18 Eylül 2014 Perşembe

ABD IŞİ(D)’İ

Türkiye’nin, bugünkü süreçte IŞİD’e karşı ABD’nin başını çektiği koalisyonda bulunmayacağını beyan etmesi, doğru bir karardır. Sonuçta, IŞİD’in elinde 49 Türk rehine var. Her gün bir rehinenin kafasının kesilerek öldürülmesini gösteren görüntülerin yayınlanacak olması,   Türkiye’de büyük bir infiale sebebiyet verecektir. IŞİD’in, bu rehineleri Türkiye’ye karşı pazarlık konusu olarak kullanacağını, 15 Haziran 2014 tarihli “ORTA DOĞU’DAKİ YENİ VİRÜS: IŞİD” başlıklı yazımızda dile getirmiştik.

Türkiye böyle bir gerçek ile yüz yüzeyken, son dönemlerde Türkiye’yi sıkıştırmaya yönelik ortaya atılan bir başka iddia, (Türkiye’nin IŞİD’e destek verdiği propagandası) Türkiye’yi, sıkıntıya düşürebilecek türden bir iftira.  Türkiye’ye yönelik böyle bir karalamayı maalesef hem Batı medyası, (özellikle de ABD) hem de PKK medyası dillendiriyor.

Türkiye, Suriye’de YPG’nin, Kuzey Irak’ta ise PKK’nın, IŞİD ile girdiği silahlı çatışmalar nedeniyle bir anda “Batı”nın sempatisini kazanmasından rahatsız. IŞİD’in elindeki Türk vatandaşı rehineler, iktidarının elini kulunu bağlamış, Türkiye’nin doğru ve yerinde hamleler yapması engellemiş durumda.

Tüm bu gelişmeler yaşanırken, Batı medyasının IŞİD’e karşı silahlı mücadele veren PKK’ya övgü üstüne övgü yağdırması, Türkiye’nin başını ağrıtacak ikinci bir gelişme. Yani PKK, bir anda, ABD ve Batı için bölgedeki güvenilir müttefik adayı oluverdi.

ABD,  Orta Doğu’da hep kendi menfaatlerine göre politikalar belirler ve uygular.  “ABD, 1980’lerin ortasına gelindiğinde bölgeye yönelik iki başlı bir politika izlemeye başladı. Bir yandan İran-Irak savaşında Bağdat açık bir şekilde kayırılıyordu. Ancak öbür yandan da ABD’yi düşündüren bölgede bulunan Amerikalı rehinelerdi. Bu yüzden İran’a da ihtiyaçları vardı. İrangate Skandalı kahramanlarından olan Manucher Gorbanifar gibiler CIA ile temasa geçerek İran’ın, rehinelerin bırakılmasında Hizbullah örgütü nezdinde önemli bir rol oynayabileceği sinyalini yolluyordu. İran,  bu hizmetin karşılığında, Irak’a karşı giderek zayıflayan ordusuna Hawk füzeleri gibi askeri malzemeler istiyordu.

ABD,  bir yandan Irak’a yardım ederken, diğer yandan da Ulusal Güvenlik dairesinden Yarbay Oliver North gibi yetkilileri devreye sokuyor ve rehinelere karşı Hawk füzeleri müzakerelerini başlatıyordu.”(*)

ABD bugün de bölgede benzer bir politikayı sürdürüyor. Bir yandan kendisini Kürtlerin hamisi olarak göstermeye çalışıyor ama yeterli desteği ve silahı vermiyor. (Oysaki aynı ABD’nin, yıllardır PKK’ya silah verdiği bilinmektedir.) Diğer yandan, Kürtler ve Sünni Arapları katleden IŞİD’in silahlanmasına göz yumuyor. Akıllara şu soru geliyor.  ABD, sahip olduğu yüksek uzay teknolojisi ile bölgedeki en küçük hareketleri bile kontrol edebiliyorken, IŞİD’e bu silahlar nerede, nasıl, ne zaman ve kimler tarafından verildi? 

Türkiye’nin IŞİD konusundaki politika belirsizliği, Irak Bölgesel Kürt Hükümeti’ni de hayal kırıklığına uğrattı. Bölgesel Kürt Hükümeti yetkililerinden Fuad Hüseyin, zor günlerden geçtiklerini; “Amerika dünyanın diğer ucundan yardımımıza geldi. Ancak yanı başımızdaki Türkiye hiçbir şey yapmadı. Yardım talebimizi ilettik, gene gelmediler. Ankara ile konuşup, bu konuyu açık seçik ele almamız lazım. Böyle ilişki olur mu?” diyerek, Türkiye konusundaki hayal kırıklığını açıkça dile getiriyordu.

Türkiye, IŞİD ile ilgili olarak uluslararası kamuoyu ve bölge halklarında, hakkında oluşmuş olan olumsuz imajı giderebilir mi? Evet giderebilir. Türkiye,  Irak Bölgesel Kürt Hükümeti ile “Kürt Sorunu”nun çözümünde olduğu gibi, IŞİD ile mücadelede de işbirliğine gitmeli. Bunu gerçekleştirebildiği an, özellikle bölgede ve uluslararası kamuoyundaki oluşmuş olan olumsuz imajı kendi lehine çevirebilecektir.

Bölgede dikkat çeken bir başka konu ise PKK’nın IŞİD ile mücadelede sadece kendisini ön plana çıkarmaya çalışıyor olması. Böyle bir hamle PKK tarafından bilinçli olarak yapılmış,  stratejik bir hamledir. Kandil’in, Peşmerge güçlerine Batı tarafından verilecek silahları engellemeye çalışması ve bu hususta demeçler vermesi nasıl açıklanabilir? Hâlbuki Peşmerge güçlerine silah vermemek, IŞİD’in bölgedeki katliamlarını sürdürmesiyle sonuçlanacaktır.

Başta ABD olmak üzere Batı dünyası,  IŞİD marifetiyle radikalleşeme eğilimindeki Müslümanlardan kurtulmayı ve Orta Doğu’yu bir kez daha dizayn etmek istiyorlar.

Senaryo belli: Düne kadar Türkiye ile çatışan bir PKK'dan, Orta Doğu'da korku salan IŞİD'e kalkan olan Batı’nın yeni müttefiki bir PKK ve mutlu son…


*Turan Yavuz. ABD’NİN KÜRT KARTI, s. 99, Milliyet Yayınları.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder