31 Aralık 2016 Cumartesi

“Makyavelist” PKK!...

Türkiye,  yıllardır uluslararası güçlerce her alanda (siyasi, askeri, ekonomik, politik…) desteklenen ve hücresel bir sistemle kendisini yenileyebilen bir terör örgütüyle, PKK-KCK ile mücadele etmektedir. PKK, sadece terör örgütü değil, aynı zamanda; uluslar arası baronlar tarafından kontrol edilen, çok bileşenli anonim bir şirkettir.

Bugüne kadar onbinlerce insanın ölümüne sebebiyet vermiş olan PKK; katı, totaliter ve örgütsel oligarşizmi hedef almış silahlı bir terör örgütüdür. Yıllardır “Kürt Sorunu” üzerinden Kürtleri istismar ederek uluslar arası istihbarat örgütlerinin maşalığını yapan, Kürtlere acı ve gözyaşından başka bir şey veremeyen PKK-KCK;  artık ideolojik olarak da tükenme noktasına gelmiştir.

Geçtiğimiz yıl, gerek şehir merkezlerine indirgediği “hendek ve barikat” stratejisiyle, gerekse kırsal bölgelerde güvenlik güçleriyle girdiği çatışmalarda beklemediği kayıplar vererek büyük bir darbe yiyen PKK, silahlı mücadele alanındaki zaafiyetini “Marksist” gelenekten gelen, irili ufaklı diğer sol terör örgütleriyle ortak eylem birliğine giderek gidermeye çalıştı. Yurtiçinde, özellikle Karadeniz kırsalında düzenlediği birkaç cılız eylemden sonra, bu stratejisinde de başarısız oldu.

FETÖ’nün, 15 Temmuz hain darbe girişimi sonrasında, Türkiye’deki mevcut durumu kendileri için fırsata çevirmek isteyen PKK ve müttefikleri, saldırılarını bölge ile sınırlandırmak yerine daha geniş bir alana (yurtiçi ve yurtdışı) yaymak istediler. PKK’nın 15 Temmuz sonrası saldırıları incelendiğinde, -özellikle bombalı araç ve canlı bomba eylemleri- terör örgütünün bu amacı güttüğü görülecektir.

Türkiye içerisinde istediği hedefe/hedeflere ulaşamayan PKK, kısmen de olsa Suriye ve Irak’taki hedeflerine ulaştır. Türkiye ile ABD arasında yaşanan anlaşmazlıkların başında yer alan Menbiç, PKK’nın Suriye yapılanması ve kolu olan PYD-YPG tarafından hâlâ boşaltılmadı. Aksine, yerel kaynaklardan elde edilen bilgiler, PYD-YPG’nin çok sayıda silahlı militanını Menbiç’e kaydırdığı yönünde.

Irak’ın Şengal (Sincar) bölgesini Kandil benzeri ikinci bir üs haline getirmeye çalışan PKK, İran destekli Haşdi-Şabi milislerinin Şengal üzerinden Telafer’e geçişini sağladığı gibi, kendilerine ait kamplarda eğittikleri bu militanların karşılığında, Irak merkezi yönetimi tarafından askeri ve lojistik destekle ödüllendirildi. Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başbakanı Neçirvan Barzani'nin, "Şengal'den çıkın, yoksa güç kullanırız" sözlerine PKK; "Kimsenin güçlerimizi zorla Şengal'den çıkarmaya gücünün yetmeyeceğini tarih ispatlamıştır" tehdidiyle cevap verdi. PKK’nın Irak’taki yapılanması PÇDK’nin Suriye’deki yapılanması PYD gibi etkin olamamasının önündeki en büyük engel Mesut Barzani’dir. PKK’nın “Barzani karşıtlığının” nedenleri incelendiğinde akla ilk olarak Türkiye ile olan dostane ilişkileri, bölge petrolü ile Kürtler üzerindeki güç ve iktidar mücadelesi gelse de asıl neden; Barzani'nin İslami kimliği ve geçmişten kaynaklı Kürtler nezdindeki misyonudur.

Düne kadar, hemen her açıklamasında Türkiye’yi DAEŞ terör örgütüne destek vermekle suçlayan PKK, Türkiye’nin Fırat Kalkanı Harekâtı çerçevesinde El-Bab’da Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) ile birlikte gerçekleştirdiği operasyonlardan kaçan DAEŞ’li teröristlere kucak açacak kadar pervasızlaşmıştır.

Son dönemlerde bölgedeki desteğini büyük oranda yitiren ve 2017 yılı için klasikleşmiş eylem şekillerinden farklı bir tarzda hazırlanacağı değerlendirilen PKK’nın,  “makyavelist” düşünce tarzı gereği, eylemsellik noktasında; Türkiye’yi hedef alan tüm silahlı terör örgütleriyle (FETÖ, DEAŞ, DHKP/C…) birlikte hareket edebilir.

Bu çerçevede PKK’nın, önümüzdeki dönemde bombalı araç, canlı bomba, mayınlama ve suikast tipi eylemlerden tutun da sabotaj türü eylemlere yönelmesi/yönelebileceği kuvvetle muhtemeldir.

Allah ülkemizi, her türlü şer odaklarının saldırılarından muhafaza etsin. Rabbim; din, devlet ve millet düşmanlarına fırsat vermesin...

Selam ve dua ile kalın efendim…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder