20 Mart 2015 Cuma

Nevruz, Nevroz ya da Newroz...

Newroz’dan bahseden en önemli metinlerden biri, İranlı şair Firdevsi’nin (ö. 1020) Şehname’sidir. 60 bin beyitten oluşan eser, ilk insandan III. Yezdigirt (ö. 651) dönemine kadar ki İran tarihini söylence kalıbında aktarır. Şehname’nin konumuzla ilgili olan “Cemşid”, “Dahhâk” ve “Feridun” adlı bölümlerinin özeti şöyledir: Cemşîd, yedi yüz yıl hüküm sürmüş bir hükümdardır. Cemşid’in tahta çıktığı ve kılıcının bir güneş gibi parladığı gün Newroz diye anılır.

Yine efsaneye göre Mezopotamya'da zalim bir kral vardır. Ciddi bir hastalığa yakalanır. Hekimler ancak genç beyinlerin yaraya sürülmesiyle kralın iyi olacağını söylerler. Her gün iki genç öldürülür ve beyinleri kralın tedavisinde kullanılır. En sonunda bu zulümden bıkan ve bir şeyler yapmak isteyen iki kişi, kralın sarayının mutfağına aşçı olarak girmeyi başarırlar ve Kralın yılanlarını beslemek için beyinleri alınarak öldürülen çocuklardan sadece birini öldürüp diğerinin gizlice saraydan kaçmasına yardımcı olurlar. Kawa adlı bir demirci, dağlara gönderdiği bu gençlere, “Kralı öldürdüğüm zaman kalenin surlarında ateş yakacağım. Ateşleri görünce dönersiniz” diye tembih eder. Beklenen gün 21 Mart'ta gelir ve Kawa, kralı demir dövdüğü çekiçle öldürür. Ateşler yanar, gençler özgürce evlerine dönerler. O gün bugün her 21 Mart “Newroz” olarak kutlanıyor.

Başka bir efsaneye göre ise Türklerin (Göktürklerin) Ergenekon'dan demirden dağı eritip çıkmalarını, baharın gelişini, doğanın uyanışını temsil eder.  M.Ö. 8.yüzyıldan günümüze kadar, her yıl 21 Mart’ta bu bayram kutlanır.

Anadolu Beylikleri, eski Mısır, İran, Safevi, Sasani, Moğollar, Selçuklular (Selçuklu hükümdarı Melikşah’ın yaptırdığı Celali takviminin başlangıcı Nevruz’dur.) ve Osmanlılar da (Osmanlılarda da Nevruz, baharın ilk günü ve yılbaşıdır. Takvimler hep Mart'tan başlar, mali yılbaşı da bu günde başlar ve bütün kanunnamelerde vergilerin ilk taksidinin alındığı gündür.)bu günü bayram olarak kutlamışlardır. Hatta Osmanlılarda özel olarak hazırlanan Nevruziye adlı macun, o dönemden kalan bir kültür olarak günümüzde hâlâ devam etmektedir.

Nevruz’un özünde baharla başlayan yeni bir yılın tazeliği ve heyecanı vardır. Uluslar,  yeni yılın ilk gününde baharın heyecanını, çeşitli mitolojik ve efsanevi unsurlarla örüp, kendi örf ve gelenekleriyle kaynaştırarak yüzyıllar boyu devam ettirmişlerdir.

Cumhuriyet döneminde de bu gelenek devam etmiş ve mali yılbaşı mart ayı olarak kabul edilmiştir. Cumhuriyetin ilk yıllarında da Nevruz şenlik olarak kutlanırdı. Nevruz şenlikleri Cumhuriyetimizin ilanından sonra da bir süre devam etti ve 1926 yılında kaldırıldı.

12 Eylül öncesi sivil Kürt siyasi hareketinde bir çoğulculuk söz konusuydu, çeşitli örgütler vardı. Bunların da büyük bir kesimi sol orijinliydi. 12 Eylül öncesinde Kürt siyasi örgütleri arasındaki çatışmalar ve PKK’nın diğer Kürt hareketlerini tasfiye etmesi sonucu, sivil Kürt siyaseti ortadan kalktı.  12 Eylül 1980 darbesiyle Türkiye’de birçok şey yasaklandı.  (Kürtçe olan yerleşim yerleri ve Kürtçe konuşmak yasaklandı) Bölge insanınca kutlanmak istenen Nevruz etkinlikleri zaten yasaktı.

PKK’nın “Kürt mağduriyeti” üzerinden uyguladığı propagandanın etkisi ve Kürtleri istismar etmesi, “Olağanüstü Hal”in yanlış uygulamaları ve güvenlikçi politikaların sonucu, her 21 Mart Türkiye’deki Kürtler için, “kurtuluş” bayramı olarak algılandı. Kutlama etkinlikleri bu minvalde düzenlendi. Ta ki 1990’lı yılların “kanlı” Newroz kutlamalarına kadar.

İşte o yılların ağır Nevruz bilançosu.

1991 Nevruz kutlamalarında Türkiye genelinde çıkan olaylarda 31 kişi öldü.

Üç güvenlik görevlisinin de şehit olduğu 1992 Nevruz’unda  Şırnak, Cizre ve Nusaybin'deki kutlamalarda meydana gelen olaylarda resmi kayıtlara göre 73 kişi, yerel kaynaklara göre ise 94 kişi hayatını kaybetti. Cizre’de yaşanan olaylar sırasında Sabah Gazetesi Muhabiri İzzet Kezer de hayatını kaybedenler arasındaydı.

PKK'nın "ateşkes" çağrısıyla girilen 1993 Nevruz’unda, siyasetin de sağduyu çağrısı herhangi bir çatışmanın yaşanmamasında etkili olmuştur.

1994 ve 1995 nevruzlarında, sokak aralarında lokal çatışmalar yaşanmakla birlikte, ölümlerin yaşanmadığı kutlamalar düzenlenmiştir. 1995’ten günümüze kadar kutlanan nevruzlarda Nevruz'u kutlamak isteyenler ile güvenlik güçleri arasında zaman zaman gerginlikler yaşanmıştır.

Türk Cumhuriyetlerinde resmi bayram olarak kutlanılan Nevruz, Türkiye’de de 1995 yılından itibaren resmi bayram olarak kabul edilmiştir.

Sonuç olarak: Ortak bir coğrafyanın, ortak bir bayramı olan Nevruzun/Nevrozun/Newrozun, kökenine takılmak bugüne -21 Mart'a- ne kazandırır? Maksat baharı ya da yeni günün gelişini kutlamak değil mi?  İster Nevruz, ister Nevroz, isterse Newroz olsun.  

Nevruz, Türkiye’nin bütün vatandaşlarının, bir festival coşkusuyla beraberce eğlendikleri, kutladıkları ortak bir dayanışma bayramı olmalıdır.

Nevruz, Nevroz veya Newroz… Sonuç da hepsi aynı şeyi ifade etmiyor mu?

Nevruz kutlu olsun...

Newroz pîroz be... (Kurmanci)

Newrozê sima bimbarek bo... (Zakaki)

Nevroztan pîroz bêt... (Sorani)


(Bu yazı ilk olarak 20 Mart 2014 tarihinde yayınlanmış, 21 Mart 2021 tarihinde yeniden düzenlenmiştir.)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder