27 Aralık 2014 Cumartesi

Son Oyun: Rus Ruleti!

22 Aralık Pazartesi günü(geçtiğimiz hafta) Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan ile yapmış oldukları görüşme sonrası bir açıklama yapan İmralı heyetinden Sırrı Süreyya Önder, sorulan bir soru üzerine;"Yöntem konusunda mutabakat oluşturduk. Ortaklaşmalar gerçekleştikçe, belki ortak açıklamayla halklarımızı bilgilendireceğiz" dedi.

Pazartesi gerçekleştirilen görüşmeden sonra 24 Aralık Çarşamba günü İmralı heyetinden Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder ile Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eş Başkanı Hatip Dicle ve Diyarbakır bağımsız Milletvekili Leyla Zana Kandil’e gittiler. 11 saat süren Kandil’deki görüşmenin ardından Türkiye’ye dönen HDP heyetinin hiçbir açıklama yapmaması, Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan ile yapılan görüşme sonrası varılan mutabakatın bir sonucu olarak değerlendirilebilir. HDP heyetinin, hükümet ile bir araya geldikten sonra, Öcalan’la görüşmek üzere yeniden İmralı’ya gitmesi bekleniyor.

Peki, Kandil’de hava nasıl? Her zaman olduğu gibi Kandil’de hava yine puslu.

Önce Cemil Bayık, ardından da Murat Karayılan’ın son günlerdeki açıklamalarına bakıldığında,“Çözüm Süreci”nde asıl problemin İmralı ile Kandil (HDP, İmralı ile Kandil arasında sıkışmış durumda. Bir yanda halkı sokağa dökeriz diyen HDP yetkilileri, diğer yandan 2015 seçimlerinden önce süreç sonlandırılacak diyen HDP yetkilileri.) arasındaki güç mücadelesi olduğu görülmektedir. Bu mücadele, İmralı ile Kandil arasında bilinçli olarak oynanan bir tiyatro oyunu da olabilir mi? Evet olabilir. Sonuçta her iki ihtimalde de Öcalan’ın KCK üzerindeki otoritesi sarsılmaya devam edecektir.

KCK Yürütme Konseyi Eş Başkanı Cemil Bayık, hafta içerisinde İMC TV’den Ayşegül Doğan’a verdiği röportajda, PKK’nın silah bırakmasına ilişkin sorulan bir soruya;“Bizim gündemimizde silah bırakmak yoktur. Gerillanın yurt dışına çıkması yoktur. Bunlar müzakere sonucunda varılacak anlaşmalara bağlı tartışılması gereken sorulardır.”dedi. Ve yine sürece üçüncü bir tarafın müdahil edilmesine ilişkin olarak “Biz Türkiye'nin kaygılarını gidermek için en güvendiği müttefiği Amerika'nın üçüncü taraf olabileceğini söyledik.diyerek, süreci izleme konusunda yine ABD’yi işaret etti.

KCK Yürütme Konseyi üyesi Murat Karayılan ise Kuzey Irak'taki bir haber ajansına yapmış olduğu“‘Çözüm Süreci' amacına ulaşırsa Abdullah Öcalan da 2015 Nisan ayında yapılacak kongreye katılacak.” açıklaması,   temenni olmakla birlikte, ütopyadan öte bir şey değildir. Böyle bir ütopyanın gerçekleşmesi, Öcalan’ın tasfiye edilmesiyle sonuçlanabilir. PKK Kongreleri, aynı zamanda kongre üyelerinin özeleştiri verdikleri, birbirlerini acımasızca eleştirdikleri bir iç hesaplaşma arenasıdır. Geçmişteki PKK kongreleri,  çok sayıda muhalifin infaz edilmesiyle sonuçlanmıştır.

Açıklamasının devamında, "Öcalan ve biz daha önce söylemiştik. Kobani'ye yaklaşım; Kürt sorununa yaklaşımdır.” dedi. Geçmişte sadece  “Öcalan” diyen Karayılan’ın bu kez “Öcalan ve biz” demesi dikkatlerden kaçmadı. Karayılan bu ifadeyle, Öcalan HDP ve sürecin asıl aktörü olan devlete mesaj veriyor. 

Murat Karayılan, "Öcalan çözüm tasarısında bazı şeyleri belirtmiş. Hakikatleri araştırma komisyonu ve müzakere başlarsa 15 Şubat'ta bu komisyonla konuşacağını söylemiş. Öcalan 'Eğer süreç amacına ulaşırsa 15 Mart'ta Türk devletine karşı silahlı mücadeleyi durduracağız. PKK'nin büyük kongresini toplarız 15 Nisan'da Kuzey Kürdistan'daki gerilla güçlerinin ne olacağını tartışırız. Ya siyasi bir güç olur veya başka bir bölgeye geçip mücadele eder. Kongrede bununla ilgili karar verilir' demiş. Şu anda gündemimizde silah bırakma yok."diyerek, Cemil Bayık’ın ifadelerine benzer ifadelerde bulunmakla beraber, sürecin başarılı olması durumunda, Öcalan’ın muhtemel 15 Mart Nevruzunda PKK’nın Türkiye’ye karşı silahlı mücadeleyi sonlandırma çağrısına,“gündemimizde silah bırakma yok” diyerek karşı çıktığı görülüyor.

HDP’nin İmralı heyeti içerisinde de yer alan Hakkâri Milletvekili Adil Zozani,  2014 yılı içerisinde “üçüncü tarafa” ilişkin, “Uluslar arası güç dengelerinin de etki gücünü yok saymadan kendi içimizde üçüncü gözü yaratarak müzakere sürecine devam ediyoruz. Önerimiz açık ve nettir. Biz batılı gözlemci istemiyoruz. Biz tersinden Türkiye Kamuoyunun kabul ettiği, ekseriyetle vicdani duygularının işlettikleri, vicdanlarıyla hareket ettiklerine kanaat getirdikleri kanaat önderlerinden bir mekanizmanın oluşturulup bu süreci gözlemlemelerini, kim yanlış yapıyorsa yakasına yapışmalarını istiyoruz.”(SDE Yayınları 2014-Orta Doğu’da Geleceğin İnşasında Kürtler, s. 77) açıklaması, gözlemci ülke talebinin KCK-Kandil tarafından dayatıldığını gösteriyor. HDP’nin bu talebi doğal olarak HDP tabanının da talebidir. Kandil’in ABD konusundaki ısrarı, PKK’nın Kuzey Irak’ta ABD’nin “alternatif müttefiki” olduğunun kanıtıdır.

Yüzyıllık bir sorunun çözümümün muhatabı tüm Türkiye’dir.“Çözüm Süreci” sadece İmralı-HDP-Kandil üçgeni üzerinden yürütmemelidir. Sivil Kürt siyaseti sadece HPD veya DTK’dan müteşekkil değildir. Devlet, HAK-PAR, Hüda-Par, KADEP, TKDP gibi partilerin yanında bölgedeki STK’lar ve kanaat önderlerinide sürece dâhil etmelidir.

Gelinen aşamada, “Çözüm Süreci”nin başarıya ulaşma şansı Öcalan’ın ev hapsine alınmasıyla (bilgi için http://www.haber111.com/Mehmet_MEMDOGLU+OCALAN_EV_HAPSINE_ALINIR_MI_yazi931.htmlya da mevcut cezaevi şartlarının iyileştirmesiyle mümkündür. Öcalan, kendi özgürlüğünü düşünerek “Çözüm Süreci” ne müdahil olmuştu. Türkiye kamuoyu buna hazır mı?  6-8 Ekim Kobani’yi protesto olayları öncesine kadar zayıf da olsa ihtimal dahilinde idi. Ama bugünkü şartlarda pek mümkün görünmüyor.

Çözüme yaklaşıldıkça Kandil telaşlanmaya başlıyor. Mevzi kaybetmemek için bildiği tüm oyunları sergiliyor. Cizre’de yaşanan son olayların,  Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın Hüda-Par yetkilileriyle görüşme sonrasına denk gelmesi oldukça manidardır.  

Ve kandil son oyunu oynamaya hazırlanıyor. Rus Ruleti...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder