25 Mayıs 2016 Çarşamba

İç İnfazlara “Mücadele Şehitleri” Demek (?)...

PKK her yıl mayıs ayını “Kürdistan Şehitler Ayı” diyerek, 18 Mayıs’ı da “Kürdistan Şehitler Günü” (18 Mayıs 1977, Öcalan’ın ‘benim gizli ruhum gibiydi’ dediği, PKK’nın kurucu kadroları arasında yer alan Haki Karer’in ölüm tarihidir.) olarak kutlar. Terör örgütü tarafından bu amaçla mayıs ayında çeşitli anma etkinlikler düzenlenir, KCK Üst düzey yöneticileri tarafından da “kahramanlık ve şehitlik” yazıları kaleme alınır. Bu yazıların ortak özelliği, 68 kuşağı olarak bilinen diğer sol terör örgütleri içerisinde faaliyet göstermiş olan birçok ismin de yer bulmasıdır.

Uluslararası üst aklın Kandil’deki maşaları, terör örgütünün kuruluşundan günümüze gelinceye dek infaz ettikleri teröristleri ( kendi iç infazlarını) de “mücadele şehitleri”  yalanıyla kamuoyuna paylaşarak bunlar üzerinden nemalanmayı alışkanlık haline getirmişlerdir.

Mesela: Duran Kalkan (Selahattin Erdem) “Daha gerillanın hazırlık çalışmaları içinde ve ilk adımlarının atıldığı dönemde 2 Mayıs 1983 günü Hilvan ve Siverek direnişlerinin komutanı Mehmet Karasungur ve İbrahim Bilgin Kandil’de şehit düşüyor”  diye pazarladığı Mehmet Karasungur ve İbrahim Bilgin’in, Öcalan’ın planlaması neticesi Talabani güçleri tarafından öldürüldüğü iddia edilir. “Mehmet Karasungur, Kuzey Irak’a yerleşmek için, Barzani KDP’si ve İran hükümeti ile yapılan anlaşmanın çok karanlık amaçlar taşıdığını fark etmişti. Bu nedenle anlaşmayı KDP’lilerle tartışıyordu. Sonuçta Mehmet Karasungur ve İbrahin Bilgin, akıllara durgunluk veren bir komplo ile Apo tarafından 2 Mayıs 1983 tarihinde Celal Talabani’nin adamlarına öldürtülür.” (http://www.nesra.org/pkk-infazlar-6-mehmet-karasungur/)

“Mehmet Turan, 27 Kasım 1978 de, Diyarbakır’ın Lice İlçesi’ne bağlı Fis Köyü’nde gerçekleşen, PKK’nın 1. Kuruluş Kongresi’ne katılan kadrolardan ve ilk oluşum safhasında örgütün önde gelen eylem adamlarından biridir. Birçok eyleme katılmış, MİT ajanı olarak bilinen Pilot Necati ile Öcalan’ın ilişkisini derinlemesine bilen, derin devletle olan ilişkisine ve birçok karanlık olaya şahit olan Mehmet Turan, Ajan-provokatörlükle suçlanır, 1979 yılında Mardin’de infaz edilir. İnfaz edilen ilk PKK-MK yedek üyesi olarak tarihe geçer.”  Örgütün iç infazları sonucu öldürülen PKK’lı bazı isimler: (Mehmet Uzun, Ali Yaylacık ve Ahmet Ballı, Baki Karer (Süleyman), Abdullah Kumral (Yusuf Hoca), Şükrü Karakuş (Şoreş), Cemile Merkit (Seher), Murat Bayraklı, Enver Ata, Resul Altınok (Davut), İzzettin Evcil (Serdar), Zülfü Gök, Çetin Güngör (Semir), Lamia Baksi (Dr. Jîyan), Mustafa Ömürcan (Sarı Ömer), Mahmut Bilgili, Mehmet Tunç, Dilaver Yıldırım (Haydar), Halil Kaya (Kör Cemal) Mustafa Çimen (Teyfik), Metin Değer, Şahin Dönmez, Şahin Baliç (Metin), Zeki Yılmaz, Mehmet Şener (Ahmet), Cemil Işık (Hogır), Mehmet Çimen (Ali Rıza), Yıldırım Merkit, Hidayet Bozyiğit, Nazime Aktürk, Faruk Bozkurt (Dr. Nasır), Faysal Dumlayıcı (Kani Yılmaz), Ramazan Topbaş (Sarı İbrahim) (http://pkkningercekyuzu.com/pkk-orgutunun-ic-infazlari-abdullah-ocalanin-infaz-ettirdigi-yardimcilarinin-listesi/)

PKK’nın iç infazlarından bir diğeri de Mahsum Korkmaz infazıdır.   Terör örgütünün kuruluşunda yer almış,  28 Mart 1986 tarihinde Gabar Dağı’nda güvenlik güçleriyle girdiği bir çatışmada, bizzat Öcalan tarafından görevlendirilen bir PKK tetikçisi tarafından -derin PKK da denilebilir- öldürülmüştür.

 Şemdin Sakık bu olayı “APO” adlı kitabında; "Mahsum Korkmaz önderliğinde 25 kişilik grup olarak Gabar Dağı'na gönderildik. Sessiz ve kansız bir katliamın kurbanlarıydık. Ama farkında değildik. 28 Mart 1986'da, sadece ekmek bulmak amacıyla gece yürüyüşü yapmak zorunda olduğumuz bir gece, güvenlik güçlerinin pususuna düştük. Bu pusuda bir arkadaşımızın hafif yara alması dışında hiç birimize zarar gelmezken, Apo kişiliğinin sağ kolu Mahsum Korkmaz alnından aldığı tek kurşunla öldü. Kendi aramızda Mahsum'un nasıl vurulduğunu tartıştık. Olay yerine tekrar gittik. Sonuçta içimizden birisinin kurşunuyla vurulduğu kanısına vardık. Bu kişinin Feyzi Aslan (Selim) olduğundan şüphemiz kalmamıştı. Tabancasını olay yerinde bırakmıştı ve olay öncesinde Mahsum Korkmaz ile kavgaya varan bir tartışmaya girmişti. Raporlar yazıp Apo'ya gönderdik. Girişimlerimiz engellendi. Daha sonra Apo, Fevzi'yi bütün bu olanlara rağmen, mükafatlandırdı." diyerek anlatıyor.

Benzer bir iç infaz ise (öldükten sonra mezarı anıtlaştırılan) PKK’nın bir dönem Avrupa sorumluluğunu da yapan Engin Sincer cinayetidir. "Erdal" kod adlı Engin Sincer, 15 Ağustos 2003'te Kandil’de gerçekleştirilen PKK Kongresinde, dönemin PKK’lı yöneticilerine yönelik yaptığı sert eleştirilerinden sonra, “eğitim atışları sırasında kaza kurşunuyla öldü” uydurmasıyla, PKK tarafından infaz edildi.  PKK, daha sonra Engin Sincer için 2004 yılında Kahramanmaraş'ın Pazarcık ilçesine bağlı Seyrantepe köyünde devasa bir anıt mezar yaptırdı.  Pazarcık Cumhuriyet Savcılığı tarafından başlatılan soruşturmada anıt mezar ile ilgili “suç unsuru” teşkil etmediği kararına varılmıştır. (http://mehmetmemdoglu.blogspot.com.tr/2014/08/cozume-heykel-engeli.html)

Kamuoyunu sistematik dezenformasyon ve yalan haberlerle aldatmayı alışkanlık haline getirmiş olan PKK, şimdi de “hendek ve barikat” stratejisi sonunda Sur, Cizre, Şırnak, Nusaybin ve İdil’de bile bile ölüme mahkum ettiği PKK’lıların kanı üzerinden nemalanmayı meşru görüyor.

Kendi iç infazlarını “şehit” olarak pazarlayan KCK’nın bu oyununu görmek istemeyenler!

PKK'nın Diyarbakır-Dürümlü'de gerçekleştirdiği katliam ve katliamda şehit edilen masumlar için söyleyecek bir sözünüz var mı?...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder