Türkiye bir seçimi daha
geride bıraktı. 1 Kasım seçimi, sonuçları itibarıyla Türkiye demokrasi
tarihinin en önemli seçimine sahne olmuştur. 7 Haziran seçiminden beş ay sonra
gerçekleştirilen 1 Kasım seçim sonuçlarının, 7 Haziran’a göre çok farklı olması;
ülkedeki siyaset bilimciler ve sosyologlar için yeni araştırma sahası açmıştır.
7 Haziran seçiminden sonra ülkenin hükümetsiz kalmama adına,
bir koalisyon hükümetinin kurulabileceğini, erken bir seçimin Türkiye için “lüks”
olduğunu dile getirenlerdendim. 1 Kasım seçim sonucu, bizim de bu konuda
yanıldığımızı kanıtladı.
AK
Parti’nin 1 Kasım’daki seçim zaferindeki
en büyük pay, her şeye rağmen büyük bir risk alarak AK Parti’yi seçime ikna
eden Cumhurbaşkanı Erdoğan’a aittir. 1 Kasım, Erdoğan’ın siyasi öngörüsünün bir
sonucudur.
1
Kasım seçim sonucu değerlendirildiğinde:
-Seçime
katılım beklentilerin üzerinde (%86.2) gerçekleşmiştir. Ki bu beş ay içerisinde
seçime giden bir ülke için yüksek bir orandır.
-1
Kasım, bir genel seçimden ziyade, bir “referandum”
niteliği taşıyordu, ve seçmen buna göre oy kullanmıştır.
-Cumhurbaşkanı
Erdoğan’ın seçim meydanlarına inmeyerek ön plana çıkmamış olması, seçimi müspet
yönde etkilemiştir.
-Başbakan
Ahmet Davutoğlu’nun 1 Kasım seçim zaferi ve başarısı, AK Parti’deki lider
tartışmalarına son noktayı koymuştur.
-7
Haziran’da seçmenden aldığı mesajı iyi değerlendiren AK Parti -tabir
yerindeyse- şapkasını önüne kaymuş, 7 Haziran’dan gerekli dersleri çıkartarak
aday listelerinde büyük bir değişikliğe (% 40 oranında) gitmiş olması, sandığa
olumlu yönde yansımıştır.
-7
Haziran’da AK Parti’den uzaklaşan inançlı Kürtlerin büyük bir kesimi, 1
Kasım’da yeniden AK Parti’ye oy vermiştir.
-Geçmiş
seçimlerde vaatleriyle seçmenden oy alan AK Parti’nin 1 Kasım seçim
beyannamesinin de, seçmenin tercihinde olumlu katkıda bulunmuştur.
-Etnik
siyaseti (MHP-HDP) tercih eden siyaset dili kaybetmiştir. Türkiye tercihini bir
kez daha “istikrar”dan yana kullanmıştır.
-Silahlı
eylemlerine başlamasıyla birlikte, sırtını
PKK’ya dayadığını açıklayan HDP, seçimin en büyük kaybedeni olmuştur. Bu
sonuçlara göre HDP özeleştirisini Kandil’e değil, halka vermek zorundadır.
-Her
şeye “hayır” –hayır’a da hayır- diyerek, siyaset literatürüne “hayır”ı armağan ederek, hayırlı bir genel
başkan olduğunu kanıtlayan sayın Devlet
Bahçeli kaybetmiştir.
-Mevcut
sonuçlara göre, muhalefetin önünün açılması için; muhalefet parti liderlerinin
vakit kaybetmeden istifa etmeleri gerekir.
-Seçim
sonuçlarının en önemli sonucu: Millet bölünmeye karşı durarak, yedi düvele
"biz bu ülkeyi böldürtmeyeceğiz" haykırışıdır.
-1
Kasım seçim sonucu, buzdolabında bekletilen “Çözüm Süreci”nin, bekletildiği yerden çıkartılarak, kaldığı yerden
devam etmesi gerektiğini gösteriyor.
-1
Kasım seçim sonucu, yeni bir anayasanın yapılmasını zorunlu hale getirmiştir.
-Seçim
sonucunu yüzde yüz oranında doğru olarak, seçim anketleri değil; "evet"
mührünün bulunduğu “perde arkası”
vermiştir.
Allah
devletimize, milletimize zeval vermesin, Türkiye'mize hayırlı ve uğurlu olsun.