31 Mart 2016 Perşembe

Ebedi Emanet…

Gözler kalbin aynası olsaydı,
Kelimelere ihtiyaç olmazdı.
O halde, yürekte dışa açılan gözler mi?
Bir kelamıyla öldüren ya da güldüren sözler mi?
Yoksa “Yâr”i gördüğünde titreyen eller,
Uzaklaştığında ise akıtılan gözyaşları mı?
Söyleyin!
Kim yalancı, kim?

Hani gözler bedenin dili, gönlün aynasıydı?
Aynalar mı yalancı, aynaya bakan yüzler mi?
Seven bir ruhta yalan olmaz.
Öyleyse, gönüle, yüze ve aynaya soralım?
Soralım ki tek, tek cevap verip, eşlik etsinler kelamımıza.
Kim doğru, kim yalancı?

“Gittiğim değil, düştüğüm yerde kalırım” dermiş gönül.
“Görünen değil, görünmeyen yüzüm var” diyor yüz.
“Cisimleri yansıtırım ancak kalpleri asla”
Ve “kalbin aynası, Yâr’in kendisidir.
Yâr’e göz ile değil, kalp ile bakılmalı ki
Yâr’i de Yaren’i de görebilesiniz” diyor ayna.
Sonuç?
Tanımlamalar doğru, yalancı olan biz...

Ey bakışlarıyla kalbime huzur veren Sevgili!
Sevdan, hasretiyle yaksın bu gönlü ki
Aşkın ve emanetin ebedi kalsın…

Memdoğlu...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder