4 Mart 2016 Cuma

Suçlu Kim?...


Zaman ne kadar acımasız…
Sorgusuz ve sualsiz bir şekilde engel tanımadan akıp gidiyor.
Giderken “ne götüreyim” diye bir şey de sormuyor…
Sormadığı gibi!
Gözden aydınlığı ve yaşı,
Gönülden ise hem sevinçleri hem de hüzünleri alıp götürüyor…

Parmaklarımın arasından kaymasın diye,
Ellerim sımsıkı kenetleniyor birbirine.
Oysaki her şey kalbe, kalpten ruha,
Ruhtan göze, gözden de gözyaşı olup akıyor…

Bırak diyorum ellerime, tutma!
Engel olma?
Çünkü suçlu sen değilsin.
Suçlu, ellerini sımsıkı tutmayan eller,
Suçlu, gönlüne buzdan köprü kuranlar,
Suçlu, yüreğine baharı ekip de hasadı kışa çevirenlerdir…
Suçlu, dünyaya renk katıp da
Kelebek misali bir günlük ömre ömür katmayanlardır…

Aslında suçlu ne eller, ne gözler, ne de kalplerdir.
Suçlu, Sevgi(li)yi, sevmeyi bilmeyenlerdir.
Ve dedim ki:
Zaman! Sen de götür.
Giderken; iyilik adına, güzellik adına,
Sevgi ve umut adına ne varsa hepsini al yanına,
Al sonsuzluğa…

Memdoğlu...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder