Gündüz vakti,
MEHMET MEMDOĞLU
4 Mayıs 2025 Pazar
Üşüyor Masumiyet!..
Gündüz vakti,
31 Ekim 2024 Perşembe
Git!..
Meczubun aynasından,
Yüreğimdeki hüzünlü bahçeye yansıyan ay yüzlü!..
Karıncalar ülkesine git;
Git gidebilirsen!
Yetim karıncanın sırtındaki gül'den yükü unutma!..
Ne gündüz bildin ne de gece?
Sonbaharın kızıllığı ısıtsın düş'lerini;
Hadi git!..
Ekmeği umut,
Katığı hasret,
Suyu özlem kokan bir sofra kuruyor yüreğim...
Hadi git.
Sana bir isim bulamadım, evet;
Çünkü sen!..
Çiçek bahçesindeki gül'sün.
Git gidebilirsen!
Hadi git!..
Memdoğlu…
9 Mayıs 2024 Perşembe
Yaram Kanıyor!..
Bir
sonbahar daha geldi, geçti.
Isıtsa
da bedenimi güneş,
Çiğ
yağdı nasır tutmuş yüreğimin üstüne.
Kalbimdeki
sızıya güz çiçekleri eşlik etti.
Ruhumda
sana ait ne varsa,
“Vuslat!”
diyerek, yâdına düştü.
İşte...
Özleyince
eskiyi,
Koklamak
için kalkıp gitmeli anılara.
Hüznünü
gülün yaprağında saklamalı ki
Ötünce
baharda bülbül,
Can
gelsin gonca güle.
Oysaki...
Bülbüle
meftun her gülün gölgesinde,
Âşıkların
gizli buluşmaları var.
Güllerde
aradım seni…
Görünce
gülünü,
Boyun
büktü elimdeki kırmızı gül.
Sen
bir gülsün, gül ki
Seni
gören güller de gülsün.
Ey bendeki sen!..
Ey
sendeki gül!..
Yazmaya
çalıştıkça seni,
İçimde
kabuk tutmuş yaram kanıyor.
Aynaya
yansıyan bakışından,
Acı
ve çaresizlik yansıyor.
Memdoğlu...
25 Ocak 2024 Perşembe
Ölüm Kokuyor Lodos!..
Lodos!..
23 Ocak 2024 Salı
Vaveyla!..
Benzi sararmış ruhum,
6 Ocak 2024 Cumartesi
Gazzeli Çocuk!..
Varlığı bilmez bir güce karşı,
Büyük bir savaş içinde kalbim.
Alacakaranlıkta...
Gölgeleriyle
hüznüme ortak oluyor ağaçlar.
Güneş,
kızıla boyanmış;
Yükseliyor
ufuktan.
Geceden
arta kalan serinlik,
Günü
"yakıcı" bir sıcaklığa bırakmış.
Gazzeli
çocuk gibi
Uykudan
uyanıyor yeryüzü.
Ahh
Çocuk!..
Feryadın
Aksa,
Gözlerin
düşlerime yol.
Hayalin,
Gökyüzünde
vakitsiz uçan kuşlara menzil...
Gülüşün
Gazze,
Yüreğime
düşen ateşe su.
Bakışların
acı bir ok,
Fosfor
kusan gecelere yorgan…
Memdoğlu...
7 Kasım 2023 Salı
Söyleyemem!..
Umudunu yitirmemiş bir geceden,
Güneşin doğuşunu bekliyor yeryüzü.
Ağır olsa da yükü,
Ahenkle sallanıyor yine çınar
ağaçları.
Huzura ilmek atıyor
Buğday başaklarının gölge oyunu.
Sincap ve baykuşların bir başkadır
derdi.
Çekirgelerin muhteşem senfonisi,
Kuyuya düşen halay mendili misali.
Karşı dağı sıvazlayan esinti,
İsminin anıldığı cümlelere yeminli.
İçimde filizlenen hüzün,
Açtıkça kurutuyor,
Aşkın şarabından kırmızıya boyanmış
goncagülleri.
Ruh arafta, yürek yetim.
Zihnimde sen'den öte bir sen!..
Kulaklarımda tiz ve titrek bir kaval
sesi.
Lâl olmuş dilim, söyleyemem.
Ne olur bir sabah!..
Bir sabah ansızın çıkıp gelsen?
Memdoğlu...