Kalp,
Allah'ın nazargâhıdır. İnsanların ölçüsüz, ladinî bir modern yaşama isteği Allah'ın
nazargâhına zarar vermeye başlar. Modern yaşam, geçmişin tüm izlerini silen,
hatıraları yok eden bir virüs gibidir... Bu sebepledir ki nefis ve şeytan en
çok da kalbe musallat olur.
Şeytan
vesveseyle gelir, Nefis kaleyi içten fethetmeye çalışır. İkisinin de çok güçlü
silahları vardır. Nefis, kişinin en zayıf yanından saldırıya geçer. Bu zayıflık
genellikle zehirli bal olan “şehvettir.” Ve nefis, insanları şehvet ile aldatmaya çalışarak maazallah
zinaya teşvik eder. Nefis ve şeytanın gerçekten güçlü silahları vardır. Bu iki
kadim dost (şeytan-nefis) güçlü gibi görünseler de hakikat öyle değildir. Çünkü
Müminin elinde çok daha güçlü silahlar var. İman ve akıl.
Çevremizi
o kadar kirletmişiz ki Müslümanın elinde bu kadar mükemmel ve güçlü silahlar
olmasına rağmen, maalesef, etrafa bakındığında
zihin hemen bulanıyor. Kalp, anında nefis ve şeytanın saldırılarına maruz
kalıyor. Bu tehlikeli saldırılardan gelecek zararı asgariye indirmek için iman
ve aklı rahmani yönde kullanmalıyız. Akıl rahmani yönde kullanılırsa, iman daha
da güçlenir. İnsan iradesini Allah yolunda harekete geçirmeyen bir akıl,
şeytani bir akıldır.
Birincisi, Müslüman olarak, öncelikle abdestli
olmaya dikkat etmek lazım, mümkün olduğunca tüm gün abdestli dolaşmaya gayret
etmeli.
İkinci
olarak gözleri frenlememiz gerekir. İmanın selameti için “at gözlüğü” takmak
lazım.
Üçüncü olarak şehevi duyguları kontrole etmek
gerekir. Şehveti uyandıracak her şeyden
uzak durmak lazım. Bunun için de az yemeliyiz, az uyumaya gayret etmeliyiz ve
gözleri haramdan korumalıyız.
Dördüncü
olarak ise “dil”i kontrol altında tutmalıyız. Malayani ve ölçüsüz sözlerden
sakınmalıyız. Bu arada, aşırı (kahkahayla) gülmenin, kalbi kararttığını da
unutmamalıyız.
Dünya
ve ahretimiz için:
-
Kör olacağız. Yani, Hak’tan başkasına, yani harama nazar
etmeyeceğiz.
-
Sağır olacağız. Yani, Hak’tan başkasını
duymayacak ve dinlemeyeceğiz.
-
Dilsiz olacağız. Yani, dilimize Hak’tan
başka söz söyletmeyecek, konuşmayacağız.
Tüm
bunları toplayıp bir kasaya kilitleyecek anahtar ise “Edep”tir. O halde anahtara
sahip çıkalım. Kalbimizin anahtarını hırsızlara kaptırmayalım. Evet, hırsızlar...
İnsanın maddi ve manevi sermayesini çalan hırsızlar: Şeytan ve nefis.
Tüm
bunlar yeterli mi?
Yetmez.
Sonsuz
bir huzur-ı kalb için, manevi
kardiyologlara müracaat etmeliyiz.
Gerisini
onlar bilir…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder