16 Eylül 2016 Cuma

Bizim de İçimize Sinmiyor!...

Dünyaya kendi pencerenizden bakarsanız, sadece görmek istediklerinizi görürsünüz. Tersten bakarsanız, bu kez de ters görürsünüz. Kendi düşüncesine, fikrine göre iradesini ortaya koyamamanın, okyanus ortasında sağa sola savrulan bir sandaldan ne farkı var?

19 Ocak'ta, Adana Ceyhan'da Suriye’deki Türkmenlere yardım götüren Millî İstihbarat Teşkilâtı'na (MİT) ait TIR’lara düzenlenen baskını içimize sin(dire)memişken, Mehmet Baransu’nun, 24 Mart 2014 günü Taraf Gazetesi’nde yayınlanan yazısında, Niğde Ulukışla'da asker ve polisimizi şehit eden El-Kaide üzerinden Türkiye’yi sıkıştırmaya/vurmaya çalışması içimize sinmiyor.

Yine aynı tarihte Bugün Gazetesi Ankara Temsilcisi Adem Yavuz Arslan’ın “Peşinen söyleyeyim, sandıktan ne çıkarsa çıksın bu psikolojiyle ülke yönetilemez.” ifadesi, bir dönemin İnönü Üniversitesi Rektörü, Ergenekon davası şüphelisi Fatih Hilmioğlu’nun, Ak Parti’yi kastederek “Halktan yüzde 95 de oy alsalar müsaade etmeyiz” ifadesinden ne farkı var? Sindirmek mümkün mü? 

“Bir bakanınız Kur'an ile dalga geçiyor kınayamıyorsunuz bile. Bizzat Başbakan eliyle toplumun bir kesimi linç ediliyor.” diyorsunuz. İbrahim Öztürk’ün, Peygamber Efendimiz’e (s.a.v) hakaret içerikli aşağıdaki tweeti içinize sinmişti ama.

         

Zaman Gazetesi Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı da 24 Mart 2014 tarihli yazısında: “Başta Fethullah Gülen Hocaefendi olmak üzere milyonlarca insana ağza alınmayacak hakaretler edilmesi içimize sinmiyor” diyorsunuz, doğrudur. Her ne saikle olursa olsun, üslubumuz ve dilimiz hakaret edici olmamalıdır. Yanlışa yanlış ile mukabelede bulunmak, hiçbir zaman doğruyu getirmez. Peki, kalemşörlerinizin yaptığı hakaret ve küfürler içinize siniyor mu? Sayın Dumanlı! 

“Bir dönem itimat edip başımıza taç ettiğimiz insanların utanmadan her gün şenî yalanlara başvurması içimize sinmiyor!” CAMİA'nızın bu insanlara yönelik ettiği küfür ve attıkları iftiralar içinize siniyor mu? 

“Dershane kapatma konusundaki takip edilen sinsi taktikler  ve ‘eğitimde reform’ yalanları içimize sinmiyor!” Ya yıllarca dershanelerinize gönderdiğim çocuklarıma hiçbir şey ver(e)memeniz ve beni hem madden hem de manen sömürmenizi,  içime İÇİME SİNDİREMİYORUM 

“Okullarda gencecik yavrularımıza baskılar yapılması, sorgu odalarının kurulması içimize sinmiyor!” diyorsunuz. Peki, kendi yurtlarınızda kurduğunuz sorgu ve ikna odaları içinize siniyor mu? 
“Binlerce kilometre ötede Türk okullarında vazife yapan yiğit Anadolu çocuklarının yabancı ülkelere gammazlanmasını içimize sindiremiyoruz!” demişsiniz. Peki, binlerce kilometre ötede Türk okullarında vazife yapan o yiğit Anadolu çocuklarını çok cüzi ücretlerle çalıştırmak içinize siniyor mu? 

“Nezahet ve nezaket zannıyla bir zamanlar destek verdiğimiz insanların para ile yaşadığı sınavı kaybetmesi ve o esnada takındığı yanlış tutum içimize sinmiyor!” diyorsunuz. Yıllarca Emniyet’e alımlarda referansı olduğunuz adaylara soruları önceden vermeniz ve kul hakkı yemeniz içinize siniyor mu? 

“Sosyal medyaya yasak getirerek kendi insanını umursamayan ve bu ülkeyi dünyaya rezil eden politikalar içimize sinmiyor!” diyorsunuz. Kanunsuz, hukuksuz illegal yollardan elde edilmiş görüntü ve ses kayıtlarının (bunlar sizlere de ait ses ve görüntü kayıtları olabilirdi) sosyal medyadan çarşaf, çarşaf yayınlanması içinize siniyor mu? 

“Faizsiz bankacılığın öncülerinden biri olan bir bankayı batırmak için devlet eliyle baskı yapılması içimize sinmiyor!” diyorsunuz. Devletin yüz akı kurumlarından THY’nin parasının o bahsettiğiniz bankada olması içinize siniyordu ama.

“Yolun başında çok sesli demokrasi diyenlerin bütün medyayı babalarının malları gibi tepe tepe yönetmesi ve herkese hükmetmeye kalkışması içimize sinmiyor!” diyorsunuz. Peki, kontrolünüzdeki medya üzerinden sürekli devleti, kurumları, insanları tahkir etmeniz içinize siniyor mu? 

“İSTİHBARAT teşkilatlarının kuruluş amacı da bellidir, işleyiş biçimi de. Denetim dışına çıktıklarında nasıl bir faciaya sebep olacakları ve nasıl bir canavara dönüşecekleri de aşikâr. Şeffafiyet adına verilen bütün demokratik sözleri bir kenara iterek istihbarat devleti kurulması içimize sinmiyor!” diyorsunuz. Ya, öyle mi?  Emniyet Teşkilatının CAMİA’nız tarafından istila edilmesi içinize siniyordu ama! 

Aynı seccadeye baş koyan inançlı kesimin, birbirinin ayaklarını kaydırmak için,  her türlü yolu “mübah” görmesi içimize sinmiyor! 

Farz edelim ki şu an Başbakan A, B veya C partisinden. İsim hiç önemli değil. Başbakanlık bir makam ve temsil yeridir. 

Türkiye'de, bugün bu şartlarda bir Başbakan dinleniyorsa; tabir yerindeyse, Türkiye’nin yatak odasına girilmiş demektir. 

Namusa zeval gelmiştir.

Bizim de içimize bu sinmiyor Sayın Dumanlı!


Not: Bu yazı ilk olarak 24 Mart 2014 tarihinde http://www.gazetesiz.com/ sitesinde,
http://www.gazetesiz.com/makaleler/mehmet-memdoglu/bizim-de-icimize-sinmiyor-122870.html

          26 Mart 2014 tarihinde ise http://www.haber111.com/ sitesinde yayınlanmıştır. 
http://www.haber111.com/mehmet_memdoglu_bizim_de_icimize_sinmiyor_yazi1083.html

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder