25 Temmuz 2014 Cuma

ÖCALAN’IN SATRANÇ OYUNU

Abdullah Öcalan’ın Türkiye’de bağımsız bir “Kürdistan” veya “federasyon” talebinden çok önceden vazgeçtiği hep dillendirildi, söylendi, yazıldı.

Hatta Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı Gülten Kışanak’ın sürekli gündeme getirdiği “demokratik özerklik”ten de vazgeçtiği iddia edildi. 

Öcalan, 2013 Nevruz’unda Diyarbakır’da okunan mesajında;  “Bugün yeni bir dönem başlıyor… Yok sayan, dışlayan, asimile eden paradigma yerle bir oldu. Artık silah değil siyaset öne çıkıyor… Çanakkale’de Türkler ve Kürtlerin omuz omuza şehit düştü, Kurtuluş Savaşı’nı birlikte verdiler, ilk TBMM’yi birlikte kurdular. Geleceğimizi de birlikte kurmalıyız… Bizi bölmek ve çatıştırmak isteyenlere karşı bütünleşeceğiz, ayrıştırmak isteyenlere karşı ayrıştırmak isteyenlere inat birleşeceğiz… Kürtlerle bin yıla yakın İslam bayrağı altındaki ortak yaşamları, kardeşlik ve dayanışma hukukuna dayanmaktadır. Gerçek anlamda bu kardeşlik hukukunda fetih, inkâr, ret, zorla asimilasyon ve imha yoktur; olmamalıdır… Son 90 yılın tüm hataları ve eksikliklerine rağmen yeni bir model inşa etmeliyiz… Zaman çatışmanın değil, birlikteliğin ve ‘helalleşmenin’ zamanıdır.” dediğinde birçok kimse, Öcalan’ın bu açıklamalarını, ‘Öcalan ve PKK,  bağımsız bir Kürdistan’dan’ vazgeçti şeklinde yorumlamıştı. O gün Öcalan’ın bu açıklamalarına ihtiyatlı yaklaşmıştık. Çünkü Öcalan, Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani il birlikte, Orta Doğu’nun sisli, fırtınalı ve kaygan zemininde siyaset yapabilen ender kişiliklerdendir.

BDP ve HDP milletvekilleri tarafından zaman zaman “özgür Kürdistan” talepleri dillendirilmiş olsa da Öcalan, 2013 Nevrozu’ndan sonraki açıklamalarında, Türkiye kamuoyunu tedirgin edecek bu yönlü mesajlar vermekten kaçınmıştı.  

Öcalan, 10 Temmuz günü HDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder ve Diyarbakır Bağımsız Milletvekili Leyla Zana ile gerçekleştirdiği görüşmede, Celal Talabani’yi “Kürt halkının özgürlüğü için ortak hareket etmeye” davet ediyordu. Enteresandır, Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani, Öcalan'ın gönderdiği mesajdan dokuz gün sonra Almanya'daki hastaneden taburcu edildi.

Bilindiği üzere, Celal Talabani, geçirdiği beyin kanaması sonrasında uzun süreden beri (20 Aralık 2012) Almanya’da tedavi görüyordu. Tedavisi sonrasında, 19 Temmuz günü Süleymaniye'ye döndü. 

Öcalan, Fırat Haber Ajansı (ANF)’de yayınlanan mesajında; "Komşu ülkelerle yürüttüğünüz diplomasi çalışması oldukça olumlu. Şimdi de aynı çalışmasının Kürtler için yürütülmesi gerekir. Bugün dört parça Kürdistan'daki siyasi konjonktürel durum, Kürt halkını özgürlüğü için ortak hareket etmeye zorluyor" sözleriyle, bağımsız bir Kürdistan’dan vazgeçmediğini, “makyavelist ve oportünist” kişiliği gereği bu fikrinden vazgeçmediğini açıklıyordu.  

Öcalan, Talabani’ye gönderdiği bu mesajla aynı zamanda, Rojava’daki gelişmeler nedeniyle birbirleri hakkında sert açıklamalarda bulunan PKK-KCK-Kandil ile Mesut Barzani’nin liderliğini yaptığı KDP’ye yönelik mesajlar veriyor. Öcalan bu mesajla, Türkiye’ye karşı kendisinin, KDP’ye karşı ise Kandil’in elini güçlendirmeyi hedefliyor.

Nitekim Talabani’ye gönderdiği mesajın devamında Öcalan, ''Bildiğiniz gibi, hareketimizin bütün kurucularının katılımıyla ve tarihten aldığımız tüm güç ve mücadeleyle temaslara başladık, ya da çözüm sürecine başlandı. Kalıcı ve değerli bir barış için sizin de yanımda olmanızı çok isterdim. Ulusal Kongre'nin derhal toplanması için umut ve isteğim, halkımızın ortak bir çalışma yürütmesi. Eğer biz Ulusal Kongre'yi garantilemezsek, halkımız IŞİD çetelerinin saldırılarına maruz kalmaya devam edecektir." diyerek, Orta Doğu’daki IŞİD tehlikesine de dikkat çekiyordu.

IŞİD’in varlığı, Irak Bölgesel Kürt Yönetimini Türkiye ile paralel politikalar izlemeye zorluyor. IŞİD tehlikesi, PKK-KCK-Kandil ile  KDP arasındaki sıcak bir çatışma ihtimalini de ortadan kaldırıyor. 

Öcalan, yıllardır Talabani ve Barzani ile “örtülü” de olsa bir liderlik mücadelesine girmiştir. Öcalan, 15 yıldır İmralı’da tutuklu bulunuyorken, Celal Talabani; ABD’nin Irak’a müdahalesiyle Saddam Hüseyin dönenin sona ermesinden sonra şekillenen “sözüm ona” yeni Irak’ın Cumhurbaşkanı oldu. (24 Temmuz itibariyle Celal Talabani'nin partisi Irak Kürdistan Yurtseverler Birliği'nin IKYB’nin adayı Doktor Fuad Masum Irak’ın yeni Cumhurbaşkanı seçildi.) Mesut Barzani ise Irak Bölgesel Kürt Yönetiminin Başkanı olarak bölge ve dünya siyasetinde, saygın bir siyasetçi konumundadır.

Orta Doğu ve Rojava’daki son gelişmelerden sonra Öcalan’ın satranç oyunu ve bölgedeki “liderlik” mücadelesi nasıl sonuçlanacak?


Bekleyip, göreceğiz…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder