16 Ağustos 2020 Pazar

Dem!...


Bu gece,
Kimi zaman okşuyor,
Kimi zaman sahili dövüyor dalgalar.
Firakın buruşturuyor kalbimi
İliklerimi üşüten…
Gecenin ayazı değil, hasretin ayazı…


Güz erken mi geldi, ne?
Hazan mevsiminin aceleciliği
Ürpertiyor yüreğimi.
Senenin sonbaharı ile
Ömrün sonbaharı dem, deme…

Üzerine yağmur çiselemiş
Narçiçeği gibi gözlerim.
Ölüm ile hayat iklimi…!
Dik yamaçlar ve yalçın kayalıkların
Kesiştiği son kavşakta.
Bedenimi kuşatan gölge,
Vuslatın uzun gölgesi…
Dem, bu dem!...

Memdoğlu…

10 Ağustos 2020 Pazartesi

Leyla!...

Yüreğinin çölünde susuz kaldım
Gözyaşlarından bir bade ver, ne olur?
Kabuk tutmaz inceden yaralarıma
Merhem diye, gözlerini sür Leyla!...

Hüznün mesken edindiği yüreğim,
Seni sevmeye güç yetmiyor…
Gökyüzünde salınan yıldızlar misali,
Ruhumun derinliklerinde gezin Leyla!...

Gam ve keder ile dalları titreyen…
Hüzünle yaprakları hışırdayan
Çınar ağacı adını anıyor…
Kuytu vadiler üzerinde çırpınan rüzgâr,
Kokunu getiriyor Leyla!...

Avuçlarımda…
Karayel ile savrulan yağmur damlacıkları
Ruhumda ateşten bir kelepçe
Kapılar ki girift örümcek ağı…
Yol yol ile kesişti,
Yollar sende birleşti Leyla!...

Memdoğlu…


1 Ağustos 2020 Cumartesi

Hüzün Çiçeği!...


Kahve tanesi miydi gözlerindeki!?…
Kaşlar yay,
Kirpikler hüzünlü bir ok sanki?…
Yüzünde…
Boyun bükmüş,
Toprakla hemhal hüzün çiçekleri…
Umuttan bir dünyası,
Turkuaz mavisiydi o masum hayalleri…

Bakışlar donuk ve durgun,
Fırtına koparacak okyanus sessizliği.
Mevsimlere benzerdi yüreği…
Bazen güz, bazen kışın boranı
İçin için yanıyor,
Yaşamıyordu baharı…

Yoktu dünyadan bir beklentisi…
Tek sermayesiydi…
Heybesinde taşıdığı sevgisi…
Ağırdı, “kendini bilmekti” yükü…
İmtihan ki acı…!?
Sabır, tüm dertlerin ilacı…

Memdoğlu…