23 Mart 2016 Çarşamba

Brüksel’deki Saldırının Hedefi…

Terör, etki alanı geniş olan ve insanlığı tehdit eden uluslararası bir sorundur. Terör her yerde terördür. Terörün ne dini, ne de kimliği vardır. Belçika’nın başkenti Brüksel’de gerçekleştirilen saldırılarda 34 kişi öldü, çok sayıda insan yaralandı. Terörün her türlüsünü ve insanlığa yapılmış bu saldırıyı kınıyor ve lanetliyorum.

Brüksel’deki saldırıya yönelik farklı değerlendirme ve yorumlar yapılıyor. Saldırının arka planında, muhtemel oluşturulmak istenen algıya bakmak gerek. Bu saldırı ile Türkiye karşıtlarının ülkemize yönelik oluşturulmak istedikleri algı nedir?

Geçtiğimiz hafta içerisinde Taksim İstiklal Caddesi’ndeki canlı bomba saldırısında 4 kişi öldü, yedisi ağır 39 kişi yaralandı. Ve bu eylemin faili olduğu belirtilen Mehmet Öztürk’ün IŞİD ile bağlantılı Gaziantep’teki Durmaz grubu içesinde yer aldığı iddia edildi.

Ardından, PKK’yı terör örgütü olarak kabul etmesine rağmen Belçika hükümeti, AB’nin de başkenti konumunda olan Brüksel’de PKK’nın çadır açmasına izin verdi.

18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi’nin 101. yılı dolayısıyla Çanakkale’de düzenlenen törenlere katılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yapmış olduğu konuşmada haklı olarak “Terör örgütlerine doğrudan veya dolaylı kucak açan ülkelere sesleniyorum. Koynunuzda yılan besliyorsunuz. Beslediğiniz o yılan her an sizi de sokabilir.” sözleriyle terör ve terörizme dikkat çekmişti.

Başbakan Davutoğlu’nun Türkiye-AB Zirvesi sonrasında düzenlediği basın açakalmasında AB’nin önümüzdeki Haziran ayında vizesiz dolaşımını uygulamaya geçeceğini taahhüt ettiğini de göz önünde bulundurursak:

-Saldırının şekline bakıldığında, saldırının profesyonelce hazırlanıp icra edildiği görülmektedir.

-Saldırı sadece Belçika’ya yönelik değil, AB’nin başkenti konumunda olması nedeniyle AB’ye yapıldığı manasına da geliyor.

-Saldırının 13 Kasım 2015 tarihinde 130 kişinin öldüğü Paris’teki bombalı eylemlerin faili olarak aranan ve geçtiğimiz hafta içerisinde Brüksel’de ele geçirilen Belçika vatandaşı Salah Abdeslam’ın yakalanmasına misilleme olarak yapılmış olabileceği ihtimal dâhilindedir. Ve Salah Abdeslam’ın IŞİD militanı olması, saldırının arkasında IŞİD’in olabileceğini işaret etmektedir.

Şimdi:

-Saldırının Türkiye AB’ne tam üyelik görüşmelerini ve Türkiye-AB ilişkilerini sekteye uğratmak isteyen, en başından beri Türkiye’nin IŞİD ile ortak hareket ettiği iddialarıyla “Türkiye’nin teröre destek veren bir ülke” olduğu algısını yaymak isteyen derin odaklar ve hücreler tarafından planlanmadığı ne malum?

-Nitekim başta PKK medyası olmak üzere, Türkiye karşıtı tüm odaklar; Brüksel’deki saldırıların hemen arkasından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın teröre destek veren ülkelere ithafen Çanakkale’de dile getirdiği “Dürüst olun. Bunun adı teröre teslim olmaktır. İşte Ankara'da patlayan bombanın, şehrin göbeğinde terör örgütü yandaşlarına şov yapma imkânının sağlandığı Brüksel'de veya Avrupa'nın herhangi bir şehrinde patlamaması için hiçbir sebep yok. Bu açık gerçeğe rağmen Avrupa ülkelerinin hâlâ aymazlık içinde hareket ediyor olmaları, mayın tarlasında dans etmek gibidir. Ne zaman mayına basacağınızı asla bilemezsiniz. Ama bunun kaçınılmaz bir son olduğu ortada” açıklamalarını servis etmeye başladılar.    Ve kendilerince Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu açıklaması üzerinden Türkiye’yi terörle ilişkilendirip, mahkûm etmeye çalışıyorlar.

-Türkiye karşıtı şer odaklarının hazırlayıp gündeme getirdikleri bu “algı operasyonu”nun Türkiye açısından olumsuz sonuçları olacağı muhakkaktır. Taksim İstiklal Caddesi’ndeki saldırıda dikkate alındığında önümüzdeki yaz döneminde Avrupa’dan gelecek turist sayısında kısmi bir azalma olabilir.

Brüksel’deki saldırı bir insanlık suçudur.

Saldırının hedefinde Türkiye’nin olduğunu düşünüyorum. Ve bu saldırıların kaybedeni korkarım ki yine Türkiye ve Müslümanlar olacaktır.

Avrupa’da son dönemde gittikçe körüklenen İslamofobi unutulmamalıdır!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder