24 Mart 2016 Perşembe

Ey Ruhumun Aynası!...


Yine hüzün, yine acı, yine keder…
Hepsini bir arada yaşıyor bu beden.
Kederli halimi her gördüğünde:
“Neden bakışların acı ve kederle bakıyor?
Üzülme, kaldır başını!
Kırk yıl hatırı olan kahvenin rengi gözlerinle bak.
Bak ki her yıla ayrı bir anlam katsın varlığın.
Bırak!
Adımların, omuzların değil;
bastığın yerler taşısın yükünü” derdi bir dost…

Derdi de…
Derdim, en yaralı yanım,
Sol yanım olduğunu bilmezdi, bilemezdi…
Sol yanım, evet.
Mevlânâ’nın “Mecnun’un devesi gibidir” dediği,
Yeryüzünün en hilekâr sihirbazı “nefsin”
İstila etmeye çalıştığı yaralı yanım, sol yanım, kalbim…
Aynalar!
Söyleyin! Bu ben miyim?
Beden aynı beden
Ama!
Kalp lekelenmiş, ruh kirlenmiş, sıfat ise “nefsi emmare”...

Şems: "İnsan kendisini ancak bir başkasının aynasında tanır
Ve ruhunun derinliklerini
Başkasında görebilir" dememiş miydi?
Ey ruhumun aynası!
Söyleyin!
Bu ben miyim?


Memdoğlu...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder