi gündem oluşturmuş, tartışmalar günlerce, haftalarca sürmüştür. Barzani’nin Başbakanın daveti üzerine Diyarbakır’a gelişi, hem bölgesel enerji politikaları hem de PKK ve Kürt sorunun çözümü açısından önem arz etmektedir. “Demokratikleşme Paketi”nin açıklanmasından sonra, Başbakan’ın Diyarbakır’da yapmış olduğu konuşma, Kürt sorununun çözümüne yönelik kararlılığının bir ifadesi niteliğindedir.
       CHP ve MHP’nin bu ziyarete tepkisi, -doğru olmasa da- siyaseten anlaşılabilir. Oysa BDP’nin Barzani’nin ziyaretinden duyduğu rahatsızlığı anlamak mümkün değildir. Barzani, Başbakan’ın değil de BDP’nin daveti üzerine Diyarbakır’ı ziyaret etmiş olsaydı, BDP’lilerce “ulusal kahraman” ilan edilirdi. Açıkçası BDP’nin sergilediği tavır, tam bir samimiyetsizlik ifadesidir.
      Başbakan’ın Diyarbakır’da görüştüğü Irak Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanı Mesut Barzani, 21 yıl önce Celal Talabani ile birlikte; dönemin Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis ile Şırnak’ın Silopi ilçesinde görüşmüştü. Maalesef statüko, bu görüşmenin meyvelerinin toplanmasına müsaade etmemiş ve Türkiye’nin bu kuvvet komutanı, Ankara’nın göbeğinde, henüz aydınlatılmamış bir helikopter kazasında yaşamını yitirmişti. Türkiye’de yıllar önce planlananlar ancak 21 yıl sonra gerçekleşiyor. O günden bu güne hep çalkantılı seyreden Türkiye-Irak Kürt Yönetimi ilişkileri, son dönemde sağlam bir zemine oturtulmaya çalışılıyor.
    Hatırlanacağı üzere ABD’nin birinci Irak işgalinden sonra Irak’ın kuzeyinde kontrolü eline geçiren Kürtlere (Talabani ve Barzani) karşı, Türkiye çok sert tepki göstermiş, kendi sınırındaki bir Kürt devletine müsaade etmeyeceğini açıklamış, hatta dönemin güvenlikçi politikaları gereği, askeri bir harekâtı bile gündeme getirmişti.
       Sonuçta Irak’ın kuzeyinde federal bir “Kürdistan” oluştu.
       Peki, Türkiye ne yaptı?
    20 yılda Irak’ın Kürt Bölgesi’ni inşa etti. Yani Kuzey Irak’taki büyük inşaat şirketlerinin neredeyse tamamını Türkiye’den giden firmalar oluşturmaktadır. Türkiye, Bölgesel Kürt Yönetimi ile olan petrol anlaşmalarını daha da geliştirerek en üst düzeye çıkarmalıdır. Bugün dünyanın hatırı sayılır enerji şirketlerinden Fransız Total, Amerikan petrol şirketleri Exxon Mobil ve Chevron, Rus Gazprom Neft şirketi, yanı başımızdaki Barzani ile petrol üretimi konularında anlaşmalar imzalarken, Türkiye buna seyirci mi kalacak?
       Elbette ki hayır…
       Türkiye’nin enerjiye olan büyük ihtiyacı, Barzani ile olan ilişkilerin seyrini en ileri seviyeye çıkartmayı adeta dayatıyor; zorunlu kılıyor. Bugün Irak Kürt Bölgesinde ticaret yapan yüzlerce Türk firması var. Bu firmaların karşılıklı ticaretten elde ettiği gelirin, 10 milyar doları aştığı söyleniyor. Türkiye, Irak Bölgesel Kürt Yönetimi ile kurulan iyi ilişkilerle yetinmeyip, yıllardır Esed’den kimlik dahi alamayan Suriye Kürtlerine de dostluk elini uzatmalıdır.
     Türkiye’nin değişen bölge ve Kürt politikalarına paralel olarak, İran’ın; Esed yönetimine destek vermesi ve PKK’nın Suriye’deki yapılanması PYD’yi tanıyacağını açıklaması, Türkiye’nin bölge politikalarına yönelik, karşı bir hamlesidir.
      PKK’nın silahlı kadrosu, Türkiye için bir tehdit olduğu gibi, Irak Bölgesel Kürt yönetimi için de bir tehdit unsurudur. Tehlikenin farkında olan Barzani, bölgede kalıcı bir barış ve huzur ortamının, öncelikle PKK’nın silah bırakmasıyla gerçekleşebileceğini bilmektedir.
     Bu gelişmelere paralel olarak, kendi bölgesinden Kandil’e sağlanan lojistik desteği bir türlü engelleyemeyen Barzani, önceki yıllarda da PKK’nın silah bırakmasını istemiş, PKK ise -her zaman olduğu gibi- çeşitli bahaneler üretmiş, tabir yerinde ise hep aba altından sopa göstermişti. PKK’nın en son Mardin Nusaybin’deki askeri birliğe yönelik düzenlediği roketatarlı saldırı, Şırnak’ta yol yapım şantiyesinin araçlarını ateşe vermesi; Barzani’nin Diyarbakır’a gerçekleştirdiği ziyarete duyulan rahatsızlığın ve öfkenin dışa yansımasıdır. PKK bu eylemlerle, hem Türkiye’ye, hem de Barzani’ye mesaj vermeye çalışmaktadır.
    Başbakan Erdoğan ile Mesut Barzani arasında Diyarbakır’da gerçekleştirilen toplantıda dört maddede mutabakata varılmıştı.
       Neydi bunlar?
       - Barzani, çözüm sürecine destek vermeye devam edecek.
     - Suriye’nin kuzeyinde PYD’nin kurmak istediği (de facto) yönetime Irak Kürt Yönetimi müsaade etmeyecek.
      - Kürt petrolünü Türkiye üzerinden dünyaya pazarlayacak boru hattından, en geç 1- 1.5 ay içerisinde petrol akmaya başlayacak.
      - Ve dördüncü olarak da Habur Sınır Kapısı’na paralel iki sınır kapısı 1 ay içinde açılacak.
      Sözün kısası:
       En kötü barış, en haklı savaştan daha iyidir…
       Kalın sağlıcakla…
      (Bu yazı ilk olarak 24 Kasım 2013 tarihinde yayınlanmıştır.)
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder