11 Temmuz 2015 Cumartesi

Kadir Gecesi...

“Maddi ve manevi pek çok hikmet ve rahmeti, bereket ve mağfireti bünyesinde barındıran Ramazan ayında yer alan, Yüce Yaratan’ın insanlığa kurtuluş çağrısı olan Kur’an’ın indirilmeye başlandığı, esenlik ve güvenliğin her tarafa yayıldığı, sema kapılarının açıldığı, dua ve tövbelerin kabul edildiği kutlu gece… Leyle-i Kadir…Kadrü kıymet bilme, Rabbimizin bizlere sunduğu sayısız nimetlerin farkında olma zamanı…

‘Gerçek biz onu Kadir gecesinde indirdik. Kadir gecesinin (o büyük fazl-u şerefini) sana bildiren nedir? Kadir gecesi bin aydan hayırlıdır. Onda melekler ve Rûh, Rablerinin izni ile, herbir iş için iner de iner. O (gece) tan yeri ağarıncaya kadar bir selamdır’. (Kadir, 97/1-5)

Peygamber Efendimiz ‘Faziletine inanarak ve sevabını da yalnız Allah’tan umarak Kadir gecesini güzel amellerle geçirenlerin geçmiş günahlarının bağışlanacağı’ (Buhârî, İman, 25, 27, 28; Müslim, Müsafi rîn, 173-176) müjdesini vermekte ve bu gecede ‘Allah’ım sen affedicisin, affetmeyi seversin, beni de affeyle’ (Tirmizi, Deavat, 84; İbn Mâce, Dua, 5)diyerek dua etmemizi tavsiye etmekte”… (1)

“Kadir gecesinin bazı alâmetlerinden söz edilmiştir. O gecenin sabahında güneşin parıltısız olarak, yani çevresinde ışık hüzmeleri görünmeden ve gözü rahatsız etmeden dolunay gibi doğup yükselmesi, o gece havanın  nisbeten ılıman olması gibi. Ayrıca, karanlık yerlerden dahi nurlar parladığını fark etmek, o gece yapılan duaların kabul olduğuna şahit olmak gibi haller de bu belirtilere dâhil edilmiştir.

Bu gecenin özel alâmetlerini fark etmek, elbette herkes için mümkün değildir. Ancak ilâhi lütuf ve manevi keşifle bir şeyler görülüp sezilebilir. Bununla beraber, o gece olağanüstü şeyler görüp ibadetten uzak kalmaktansa, hiçbir şey görmediği halde dua ve ibadet halinde olmak elbette daha iyidir.

Kadir gecesini iyilik ve ibadetle ihya ederek araştırmak müstehap olduğu gibi, o geceyi zamanında fark eden kimsenin bu müşahedesini fazla açığa vurmadan gizlemesi, Allah’a şükür ve duada bulunması da müstehaptır. Kadir gecesini takip eden gündüz de, cuma gecesi ve gününde olduğu gibi hayır ve ihya bakımından o geceye dahil sayılır.

Bu geceyi ihya etmekten maksat, bir saat dahi olsa gecenin bir kısmının ibadetle, canlı ve uyanık geçirilmesidir. Kur’an ve hadis okuma, dua ve tövbe, tesbihat ve salâvat, dini sohbetler, gece namazı ve kaza namazları başta olmak üzere, Allah rızası için daha başka iyilik ve güzelliklerle, bu mübarek geceden mümkün mertebe faydalanmaya çalışmalıdır. Bu gece, duaların pek makbul olduğu bir gecedir.

Kadir gecesi ümidi ve niyetiyle geceyi ihya eden, o geceye denk gelmese bile elbette bol sevaba kavuşur. Bu geceye mahsus, özel bir namaz ve ibadet şekli yoktur. Kadir gecesi namazı olarak, yatsıdan sonra bir nafile namaz kılınması öteden beri hoş görülmüş bir adet ise de, güvenilir kaynaklarda bu konuda bilgi mevcut değildir. Öyleyse herkes istediği gibi nafile namaz kılabilir. Kaza namazı borcu olanın ise, bolca kaza namazı kılması daha uygundur. Ramazanın son on gecesi, kadir gecesine rastlama ümidiyle ayrı bir öneme sahiptir ve ibadetlerle ihyası müstehaptır.

Kadir gecesi, akşam ve yatsı namazlarını cemaatle kılmakla veya yatsı ve teravihin kılınmasıyla kısmen ihya edilmiş olur. Yatsı ve sabah namazının cemaatle kılınması da böyledir. Tabii ki gecenin çoğunu veya tamamını ibadetle ihya etmek çok daha güzeldir.

Hanımların namazları vaktinde kılıp, gecenin diğer amel ve adabını kollamakla; namaz kılma imkanı olmayan mazeretli kimselerin de ibadet niyetiyle dini eserler okuma, dinleme, tefekkür, dua, zikir ve tövbe gibi hallerle gecenin hakkını verip, hissedar olmaları mümkündür.”(2)

Cenab-ı Allah bu mübarek gecenizi ve her gecenizi Rahim ve Cemal sıfatlarının tecellileriyle güzel eylesin…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder