14 Nisan 2015 Salı

Barışa Sıkılan Kurşun!

2012 yılının son aylarında “Çözüm Süreci” başlatıldığında, çözümün zor ve zahmetli bir süreç olduğuna vurgu yapmıştık. Çözüm istemeyen derin odakların kritik zamanlarda ve kritik yerlerde süreci sabote edebilecek provokasyonlara başvuracaklarına dikkat çekmiştik. İki buçuk yıllık süre içerisinde, süreci sonlandırabilecek ciddi badireler ile karşılaşılmış olsa da “kan emiciler”in hevesleri kursaklarında kaldı.

Hatta geçtiğimiz hafta içerisinde önce KCK Eşbaşkanı Cemil Bayık Alman WDR ve NDR televizyonlarına yapmış olduğu açıklamada: “PKK adına Alman halkından özür dilerim. Bir daha böyle şeyler yaşanmayacak… Artık savaşa yeter diyoruz. Ne biz ne de Türk Devleti savaş sayesinde amacına ulaşabildi.”dedi. Sonra HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş ise “Hiçbir siyasi parti düşmanımız değildir, tamamı bizim siyasi rakibimizdir. Hiçbir partinin adayı, bizim dışımızdaki partilerin hiçbirinin adayı, bizim düşmanımız değildir. Tamamıyla insanî, dostani ilişkilerle bu seçim kampanyasını yürüteceğiz.” diyerek, seçim dönemine ilişkin sert bir üslup kullanmayacaklarının sinyallerini verdi.

Hassas, hassas olduğu kadar hayatî öneme haiz bir seçim atmosferine girdiğimiz bugünlerde Ağrı Diyadin’den gelen ve alenen büyük bir provokasyon olduğu belli olan çatışma haberleriyle birlikte ülke insanı,  “Ne oluyor, her şey bitiyor mu?” sorularıyla karşı karşıya kaldı. Ağrı’daki provokasyon, 7 Haziran seçimleri düşünüldüğünde, öncekilerden çok daha ciddidir, ciddiye alınmalıdır.

Öcalan’ın son Nevruz da okunan mesajında, -PKK içerisinde, azımsanamayacak derecede bir direnç ile karşılansa da- PKK’ya silahlı faaliyetleri bırakmak için kongre yapma çağrısından sonra genel beklenti, -ciddi bir provokasyonla karşılaşılmadığı takdirde- PKK’nın 7 Haziran seçimleri öncesi bu kongreyi toplayacağı yönündeydi.

Seçimlere yaklaştığımız bugünlerde  “bölge genelinde seçmen üzerinde etkili olmak için PKK silaha başvurdu”  tezi en çok da HPD’yi zor duruma düşürecektir. Silahın varlığı, daha önce HDP’ye oy vermemiş ama bu seçimlerde HDP’ye oy verebilecek kesimlerin bu kararından vazgeçmeleriyle sonuçlanır. KCK’nın muhtemel kongre kararı, Öcalan’ın daha önceki çağrısına rağmen sınır dışına çıkmayan silahlı unsurların,  ülke dışına çıkmasını zorunlu kılıyor.

Kamuoyu araştırma şirketlerinin seçim sonuçlarına ilişkin yapmış oldukları anketlerde,  az da olsa AK Parti’nin oy kaybı yaşandığı, HDP’nin, seçim barajını geçebilecek orana ulaşamayacağı ancak oy oranında ciddi bir artış olacağı yönündeydi.

Genel Kurmay Başkanlığı’nın Ağrı’daki çatışmaya ilişkin yayınladığı "Yukarıtütek köyü bölgesinde Bölücü Terör Örgütü mensubu teröristlerle çıkan çatışmada yaralanan dört personelimizin, havadan tahliyesi esnasında bölgeye gelen vatandaşlarımızın, yaralı personelimize yardımı takdire şayan bulunmuş, vatandaşlarımızın Türk Askerine olan bağlılığının ve sevgisinin ne denli büyük olduğunu göstermiş, milletimizin birlik ve beraberliğinin güzel bir örneğini teşkil etmiştir"  bu mesajının bir başka anlamı da; bölge insanının insani hassasiyetlerinin yüksekliğini, bölgede insanının artık savaş istemediği, bir an önce barış ve huzuru arzuladıklarının resmi niteliğindedir.

Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun, Türkiye’nin yoğun gündeminde dikkat çekmeyen “Ben makamın peşinden koşmadım, makam neredeyse beni kovaladı. O da milletin takdiri, Allah’ın takdiri. Başarısız olduğumu hissettiğimde başarılı olabileceğini düşündüğün bir arkadaşa bu emaneti devretmek benim için kutsi görev olur.” açıklaması, aday belirleme döneminde Başbakan üzerindeki baskının dışa yansıması olarak yorumlanabilir.

Bu genel değerlendirme ve analizden sonra şu sonuçlara varılabilir:

-“Çözüm Süreci”, siyasi çekişmelere kurban edilemeyecek kadar değerlidir.

-Ağrı provokasyonu, hem devlet; hem PKK içerisindeki derin yapılanmaların istedikleri anda harekete geçebileceğini göstermiştir.

-Hissiyata mahal vermeden, ülke barışını bozmak isteyenler -ucu kimlere dokunursa dokunsun- bir an önce tespit edilmeli, sorumlular hakkında gerekli işlemler yapılmalıdır.

-HDP’nin il başkanı, elinde silahı bir güç olarak bulunduran PKK mensuplarını, hangi mantıkla ve ne adına böyle bir şenliğe davet etmiştir?

-Bu ve benzeri provokasyonlarının önünün alınması için, PKK’nın bir an evvel silah bırakma kongresini toplaması elzemdir.

-Süreç uzadığı/uzatıldığı müddetçe, süreç bölgesel faktörlerin (ABD, AB, Rusya, İran…) de sabote girişimlerine hedef olabilecektir.

-Çatışmaların tekrarı durumunda, sadece belli bir kesim değil, tüm Türkiye kaybedecektir… 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder