28 Ocak 2016 Perşembe

HDP’de Değişen Ne Oldu?...

24 Ocak Pazar günü, Ahmet Taner Kışlalı Spor Salonu’nda ikinci olağan kongresini gerçekleştiren HDP’de Eş Genel Başkanlıklara yeniden Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ seçildiler.

Kongre esnasında yapılan konuşmalarda “özyönetim”  söylemleri yine ön plandaydı.  Kongreye Eş Genel Başkan olarak katılan Selahattin Demirtaş, PKK’nın hendek direnişine ilişkin; “Barikata yönelen devlet şiddetini doğru görmüyoruz. Biz hendek, barikat anlayışına yol açan ana fotoğrafa bakmalıyız” demiş, diğer Eş Genel Başkan Filiz Yüksekdağ ise “Bugün Sur’da, Cizre’de, Silopi’de bizim bu sözümü ve irademiz vardır. İşte bu sözün hareketi vardır. Artık geldiğimiz tarihsel kavşakta bir şeylerin değişmesi gerekiyor” diyerek, Demirtaş ile birlikte, bir kez daha Kandil’in hendek siyasetini meşru görmüş, devleti suçlamışlardır.

Devletin bazı uygulamalarda hata yaptığı varsayalım. Peki, Sayın Demirtaş, Kandil’in bu enkaz da hiç mi suçu yok?  Var var da başta siz olmak üzere, HDP’li siyasetçilerde bunu dile getirebilecek yürek ve cesaret yok. Türkiye’nin iç barışı için bir fırsat olan “Çözüm Süreci”ni istismar ederek, bu dönemde şehirleri silah depolarına dönüştüren (PKK’nın Sur’daki eylem şekli ile kullanılan silah ve teknolojiye bakıldığında, çalışmanın Kandil’in de iradesinin üstünde bir üst aklın ürünü olduğu görülmektedir) terör örgütünün bir suçu yok (!)

Kongre sonrası belirlenen PM’de kısmi değişikliklere gidilmiş olsa da söylemler ve mesajlar hiç değişmemişti.

Değişim önce zihinlerde başlar, düşüncede başlar. İsim değiştirmekle, kongre yapmakla parti politikalarını değişmez, değiştiremezsiniz. Daha birkaç gün önce gerçekleştirdikleri kongrede kamuoyunu ikna adına Atatürk posterleri kullanılan HDP’nin Eş Genel Başkanı Demirtaş;  Avrupa Parlamentosu’nda düzenlenen “Türkiye ve Kürtler” konulu konferansta, “Aklı başında bir devlet bütün bölgedeki gelişmeleri doğru okuyup, tersine PYD’nin ve Suriye’deki örgütlü yapıların Cenevre’de olması için çaba sarf etmeli ve Türkiye Cenevre’de tam da kendi yanına oturtmalı PYD’yi, uzağa değil, karşısına değil tam da kendi yanına oturtmalı. En çok da Türkiye’nin ihtiyacı var buna” diyerek, Türkiye’nin müzakere masasına oturtulması için uluslararası kurumlardan müdahil olunmasını talep edebilecek kadar Türkiyelileşmiştir.  Demirtaş bunu ilk kez yapmıyor. Geçtiğimiz ay Moskova’ya yapmış olduğu ziyarette de benzer ifadeler kullanmıştı.

HDP’nin, kamuoyunu; Türkiye partisi olduğunu ve değiştiğini inandırması için:

-Sur’da, Cizre’de, Silopi’de, Yüksekova’da; hendek ve barikatlarla Kürtlere hayatı zehir eden uluslararası üst aklın ürünü PKK’ya,  şehir merkezlerinden çıkmaları ve Türkiye’ye karşı silahlı faaliyetlerini sonlandırma çağrısı yapması gerekmez mi?

-Uluslararası kurumlardan Türkiye’ye baskı yapmalarını istemek yerine, PKK’ya baskı yapmalarını istemeleri icap etmez mi?

-İçişleri Bakanlığı’nda bazı HDP’li milletvekillerinin güvenlik güçlerinin PKK’ya yönelik operasyonlarını sonlandırması için başlatmış oldukları açlık grevi eylemini Diyarbakır Büyükşehir Belediye Binası’nda da yapmaları gerekmez mi?

HDP’de değişen neydi peki?

Bir önceki kongrede Türkiyelileşme iddiasıyla yola çıkmış olan HDP, gelinen süreçte Türkiyelileşme yerine Kandilleşmiştir. HDP, son bir hamle ile (Kandil’in de onayı alınarak) Türkiye partisi olduğunu, Türkiyelileştiğini ispat adına; merhum Erbakan’ın Türkiye siyasetine kazandırdığı “takiyeci siyaset” tabirine uygun hareket ederek, kongrelerinde ilk kez Atatürk posterine yer vermişlerdir. Türkiye’de sadece sol kesimlerin değil, marjinal kesimlerin de sıkıştıklarında sıklıkla başvurdukları bir yöntem olan Atatürk posterlerini kullanma alışkanlığı bu kez PKK marşının çalındığı, Öcalan posterlerinin bulunduğu, Kürtleri büyük bir felakete sürükleyen “hendek” siyasetinin sahiplenildiği HDP kongresinde yaşanmıştır. Kimse kusura bakmasın, Atatürk posteri asmakla Türkiye partisi olunmaz.

“Apoizm”i kendilerine rehber edinerek Kürtleri “seküler” bir anlayışın çizgisine dönüştürmeyi hedeflemiş, Kandil’in talimatlarına göre politika üreten “Halkların Demokratik Partisi (HDP), bu mantalite ile değişemez ve siyaseten Kürtlere de hiçbir şey veremez. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder