29 Nisan 2022 Cuma

Bigâne Gözler!..

Kanatlansın tebessümün,
Merhem olup konsun yürekteki yaraya.
Yol olsun gözlerindeki giz,
Kelamdaki acı'nın kırıklarına...

Kar tanesi misali,
Birbirine değmesin...
Örtü olsun bedenime o masum gözyaşların.
Susmanın sessizliğinde sancılansın,
Feryat eden şahitsiz çığlıklarım!..


Gönül sızımın sayfalarına,
Gölge olsun zülfünün siyah perçemleri.
Sende kaybolsun,
Sen'siz, sana bakan bigâne gözlerim.

Memdoğlu...

19 Nisan 2022 Salı

Mescid-î Aksa!..

Peygamberler şehri Kudüs’ün ışığı,
Mirac’ın ilk basamağı.
İslam âleminin incisi,
Gönüllerin sancısı.
Yankılandıkça feryadın,
Deminde dem, hicranım Aksa!..


Geçmişin rahmet deryasından,
Uzansa da atiye ellerimiz,
Sahip çıkamadık emanetine;
Mahcubuz…
Selalar okunurken minarelerinden,
Ebabillere haber sal, sen Aksa!..

Avlunda yatıyorken masum canlar,
Çocuk cıvıltılarında içiliyor şehadet şerbeti.
Cennet kokuyor dört bir yanın.
Aklı kör, vicdanı sakat,
Seni görmeyen insanlığa,
Münadiler gönder, sen Aksa!..

Hasretin gergefinde kubbene işlenmiş hüzün.
Duvarlarında yankılanır acının izleri.
Sen ki ilk kıblegâhımız.
Bitmedi üzerindeki zulmün mevsimi,
Gülmedi yüzün.
Mahzun olma, dik dur; haykır tevhidi Aksa!

Memdoğlu…

6 Nisan 2022 Çarşamba

İnsan!..

Bir bilmece mi yüreğime yerleşen şu keder?

Yazmakla mümkün sanma…

Çok daha fazlası var kalbimin derinliklerinde.

 

Bir bilmece mi geçip giden şu yıllar?..

Heybemizdeki kırıklar ile "yol’a" revan olmuşken, 

Sessizliğin rahmet kokan limanına sığındık.

 

Bir bilmece mi "altın" denen şu sükût?

Konuşan bildiğini söyler;

Sükût edip dinleyen, sır’ı öğrenir sandık. 

 

Bir bilmece mi “aşk” denen şu yok’luk?

Sıra sıra süzülürken semadaki damlalar,

Döküldükçe sineye, lâl olup gönülden dolduk.

 

Bir bilmece mi "insan" denen şu beşer?

Kimi kolaylıkla, kimi zorlukla hazmeder sözü; 

Duyguları ve hakikati.

 

Bir bilmece mi "vefa" denen şu haslet?

Umut ile birlikte, onu da kırdı insan.

"Zalim olma, mazlum ol” dedi, o kâmil insan.

 

Memdoğlu…