Hiç unutmam… Yavrularını kaybetmiş dişi bir kurdun, gece boyunca ulumasına dayanamamıştı rahmetli annem. Beraberce evden dışarı çıkmıştık. O kadar hüzünlenmiş ve ağlamıştı ki imkânı olsa, gece karanlığında gidip o anne kurdun acısını paylaşacaktı. Ve dilinden; “Rabbim! Sen evlat acısını, ciğer sancısını, dağlara, taşlara verme. Allah’ım! Bizlere evlat acısı yaşatma” duaları dökülmüştü zavallı annenim. Elhamdülillah, evlat acısı yaşamadan ahirete irtihal etti sevgili Annem.
Gencecik yavrularının ellerine kınalar yakarak, “kınalı kuzum” dedikleri evlatlarını, kültürümüzde “Peygamber Ocağı” olarak bilinen o mukaddes hizmete, askere gönderen anneler…
Çocuğunun askerden döneceği günü sabırla ve hasretle beklerken, yavrusuna yapacağı düğünün hayallerini kurarken, “ciğerparen en ulvi mertebeye, şehitlik mertebesine ulaştı” haberini alan anneler… Gözü yaşlı, yürekleri yaralı şehit anneleri…
Cumartesi günleri İstanbul Galatasaray Meydanı’nda oturma eylemleri düzenleyerek, gözaltında kaybolan yakınlarını ve faili meçhul cinayetlere kurban giden yakınlarının faillerini arayan anneler. Evet, “Cumartesi Anneleri”nden bahsediyoruz. 1995 yılından bugüne kadar, seslerini duyurmaya çalışan, bir umut diyerek bekleyen anneler…
Yavrusunu kaybeden her anne, onun için bir şeyler yapmak, onu ölümsüzleştirmek ister. Bunun için de her türlü şiddetin bitmesi için gayret eden, seslerini duyurmaya çalışan fedakâr, cefakâr anneler…
Geçtiğimiz Nisan ayında, haber kanallarına alışagelmişin dışında bir haber yansıdı. Yazılı ve görsel basında geniş yer alan haberin konusunda yine bir anne vardı. PKK’nın kaçırdığı yavrusunu silahtan, şiddetten hatta ölümden kurtarmak için 10 gün boyunca direnen ve nihayetinde çocuğuna sağ salim kavuşan bir anne… Aysel. B.’nin Diyarbakır’da PKK’ya karşı yapmış olduğu bu eylem bir ilkti. 23 Nisan 2014 tarihinde, pikniğe gidiyoruz denilerek alıkonan 15 çocuktan, 15 yaşındaki S. B.’nin annesi, başlattığı eylem sonucunda çocuğuna kavuşmuştu.
Aysel B.’nin, gerçekleştirdiği eylem ile amacına ulaştığını gören ve aynı tarihte Lice’de PKK tarafından kaçırılan diğer 14 çocuktan Halime Gündüz (15), Fırat Aydın Eren ile 4 Nisan’da Şanlıurfa’da Öcalan’ın doğum günü için düzenlenen Amara Yürüyüşü etkinliklerine katıldıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Hatip Temel’in (15) aileleri, 19 Mayıs günü Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi önünde “PKK çocuklarımızı geri ver” eylemi başlattılar.
Büyükşehir Belediye Binası önünde ortak bir açıklama yapan ailelere, çocukların okul arkadaşlarının da destek vermesi çok anlamlıydı. Çocukları PKK kamplarında olan ailelerin benzer şekilde eylemler gerçekleştirerek seslerini duyurmaları, PKK üzerinde toplumsal bir baskı oluşturacak, bu da ülke barışını daha da hızlandıracaktır.
Buna paralel, devlet de bir iyi niyet göstergesi olarak, geçmişte bir şekilde PKK’ya katılmış ve güvenlik güçlerinin gerçekleştirdiği operasyonlarda öldürülmüş PKK’lı aileleri ziyaret edebilmeli, o annelerin acılarına ortak olabilmelidir. Böyle bir davranış sosyal devlet ilkesinin de bir gereğidir.
“Çözüm Süreci”nin başladığı ilk günden bugüne her fırsatta devletten yeni adımlar atmasını bekleyen KCK’nın da PKK’ya isteyerek katılmış, ya da PKK’nın zorla kaçırdığı çocukları, çözüm sürecinin gereği ve bir samimiyet göstergesi olarak, şartsız bir şekilde ailelerine teslim etmesi gerekir.
Evet, “acı ve gözyaşı” her yerde aynıdır ve “acı ve gözyaşı”nın resmi, her zaman olduğu gibi yine kadındır, eştir, annedir.
Evet, “barış” da her yerde aynıdır ve “barışın” da resmi, her zaman olduğunu gibi yine kadındır, eştir, annedir.
Annelerin yüreklerine ses verin lütfen.
Barışla kalın efendim…
(Bu yazı ilk olarak, 26 Mayıs 2014 tarihinde yayınlanmıştır.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder