3 Mayıs 2016 Salı

“Selam Olsun” Operasyonu!..

Hz. Peygamber’in (s.a.v) vefatından sonra Hz. Ömer: “Resulullah ölmemiştir ve sağdır! Ona sadece Hz. Musa’ya arız olan saika gibi bir saika arız olmuştur. Kim ‘Muhammed öldü’ derse onu kılıcımla iki parça ederim”   sözlerini işiten Hz. Ebubekir: “Kim ki Muhammed’e tapıyorsa, bilsin ki Muhammed ölmüştür. Kim ki Allah’a ibadet ve kulluk ediyorsa, bilsin ki Allah Hayy’dır, ölümsüzdür” sözleriyle cevap vererek sahabe-i kiramı rahatlatmıştı.

Şahısları merkeze almak, Allah’ın (C.C) yaratılış kanunlarına aykırıdır.  Şahıslar fani, davalar bakidir. Baki davalar fani şahıslar üzerine inşa edilmez, edilemez. Şahıslar üzerine inşaa edilen hiçbir dava amacına ulaşamamıştır. Bugün Türkiye’de hayırlı adımlar atılmışsa, hayırlı başarılar elde edilmişse, bütün bunlar; topyekûn halkın verdiği destekle gerçekleşmiştir. Dolayısıyla övülmeye layık olan halkın kendisidir, halkın ferasetli tercihleridir. Şahısları ön plana çıkarmak, o halkın bütün hayırlı teşebbüslerini ve bu yolda atmış oldukları adımları yok saymaktır. İyilikler paylaşılarak çoğalır ve değer bulur. İdarecilerin tekeline indirgenmeye çalışılan güzellikler, kalıcı olmayabilir.

Türkiye’yi “Reis muhalifleri, reis karşıtları” ya da “Reis’in fedaileri, reis muhibbanlığı” diyerek bölmek isteyen ve bu yönde siyasi mühendislik çalışmaları yürüten kesimlerin algı operasyonlarına karşı uyanık olmak zorundayız. Bu çalışmaları yapanlar, bilsinler ki bu ülkeye en büyük düşmanlığı ve kötülüğü yapmaktadırlar.

Bu girizgâhtan sonra asıl konumuza dönecek olursak:

Birileri, Türkiye’yi içerden vurmaya, parçalamaya yönelik kozlarını oynamaya başladı. Özelde AK Parti, genelde Türkiye’yi siyasi bir kaosun içerisine sürükleyecek olan bu oyunu göremez ve bu ve benzeri oyunları sahnelemek isteyen odakları tasfiye edemezsek, ülkemizi zor günler bekleyecektir. Ne acıdır ki sahneye konulmak istenen bu oyun, “Reis” muhibbanlığı üzerinden oynatılmak istenmektedir. https://pelikandosyasi.wordpress.com/” linki üzerinden yayınlanan “Selam Olsun!” başlıklı, her cümlesinden fitne dökülen yazı, Türkiye siyasetini iki farklı kutupta dizayn etme amaçlıdır. AK Parti içerisindeki bir iç çatışma, veya Külliye ile AK Parti arasındaki bir kavga, üçüncü odakların, kesimlerin aradan sıyrılması demektir.

AK Parti, içerisindeki paralel hainleri zamanında tasfiye edememenin bedelini ödüyor. Bugüne kadar kendilerini ustalıkla kamufle edebilmiş olan “kripto paralelciler”, hedeflerine ulaşmak gayreti içerisindedirler.

Bir taşla birden fazla kuş vurmayı hedefleyen bahse konu yazının, paralel ya da paralelle ilişkili bir kalem tarafından yazıldığı şüphe götürmüyor.

-Anti-paralelci bir kalem tarafından yazıldığını varsayacak olursak, bu kalemin; 20 Nisan’da yayın hayatına başlayan ve tamamen Zaman Gazetesi’nin eski yazarlarını bir araya getiren ve  “Yeni Hayat”  Gazetesi’ne değinmemiş olması ne manaya geliyor?

-Yazıda, Mustafa Karaalioğlu, Etyen Mahçupyan, Hakan Albayrak, Yıldıray Oğur, Ceren Kenar gibi gazeteci ve yazarları Cumhurbaşkanı Erdoğan karşıtı olduklarının gösterilmeye çalışılması, yazının kripto paralelci birinin kaleminden çıktığını ele veriyor. Çünkü; yukarıda isimleri geçen gazeteci ve yazarlar, 17 ve 25 Aralık operasyonları sonrasında paralel karşıtı yazılar yazan gazeteci ve yazarların başında gelmektedirler.

-Yazıda İbrahim Karagül’e yönelik iddialar dile getirilirken, Yeni Şafak Gazetesi yazarlarından Salih Tuna, İsmail Kılıçarslan, Leyla İpekçi ve İbrahim Tenekeci gibi isimlerin istisna tutulması   düşündürücüdür. İsmi geçen yazarların geçmişte yazdıkları yazılar göz önünde bulundurulduğunda, "Selam  Olsun" başlıklı yazıyı kaleme alanların “kripto paralelci” olabileceği ihtimalini doğurmuyor mu?

-İslami hassasiyetleriyle öne çıkan ve hükümet içerisinde yer alan bazı siyasileri (Numan Kurtulmuş, Yalçın Akdoğan, Mahir Ünal…) Erdoğan karşıtı gösterme gayreti “parçala-böl” taktiğinin bir tezahürüdür. İsmi geçen siyasilerin Cumhurbaşkanı Erdoğan karşıtı olmadıkları kamuoyunca bilinmektedir.

-17 ve 25 Aralık operasyonları öncesinde, “paralel yapılanma”nın, (komitacıların) Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı ile ilişkili Bilgi teknolojileri ve İletişim Kurumu’na bağlı Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı (TİB)’i kendi amaç ve hedefleri doğrultusunda işlevsizleştirdikleri unutulmamalıdır.

Gizlilik ihanetin en temel özelliklerindendir. Bu yazıyı kaleme alan kişi ya da kişiler neden kimliklerini gizleme ihtiyacı duymaktadırlar. Yazı müellifleri, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı çok seviyor ve hâlâ kendisini gizliyorsa, demek ki kendileri de gizli hesapların peşinde koşan cenaha hizmet etmektedirler.

İç ve dış politikada çözüm bekleyen sorunlarımız varken, Türkiye'nin enerjisini kısır siyasi çekişmelere kurban etmek isteyen odaklara fırsat vermeyelim, bu odakları sevindirmeyelim.

"Fitne uykudadır. Fitneyi uyandırana Allah lanet etsin!" (Hadisi Şerif)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder