11 Ocak 2017 Çarşamba

Sen!...


Gözlerimdeki ışık, yüreğimdeki sızı,
Acı-yan yaram,  âlemdeki yalnızlığımsın…

Sen!
Hiç duyulmayacak haykırışlarım,
Gönlüme akıttığım, kanlı gözyaşlarımsın…

Sen!
Sonu olmayan gecem, gerçekleşmeyen rüyam,
Tükenmeyen ümidim, aydınlığımsın…

Sen!
Diyar diyar gezip de bulamadığım,
Bülbül-ü şeyda, ah-u zarımsım…

Sen!
Açmak için güneşi beklemeyip,
Kalbimde kök salan, boynu bükük goncagülsün…

Sen!
Semadan dökülüp üzerime yağan,
Kar taneleri, yağmur damlacıklarısın…

Sen!
Rüzgârın savurup, bulutların getirdiği,
Dağlardan vadilere dökülen, bir avuç toprağımsın…

Sen!
Hem gözü, hem gönlü yakan,
Giyilmesi mümkün olmayan, ateşten bir gömleksin…

Sen!
Güneşin görmeyip, gölgenin düşmediği
Kör kuyudaki ay yüzlü Yusuf’sun…

Sen!
Kalemin yazamayıp, defterin tutamadığı,
Sayfalara sığdıramadığım şiirimsin…

Sen!
Yeryüzünde değil, gökyüzünde yeşeren,
Sevgi çiçeğim, dilimdeki duamsın…

Sen!
Evet, Sen!
Varlığına şükrettiğim, yokluğunla ürperdiğim
Sonu olmayan yolumsun…
Sadece varsın ve hep öyle kalacaksın…

Memdoğlu...