7 Eylül 2014 Pazar

NECİB HABLEMİTOĞLU SUİKASTI

1954 yılında Ankara’da doğan Necip Hablemitoğlu,  1977 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Basın Yayın Yüksek Okulu’ndan mezun oldu. Aynı yılarda (1977-1978) “Dilde, Fikirde İş de Birlik” adlı aylık dergiyi yayınladı. Çeşitli kuruluşlarda basın müşaviri olarak çalıştıktan sonra, Ankara Üniversitesi Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü’nde yüksek lisans ve doktora eğitimini tamamladı.  Türkiye dışındaki Türk topluluklarının yakın tarihi ile ilgili çalışmalar yaptı. Orta Avrupa ve Balkanlar’da Türk eserleri, Türk azınlıkları ve şehitlikler konusunda alan çalışmaları yürüttü. Öldürülmeden önce, Ankara Üniversitesi’nde Atatürk İlkeleri ve Devrim Tarihi dersi veriyordu. Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu, 18 Aralık 2002 tarihinde evinden çıkarken faili meçhul bir suikasta kurban gitti.

Necip Hablemitoğlu, Gülen Cemaati ve Fethullah Gülen için ”Hocaefendi, Philedelphia yakınlarında özel bir çiftlikte yaşıyor. FBI korumasındaki çiftlik alanı, refakat memurlarının gözetimi altında.  Fethullahçı yapılanma, CIAnın öngördüğü tarikat modeline (Mormon, Moon, Scientology) gibi tıpatıp uymaktadır. Fethullahçılar, bir yandan TSKya sızmaya çalışırken, bir yandan hasım ülke istihbaratçılarınca geliştirilen “Aktiv Opposition” stratejisi çerçevesinde alternatif aktif direniş oluşumunu hızlandırdı.” iddialarıyla gündeme gelmişti.  (http://www.mailce.com/necip-hablemitoglu.html) Dönemin DGM Savcısı Nuh Mete Yüksel tarafından, Fethullah Gülen’e yönelik açılan davanın da müdahilleri arasındaydı. 

Hablemitoğlu hakkında, 04 Eylül 1989 tarihinde PKK’nın o dönemki siyasi kanadı ERNK’nin Ankara sorumlusu olduğu gerekçesiyle gözaltına alındığı bilgisi de mevcut. (http://www.son.tv/haber-203041)

Cinayetten sonra, Hablemitoğlu’nun Kemalizm ve laiklik konusundaki hassasiyetinden ötürü öldürüldüğü iddia edildi.

Hablemitoğlu’nun, Türkiye'deki Alman istihbarat kuruluşları hakkında yapmış olduğu araştırmalar nedeniyle öldürüldüğü iddia edildi.

Hablemitoğlu’nun, Bergama ve Alman vakıfları ile ilgili çalışmaları ve araştırmaları nedeniyle, Alman ajanlar tarafından öldürüldüğü iddia edildi.

Necip Hablemitoğlu’nun Almanya gizli haber alma teşkilatı BND'nin Türkiye operasyonlarını ortaya çıkaran raporları nedeniyle Alman ajanlar tarafından Ergenekon’la bağlantılı şekilde öldürüldüğü iddia edildi.

Hablemitoğlu’nun askeri ihalelerdeki usulsüzlükler üzerine yapmış olduğu çalışmalarından dolayı öldürülmüş olabileceği iddia edildi. Eşi Serpil Hablemitoğlu bu iddiaya ilişkin yapmış olduğu açıklamada; “Necip Hablemitoğlu, askeri teçhizat ile ilgili açıklama, yazışma asla yapmadı. Yaptığını söyleyen site, fake bir sitedir, dezenformasyon yayınlar yapılıyor o sitede. Bu iddia dayanaksızdır.” diyerek, söz konusu iddiayı yalanlamıştı.

Hablemitoğlu’nun “Köstebek” adını verdiği ve tamamlayamadığı (kitap daha sonra eksik haliyle yayınlandı) kitabındaki iddialar nedeniyle öldürüldüğü iddia edildi.

Hablemitoğlu cinayetiyle ilgili farklı iddialar dillendirildi, hâlâ da dillendirilmektedir. Bunlar iddiadan öteye de gidemedi.

Yaşamı, derin ilişkiler ağı ve gelgitlerle dolu olan Necip Hablemitoğlu, Ankara’nın göbeğinde profesyonelce hazırlanmış ve icra edilmiş ve hâlâ aydınlatılamamış, karanlık bir cinayete kurban gitti.

Ve ne yazık ki Türkiye’deki birçok faili meçhul cinayet dosyası gibi, Hablemitoğlu dosyası da faili meçhul cinayet dosyalarının bulunduğu tozlu raflarındaki yerini aldı.

Hablemitoğlu cinayeti, neden gündeme gelmiyor,  (emekli istihbaratçılar ya da emekli askerler tarafından kendisi hakkında yazılan yazılar hariç.) neden aydınlatılamıyor?  Hablemitoğlu sadece ölümünün yıldönümlerinde mi hatırlanacak?  Hâlbuki kendisi Türkiye’de yaşanılan karanlık bir dönemin kara kutusu niteliğindeydi. Türkiye’nin aydınlık geleceği adına bu kutu mutlaka açılmalıdır. Ve elbet de bu işte birinci derecede sorumluluk devletin yetkili organlarına aittir.

Faili meçhul cinayetlerle anılmayan, her bireyinin özgürce kendisini ifade edebildiği, devlet imkânların her ferde eşit dağıtıldığı,  daha müreffeh ve aydınlık bir Türkiye temennisiyle...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder