7 Haziran seçimlerine iki ay kala,
siyasi partiler kesinleşmiş aday listelerini YSK’ya teslim ettiler. Aday
listelerinde çok sayıda sürpriz isim var. Bu seçimde Türkiye demokrasi
tarihinin en renkli ve farklı adayları TBMM’ye girmek için yarışacaklar.
Aday listeleri, “Seçilmişlerin seçme özgürlüğü” adıyla tanımladığımız, Türkiye’de
(Özellikle
Doğu ve Güney Doğu’da) devlet
ve siyaset eliyle kurulmuş feodal yapının, aday belirlemede etkili olduğu bir
kez daha görülmüştür.
Aday belirleme
aşamalarında en büyük sıkıntıyı AK Parti yaşamıştır. Cumhurbaşkanı’nın,
Başbakan’ın ve parti teşkilatının tercihleri, aday belirlemeyi etkileyen temel
faktörler olmuştur. AK Parti tarafından
açıklanan aday listeleri bu tezi doğrular niteliktedir. Nitekim aday listeleri
açıklandıktan sonra Abdurrahman Kurt’un (Diyarbakır) ve Mehmet Emin Ekmen’in (Batman)
adaylıktan çekildiklerini açıklamaları, sıralamaya gösterdikleri tepkilerdir.
AK Parti’nin bölgedeki iki güçlü adayının istifası, en çok HDP’yi mutlu
etmiştir.
Seçimlerinin kilit partisi şüphesiz HDP
ve Dokuz ilde bağımsız adaylar ile seçimlere katılacağını açıklayan Hüda Par’dır.
HDP, barajı aşıp aşamayacağı tartışmalarının yanında, listelerinde gösterdiği
farklı isimlerle de dikkat çekti. Diyarbakır, Mardin, Batman, Şanlıurfa, Van,
Bitlis, Bingöl, Şırnak ve Adana'da seçimlere bağımsız adaylarla girecek olan
Hüda Par'ın, üç milletvekili (Batman,
Diyarbakır ve Mardin) çıkarması kuvvetle muhtemeldir. İlk etapta Altan Tan’ı
liste dışı bırakan HDP’nin, sonrasında;
Tan’a yeniden adaylık teklifi yapmasının ve Diyarbakır’dan beşinci
sıradan aday göstermesinin nedeni, bölgedeki rahatsızlık ve kısmi de olsa tepki
oylarının Hüda Par’a gitmesini önleme amaçlı olabilir.
Türkiye’deki birçok kesim gibi Batı
dünyası da HDP’nin barajı aşıp aşamayacağına ilişkin araştırmalar yapıyor. Araştırmalarda en çok merak edilen konu, HDP’nin
seçim barajını aşamamasının “çözüm sürecine” etkileri noktasında. HDP’nin
barajı aşması yâ da aşmaması “çözüm sürecine” zeval getirir mi? Sanmıyorum. Çünkü
HPD seçmeni de dâhil, bölge insanı süreci sahiplemiş, barışa sahip çıkmıştır.
Bölge seçmenindeki baskın kanaat, HDP’nin barajı aşmaması durumunda Kandil’in
elinin güçleneceği ve sürecin Kandil’in dayatmalarıyla daha da yavaşlayabileceği
endişesidir. HDP’nin meclis dışı kalmasının bir başka riski ise Kandil’in de baskısıyla
“demokratik özerklik” söylemlerinin
yeniden Türkiye gündemini meşgul edecek olmasıdır.
7 Haziran seçimlerinde Alevi kesimden
büyük oranda oy almayı hedefleyen HDP, Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz’ı
şehit eden DHKP/C’li teröristlerin öldürülmesi sonrasında yayınladığı başsağlığı
mesajıyla (http://www.haberturk.com/gundem/haber/1060995-hdpden-taziye-mesaji-olumlerden-uzuntu-duyduk) gösterdi. Yayınladığı başsağlığı mesajı, Alevi
ve Sol kesimlerce dikkate değer bulunmuş olsa da daha önce kendilerine oy
vermiş inançlı Kürtlerce tepkiyle karşılanmıştır.
HDP’yi seçimlerin
kilidi konumuna getiren bir başka etken, Yüksek Seçim Kurulu’nda
gerçekleştirilen kura seçiminde 13. Sırada yer alan Özgürlük ve Dayanışma
Partisi (ÖDP) 7 Haziran seçimlerine katılmayacağını açıkladı. Seçimlerin boykot
edilmeyeceğinin belirtildiği açıklamada “Partimiz, Haziran Hareketi’nin aldığı
karar çerçevesinde AK Parti’nin sandıkta geriletilmesi için Haziran ilkelerine
sahip çıkan ilerici güçlere dayanışma içerisinde olacaktır” denildi. ÖDP’nin bu
açıklaması alenen olmasa da HDP’ye destek verileceği anlamına geliyor.
İddiası “Türkiye
partisi” olmayı hedefleyen HDP’nin, öncelikli olarak; mevcut üslubundan
vazgeçerek, Türkiye’ye hitap edecek bir dil ve üsluba kavuşması gerekir. HDP’nin,
Öcalan’ın onayından geçtiği her haliyle belli olan aday listesiyle kısmi olarak
bunu başardığı söylense de seçim sonuçları her şeyin cevabı olacaktır.
Siyasi partilerin aday
listelerinin açıklanmasından önce yapılan anket sonuçları abartılı olmuştur. Her
ne kadar, Türkiye’de adaydan çok parti liderlerinin tercih edildiği bir seçmen profili
bulunsa da -iddialı olmamakla birlikte- seçim öngörümüz; AK Parti’nin % 42-44, CHP’nin % 24-26, MHP’nin % 14-16 ve
HDP’nin ise % 9.5-10.5 oranlarında bir oy alacağı yönündedir.
Bir “oy”un bile çok
önemli olacağı bu seçimde, yurtdışı oylarının (tüm partiler için) ehemmiyetini
de unutmamak gerekir.
Sonuç ne olursa olsun, 7 Haziran
seçimleri Türkiye demokrasisi için yeni bir dönemin başlangıcı olacaktır.
Kazanan demokrasimiz olsun…
Kazanan insanımız olsun…
Kazanan ülkemiz olsun…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder