Yine
bir akşamüstü...
Hava
soğuk, ruhum fırtınaya tutulmuş gibi.
Güneş
batarken, yeryüzü hüzün dolu,
Merhamet
göğe çekilmiş.
Bir
tek yol arkadaşlarım, kalem ve defterim…
Dökülen
sözcükler, kabaran duygularıma ait.
Sitemlere
sığmayan bir feryat.
Kırık
kalbim için
Ağlıyor
kalem, ağlıyor defterim.
Ansızın
gelen, ustamdı.
Görmesin,
üzülmesin diyerek,
Duygunun
saf hali kelamı çöpe attım hızlıca.
Ustam,
Zarifçe
buruşuk kâğıdı aldı çöpten.
Bakışlarıyla
ruhumu okumuş,
Sessiz
çığlıklarımı o da onaylamıştı.
Gözleri
ıslandı, dayanamadı.
Ağır
sitemlerim onu da çökertmişti.
Başını
kaldırdı: “Bu mısralar Leyla’yı anlatmışken,
Nasıl
çöpe atarsın?” dedi.
Çaresizdim,
öylesine harap, öylesine bitaptım ki?
Sevgili
çerçöpün içinde kıvranıyor
Leyla’m
zebun olmuş…
Yüreğimin
sultanı göklerde değil, yerlerde sürünüyor.
Feryadım
kime?...
Sevgiliye
mi, Leyla’ya mı, gönül ustasına mı?...
Bir
dehlizdeyim…
Memdoğlu...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder