Maalesef
Türkiye’de her şey siyasallaşmış/siyasallaştırılmış vaziyette. İşçinin ve
emekçinin hakkını savunması gereken sendikalar, siyasi partilerin arka
bahçelerine dönüşmüş. Halkı doğru bilgilendirme görevi bulunan medya
kuruluşları, tarafgirlikte futbol seyircisine şapka çıkartacak seviyeye
ulaşmış. Ülkenin nabzını yoklamak için kurulmuş olan araştırma şirketleri, siyasi partilerin birer şubesi haline
dönüşmüş…
Seçimin
üzerinden bir ay geçti. TBMM Başkanı’nın seçilmesinin ardından, Meclis
yönetiminin de oluşmasıyla birlikte Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hükümet kurması
için -teamüller gereği- Başbakan Ahmet Davutoğlu’na yeni hükümet kurma görevi
vermesi bekleniyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hükümetin şekillenmesinde de etkin
rol oynayacağını tahmin ediliyor. Sayın Erdoğan’ın kuruluşunda aktif rol alacağı
bir koalisyon hükümeti, uzun ömürlü olmayacaktır. Kimi çevrelerin “Cumhurbaşkanı Erdoğan süreci yavaşlatmaya
çalışarak erken seçim zemini hazırlıyor” iddialarını gerçekçi bulmuyorum.
Sayın Erdoğan erken bir seçimin risklerini de okuyabilecek, görebilecek bir siyasetçi ve devlet adamıdır.
AK
Parti’li birçok siyasetçinin, Türkiye’de bugüne kadar kurulmuş koalisyon
hükümetlerinden sonra, koalisyon ortaklarının tek başına iktidar
olamadıklarının farkında ve bilincinde olduklarından, koalisyon yerine; erken
seçim ihtimaline sıcak baktıkları iddia ediliyor. Temennimiz 45 günlük yasal
süre içerisinde yeni hükümetin kurulması yönünde. Şayet bu süre zarfı içerisinde
hükümet kurulamadığı takdirde anayasa gereği 90 gün sonra Türkiye yeniden
sandık başına gitmek zorunda kalacaktır.
Meclis’te
hükümet oluşturulamayacak bir tablo görünmüyor ama AK Parti’siz bir hükümetin
kurulma ihtimali de bulunmuyor. TBMM Başkanlık seçimi bunun en güzel örneği.
Meclis Başkanı seçiminde ittifak edemeyen üç muhalefet partisinin, AK Parti’siz
bir hükümet formülünde ittifak edebilecekleri ise ihtimal dışı. Mevcut şekliyle
hükümet çıkaramayan TBMM ise itibar kaybına uğrayacaktır.
Kimi
araştırma şirketlerinin “bugün seçim
olsa” anketleri, Türkiye
gerçekleriyle bağdaşmıyor. Aynı araştırma şirketlerinin 7 Haziran seçimden önce
yaptıkları değerlendirmeler, manipülasyondan öteye gitmemiş, hem kamuoyunu hem
de siyasi partileri büyük bir yanılgıya düşürmüştü. Muhtemel bir erken genel
seçimde, Türkiye; bugünkü tablodan çok farklı bir tabloyla karşılaşmayacaktır.
Kısmi bir oy artışı elde etse de AK Parti’nin tek başına iktidar olabilecek
çoğunluğa ulaşacağını sanmıyorum.
Erken
seçim ihtimalini devre dışı bıraktığımızda, ortada AK Parti-CHP ya da AK
Parti-MHP koalisyon ihtimalleri duruyor. “AK Parti-CHP Koalisyonu mu?” başlıklı
yazımızda, “Türkiye’nin öncelikli
politikaları göz önünde bulundurulduğunda devlet tecrübesi olan CHP ile
kurulacak geniş tabanlı bir koalisyon hükümeti kısa ve orta vadede bir
istikrarı da beraberinde getirebilecektir.” demiştik. Bugün de aynı
noktadayım. Ve seçimden sonra iç ve dış politikada yaşanan gelişmelere
bakıldığında, önümüzdeki sürecin bir AK Parti-CHP koalisyonuyla atlatılmasının
Türkiye için doğru bir tercih olacağını gösteriyor.
Seçmen,
muhtemel bir erken seçim durumunda, ülkeyi hükümetsiz bıraktıkları için Meclis’teki mevcut siyasi partilere tavır
alarak daha farklı tercihlere yönelebilir. Seçmenin Meclis’teki siyasi
partileri cezalandırma adına kullanacağı tercihlerden de
tek başına bir iktidarın çıkması mümkün görünmüyor. Hükümetsiz bir Türkiye’de
başta siyasi istikrarsızlık olmak üzere, ekonomik istikrarsızlık da baş
gösterecektir.
Bugün
Yunanistan’da yaşanan sorunlar siyasi istikrarsızlıkla başladı. Ülkedeki siyasi
istikrarsızlık beraberinde ekonomik istikrarsızlığı ve iflası getirdi. Türkiye
olarak -1990’lı yıllarda benzer şartlarda yaşadığımızı geriye dönüp
hatırlarsak- Yunanistan’dan çıkarmamız gereken çok büyük dersler vardır.
Evet,
erken seçim de demokrasinin bir gereğidir. Türkiye’nin “Yeni anayasa, Çözüm Süreci, Suriye ve Orta Doğu, AB ile ilişkiler ve
ekonomik istikrar” gibi çözüm gerektiren sorunları varken, siyaset kurumu
ve siyasetçilerin hissiyatlarına yenik düşmeden, küskünlük ve alınganlık
göstermeden, siyasi kazanç ve menfaat hesaplarını devre dışı bırakarak hareket
etmeleri gerekir.
Türkiye’nin,
yakın zamanda yapılacak bir erken seçim lüksü yoktur…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder