11 Mart 2022 Cuma

Sultanım!..


Seni düşledim yine...

Dokunman için yüreğime!..
Şehrin dar sokaklarını, ıslak kaldırımlarını arşınladım.
Geçmişin hüzünlü güz ve kış gecelerini,
Lambaların solgun ışıkları bir tül gibi örtüyordu.
Boğaz'ı kaplayan pus,
Ruhumun tellerine dokundukça,
Su yüzeyine adın yazılıyordu  Sultanım!..

 

Büyülü bir aynaya benziyordu yüzün.
Yeni eski, acı tatlı, korku ve neşenin birbirine karıştığı...
Işık huzmelerinin ipek böceği gibi parladığı loş gecelerde,
Hüznün tatlı boğuntusu,
Sevgi çiçeği üstüne konan bir kelebek gibi açıyordu kanatlarını.
O kanatlarda da ismin yazılıydı Sultanım!..

 

Dünyanın hoş ve de boş…

Bitip tükenmek bilmeyen çocuksu oyununa
Kapıldık, gidiyoruz.
Gayya kuyusunda rüzgârın tizz uğultusu...
Acı denizinden kalbimin sahiline vuruyor hasretin.
Mutluluk dalgalarının oluşturduğu köpük tabakası kaplarken ruhumu.
Göğüs ve beden, bir tek sende birleşti Sultanım!..


Memdoğlu...