6 Kasım 2015 Cuma

Yanlış Hesap Halktan Döner...

Türkiye, 2 Kasım sabahına, derin bir “oh” çekerek uyandı. Bunun en büyük nedeni ise dört yıl daha devam edecek olan “siyasi istikrar”dır.

Değerli okuyucular! Kamuoyunda 1 Kasım seçim sonuçlarına ilişkin geniş değerlendirmeler yapıldı ve yapılacaktır da.  Biz de bu yazımızda, 1 Kasım seçim sonuçlarının “İmralı, Kürtler, HDP ve PKK-Kandil” yansımalarını analiz etmeye çalıştık.

HDP’nin geldiği gelenekteki siyasi partiler, geçmiş yıllarda yapılan seçimlerde halktan ancak  % 3-7 oranında oy alabilmişlerdi. Ve bu sonuçlar PKK şiddeti ve çatışmaların yoğun olduğu dönemlere aitti. PKK her seçim dönemi yaklaştığında şiddeti tırmandırmış, silah gölgesinde bu sonuçlar elde edilmişti.

“Çözüm Süreci”nin olgunlaştığı bir döneme denk gelen 7 Haziran seçiminde HDP, % 13,5 oy aldı. HDP’nin bu başarıyı silahların sustuğu ve çatışmasızlık döneminin devam ettiği bir ortamda elde etmiş olmasına dikkatinizi çekeriz. Yani, ilk defa; silahların olmadığı bir ortamda HDP seçmenden hatırı sayılır oranda bir oy aldı. Bundan: “PKK, Türkiye’ye karşı silahlı eylemlerine son verdiğini ve sınır dışına çıktığını açıklayarak sivil siyasetin önünü açmalı” sonucu çıkarılmalıyken: PKK-Kandil, Öcalan’ın 1992 yılında “hataydı” dediği cephe savaşını, şehir merkezlerine indirgemeye çalıştı. Kandil, muhtemelen şöyle bir hesap yaparak: “çatışmasız bir ortamda % 13,5 oranında bir oy alınabiliyorsa, silah ile birlikte bunu %15-16 oranlarına yükseltebiliriz” dedi ve böyle bir stratejinin yanlışlığını 1 Kasım’daki seçimde görmüş oldu. HDP’nin bölgedeki oy kaybının şehir merkezlerinde olduğunu hatırlatalım. Yani daha açık bir ifadeyle, PKK’nın “hendek” stratejisi halktan destek bulmamış, iflas etmiştir.

Geçmiş yazılarımızda defaatle dile getirdiğimiz; “Öcalan, Orta Doğu’nun kaygan ve kaypak zemininde siyaset üretebilen ender şahsiyetlerdendir” tespitini bir kez daha hatırlatmakta fayda mülahaza ediyoruz.  Öcalan 2013 Nevruzu’nda yaptığı eylemsizlik çağrısını 2015 yılında yapmış olmasına rağmen, KCK; Öcalan’ı da by-pass ederek “Çözüm Süreci”nin buzdolabına kaldırılmasına neden olan silahlı eylemlere yöneldi. Oysa PKK, bugüne kadar hayatiyetini devam ettiriyorsa, bu Öcalan’ın hem Türkiye, hem de dünya siyasetini doğru okumasının bir neticesidir. Çatışmaların başlamasından sonra İmralı ile görüşmelerin yapılmadığı dikkatinizden kaçmamıştır. Aslında Öcalan, PKK’nın yeniden silahlı mücadeleye başlaması ile kendisinin devre dışı bırakılmak istendiği gördü ve bu süreçte sessiz kalmayı tercih etti. Çatışmaların olduğu bir ortamda sürece müdahil olmak büyük bir riskti. Öcalan bu riski göze almayıp 1 Kasım seçim sonuçlarını bekledi. 1 Kasım’dan sonra nasıl bir strateji izleyeceğini her birlikte göreceğiz.

Okuyucularımız hatırlayacaklardır. 28 Temmuz 2015 tarihli “HDP Bir Tercih Yapmak Zorunda” (http://mehmetmemdoglu.blogspot.com.tr/2015/07/hdp-bir-tercih-yapmak-zorunda.html) başlıklı yazımızda HDP için,  “Ya kendi iradeleri doğrultusunda sivil siyaset,  ya da eli silahlı Kandil’in gölgesinde siyaset. Yok, eğer silahın gölgesinde siyaset yapmayı tercih ederlerse, Türkiyelileşemeyecekleri gibi; siyaseten de kendi sonlarını hazırlamış olacaklardır” değerlendirmesinde bulunmuştuk. 1 Eylül 2015 tarihli “Kürtler Bir Tercih Yapmak Zorunda” (http://mehmetmemdoglu.blogspot.com.tr/2015/09/kurtler-bir-tercih-yapmak-zorunda.html) başlıklı yazımız da ise Kürtler için: “Bölge halkı karar vermek zorunda: Ya barış, ya da kan ve gözyaşının hâkim olacağı savaş ortamı. STK’lar başta olmak üzere, bölge halkı, PKK’nın silahlı faaliyetlerine, sivilleri de hedef alan silahlı eylemlerine ‘hayır’ diyebilmelidir. Huzurlu ve güvenli bir gelecek için bunu yapmak zorundadırlar.” demiştik.

KCK-Kandil, 1 Kasım seçimi öncesi ilan ettiği tek taraflı ateşkesi (!) sonlandırdığını açıklayarak, yanlış yapmaya devam ediyor. Türkiye olarak, HDP’nin doğru bir tercih yapmadığını gördük. Kürtlerin ise 1 Kasım seçiminde doğru bir tercih yaptıklarına şahit olduk. Bölge halkı kendi zihin dünyasında bir mahkeme kurdu ve gayrı meşru (silahlı) yöntemlerle, meşru hedeflere gidilemeyeceğinin dersini vermiş oldu.

Sonuç mu?

-PKK, Türkiye’ye karşı silahlı eylemlerine son verdiğini ilan etmeli ve sınır dışına çıkmalıdır.

-HDP, kendi iradeleri doğrultusunda tüm Türkiye’yi kucaklayacak bir siyaset izlemelidir.

-Kürtler, silaha “hayır” diyerek, silahın varlığına son vermelidir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder