22 Ekim 2014 Çarşamba

Yağmur!..

Ağlayan gökyüzünün,

Çatık kaşlı bulutların dökülen gözyaşları,

Kuruyan yeryüzünün ab-ı hayat kaynağı,

Kirli dünyamızı paklayan,

İnsanlığın umudu, sevdası yağmur.

 

Yaradan’ın lütfu, bereketin, rahmetin,

"Can" olmanın kaynağı baharın,

Ayrılıkların habercisi sonbaharın,

Suyun, yeşilin, yaşamın kaynağı yağmur.

 

Başı dik, kibirli sarp kayalıklarda durmayıp

İlahî Nur’un...

Mekke’nin en alçak noktası Kâbe’ye aktığı gibi,

Uzun yolculuklar ardından düz ovalara,

Derin göllere akan, tevazunun nişanesi yağmur.

 

Sevgiye susamış, 

Sevgili’ye hasret âşıklar gibi yolunu gözler, 

Bu çorak ve kurumuş topraklar.

Uykusuz gecelerde, "umut" diyerek,

Pencereme dokunmanı özlemle beklediğim yağmur.

 

Yağmur!...

Ne bu heybet, kimedir kızgınlığın?

Ne olur sakinleş biraz. 

Sessiz sessiz yağ,

Islat tüm vücudumu ta iliklerime kadar,

Islat ki bedenim temizlensin,

Sonbaharda dalından dökülen yapraklar gibi...

Kalbimi kaplayan günahlarım dökülsün...! 

 

Memdoğlu…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder