9 Mart 2016 Çarşamba

28 Şubat ve Demokrasi!...

Geçtiğimiz hafta sonu İradeci ve Bürokratlar Birliği tarafından düzenlenen  “Tarihe Işık Tutanlar” programının konuğu Sayın Ahmet Cemil Tunç idi.

Ahmet Cemil Tunç, 19., 20. ve 21. Dönem Elazığ Milletvekilliği yapmış, TBMM İdare Amirliği ve 28 Şubat post-modern darbesinin yapıldığı dönemde, devlet bakanlığı yapmış seçkin bir devlet adamıdır.

28 Şubat post-modern darbesi hakkında çok şey yazıldı. Lakin Sayın Ahmet Cemil Tunç’un o dönemin hem tanıklarından, hem de mağdurlarından olması, açıklamalarının önemini önem katmıştır.

Ahmet Cemil Tunç’un açıklamalarını özetleyecek olursak:

Türkiye’nin, 28 Şubat’ta telafisi mümkün olmayan haksızlıklarla karşı karşı kaldığını belirterek söze başlayan Tunç:  “28 Şubat’ın bir tane sebebi vardır, o da Necmettin Erbakan’dır. Sayın Erbakan’ı siyaset dışına atmaktı.” Ana neden olarak bu noktaya dikkat çeken Tunç, 28 Şubat post-modern darbesini planlayanların bu noktada başarılı olduklarını dile getirmiştir. Tunç, “28 Şubat’ın, ekonomik olarak Türkiye’ye maliyetinin 300 milyar dolar olduğuna” da dikkat çekti.

 İkinci etken olarak, devlet bankalarının tek elde kontrolünü esas alan havuz sistemi olduğunu, Refah-Yol hükümetinin istifasının ardından işbaşına gelen Mesut Yılmaz hükümetinin ilk icraat olarak, merhum Erbakan Hoca’nın kurduğu havuz sistemini ortadan kaldırdığını ifade etti. Ayrıca, Refah-Yol hükümeti dönemine kadar zarar eden KİT’lerin, Refah-Yol iktidarı döneminde kâr ettiğini de ekledi. Ki 28 Şubat öncesinde, havuz sistemine en çok dönemin faiz lobisi karşı çıkmıştı.

Üçüncü neden olarak ise G-8’lere karşı alternatif bir teşkilatlanma olan D-8 (Türkiye, İran, Pakistan, Bangladeş, Malezya, Mısır, Endonezya ve Nijerya) organizasyonunu işaret etti. Tunç, D-8 teşkilatına imza veren ülke liderlerinin tamamının bir yıl sonra iktidardan uzaklaştırıldığını, bunun tek istisnasının ise dönemin Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek olduğunu, Hüsnü Mübarek’in de toplantıya bir bakanını göndererek, toplantıya katılmayan tek lider olduğuna dikkat çekti.

Dördüncü sebep olarak, Türkiye’de faaliyete olan kumarhanelerin kapatılması olduğunu belirtti. Kapatılmadan önce kumarhanelerde kumar oynayanların %98’nin yerli, %2’sinin de yabancı uyruklu olduğunu da hatırlattı. O dönemde, Türkiye’nin ana muhalefetinin lideri Mesut Yılmaz’ın, Macaristan’da kumar oynamak için gittiği otelde, Veysel Özerdem tarafından yumruklanarak burnunun kırıldığını hatırlarsak, kumarhanelerin kapatılmasının bir devrim niteliğinde olduğu bir kez daha görülecektir.

Ve her zaman tartışılan -bence de 28 Şubat’ın açığa çıkan en önemli tartışma konusuydu-  “28 Şubat kararlarını Başbakan Necmettin Erbakan imzaladı mı, imzalamadı mı?” konusu. Bu konuya da açıklık getiren Tunç, Erbakan Hoca’nın 28 Şubat kararlarını imzalamadığını, bunun şahidinin de 11. Cumhurbaşkanımız Sayın Abdullah Gül olduğu söylemesi oldu.

28 Şubat’ın askeri, siyasi, bürokrasi ve ekonomik boyutları göz önünde bulundurulduğunda, 28 Şubat sürecinden kim ya da kimler, hangi odaklar nemalanmışa, post-modern darbenin müsebbibi de onlardır.

28 Şubat post-modern darbe sürecinde devletin bir memuru olarak görev yapan ve 28 Şubat sürecinin mağdurlarından biri olarak ifade edebilirim ki: Her ne kadar iddia edildiği gibi  “bin yıl” sürmemiş olsa da 28 Şubat’ın Türkiye’ye maliyeti ve mağduriyeti yıllarca devam edecektir.

Ve eğer, Türkiye’de hâlâ 1980 darbesinin ürünü olan bir anayasa hüküm sürüyorsa, demokrasimiz üzerindeki kara gölgeyi, varın sizler düşünün.

Selametle kalın… 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder