22 Nisan 2020 Çarşamba

Hüzünlü Ay!...


Yüzüne perde çekmiş hilâl,
Kalplerde buruk bir sevinç…
Ulaştırana şükürler olsun,
Geldi yine rahmet ayı…

Asılmayınca mahyalar,
Boyun büktü minareler…
Söylenmeyince maniler,
Ritimsiz çaldı davullar.

İftar sonrası…
Kuş sesleri misalî…
Çocuk cıvıltılarıyla yankılanırdı sokaklar...
Caddeler boş, gökyüzü sessiz…
Yudum, yudum içildi çaylar…
Misafirsiz…

Cami ve mescitler garip…
Minberler endişeli, mihraplar hüzünlü…
Saflar mahzun…
Durur, ümmeti bekler…

Ey sadrımıza inşirah ferahlığı veren Rabbim!...
Ebrehe’nin fillerinden Kâbe’yi koruduğun gibi,
Kalplerimizi de nefsin ve şeytanın şerrinden koru…
Selâmete erdir ümmeti!...
Ne olur!?..

Memdoğlu…

10 Nisan 2020 Cuma

Otel Odası 2705!...


Dışarda sis…
Caddeler boş, sokaklar sessiz…
İzliyor İstanbul’u Çamlıca Kulesi.
Ayasofya öksüz,
Sultan Ahmet mahzun…
Boğaz suları köpüklü ve durgun…
Sahillerde sadece martılar.
Ağaçlarda sadakatin sembolü kumrular
Yüzlerde yorgunluk,
Gözlerde endişe ve korku…
Nefesini tutmuş, ihtiraslı değil gökyüzü…

Toprakla buluşsa da rengârenk laleler
Hüzün kokuyor bu bahar açan çiçekler.
Leylaklar renksiz…
Kan damlatıyor dalından beyaz güller...
Sevgi ve şefkate muhtaçken ruhlar…
Sarmış dünyayı virüs afeti,
Ölüm kusuyor insanlık…
Hazırlan ey nefs!...
Yola revan oluyor sonsuzluk kervanı…!

Memdoğlu…

26 Mart 2020/İstanbul

6 Nisan 2020 Pazartesi

Lamba!...


Gövdesinden asılıydı,
Sessizce bekliyordu duvarda
Şükür katığı, sabır sığınağıydı.
Ye’se düşmez, vazgeçmezdi tevazudan…
Bakarken aynaya!...
Yüzünde hüznün ve acının…
Ellerinde çilenin derin izleri…
Sağında kâinatın reçetesi Mushaf…
Solunda medeniyetin ol taşları kitaplar…



Kimlere yol göstermedi ki?...
Yüreğiyle dokunurdu âleme.
İçini yakanla yanar,
Yanarken ışık olurdu hanelere.
Aydınlatırken etrafını…
Öksürük tutar, kesilirdi nefesi…
Uzun sürmedi bu hali…
İnsan eliyle terk edildi ölüme…

Memdoğlu…

4 Nisan 2020 Cumartesi

Neredeydin!?...


İnce ve narindirler…
Laleler gibi…
Boynu bükük olur şiir yüreklilerin.
Kalplerinde hep hüzün vardır.
Mevsim, mevsim açar…
Kulakları sağır edecek sessizlik içinde,
Derununda yaşarlar her şeyi…
Çok severler en Sevgili’yi.

Ah be rüzgâr!..
Estin yine…
Kadife gibi, ipek gibi dokunarak…
Bilmez misin!?
Dokunduğun ten susuz ve ayaz…
Buz, gam oldu…
Neredeydin?
Ne durdurdu seni?

Bak artık mevsim kış…
Baharda zambaklarla, çiçeklerle gel
Gel ki!...
Güneşe sevdalı ayçiçeği kıskansın seni…
Gel işte gel, sen hep baharda gel!...
Çiğdemlerle…
Lalelerle…
Dervişlerle…
Güllerle…
Sevgili’nin kokusuyla gel!
Gel ki!?...
Yeryüzü kıskansın seni…

Memdoğlu…