1 Ekim 2014 Çarşamba

HUZUR-U KALP İÇİN

Kalp, Allah'ın nazargâhıdır. İnsanların ölçüsüz, ladinî bir modern yaşama isteği Allah'ın nazargâhına zarar vermeye başlar. Modern yaşam, geçmişin tüm izlerini silen, hatıraları yok eden bir virüs gibidir... Bu sebepledir ki nefis ve şeytan en çok da kalbe musallat olur.

Şeytan vesveseyle gelir, Nefis kaleyi içten fethetmeye çalışır. İkisinin de çok güçlü silahları vardır. Nefis, kişinin en zayıf yanından saldırıya geçer. Bu zayıflık genellikle zehirli bal olan “şehvettir.” Ve nefis,  insanları şehvet ile aldatmaya çalışarak maazallah zinaya teşvik eder. Nefis ve şeytanın gerçekten güçlü silahları vardır. Bu iki kadim dost (şeytan-nefis) güçlü gibi görünseler de hakikat öyle değildir. Çünkü Müminin elinde çok daha güçlü silahlar var. İman ve akıl.

Çevremizi o kadar kirletmişiz ki Müslümanın elinde bu kadar mükemmel ve güçlü silahlar olmasına rağmen,  maalesef, etrafa bakındığında zihin hemen bulanıyor. Kalp, anında nefis ve şeytanın saldırılarına maruz kalıyor. Bu tehlikeli saldırılardan gelecek zararı asgariye indirmek için iman ve aklı rahmani yönde kullanmalıyız. Akıl rahmani yönde kullanılırsa, iman daha da güçlenir. İnsan iradesini Allah yolunda harekete geçirmeyen bir akıl, şeytani bir akıldır.

 Birincisi, Müslüman olarak, öncelikle abdestli olmaya dikkat etmek lazım, mümkün olduğunca tüm gün abdestli dolaşmaya gayret etmeli.

İkinci olarak gözleri frenlememiz gerekir. İmanın selameti için “at gözlüğü” takmak lazım.

Üçüncü olarak şehevi duyguları kontrole etmek gerekir.  Şehveti uyandıracak her şeyden uzak durmak lazım. Bunun için de az yemeliyiz, az uyumaya gayret etmeliyiz ve gözleri haramdan korumalıyız.

Dördüncü olarak ise “dil”i kontrol altında tutmalıyız. Malayani ve ölçüsüz sözlerden sakınmalıyız. Bu arada, aşırı (kahkahayla) gülmenin, kalbi kararttığını da unutmamalıyız.  

Dünya ve ahretimiz için:

-          Kör olacağız.  Yani, Hak’tan başkasına, yani harama nazar etmeyeceğiz.

-          Sağır olacağız. Yani, Hak’tan başkasını duymayacak ve dinlemeyeceğiz.

-          Dilsiz olacağız. Yani, dilimize Hak’tan başka söz söyletmeyecek, konuşmayacağız.

Tüm bunları toplayıp bir kasaya kilitleyecek anahtar ise “Edep”tir. O halde anahtara sahip çıkalım. Kalbimizin anahtarını hırsızlara kaptırmayalım. Evet, hırsızlar... İnsanın maddi ve manevi sermayesini çalan hırsızlar: Şeytan ve nefis.

Tüm bunlar yeterli mi?

Yetmez.

Sonsuz bir huzur-ı kalb için,  manevi kardiyologlara müracaat etmeliyiz.


Gerisini onlar bilir…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder