1954 yılında Ankara’da doğan Necip
Hablemitoğlu, 1977 yılında Ankara
Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Basın Yayın Yüksek Okulu’ndan mezun
oldu. Aynı yılarda (1977-1978) “Dilde, Fikirde İş de Birlik” adlı aylık dergiyi
yayınladı. Çeşitli kuruluşlarda basın müşaviri olarak çalıştıktan sonra, Ankara
Üniversitesi Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü’nde yüksek lisans ve doktora
eğitimini tamamladı. Türkiye dışındaki
Türk topluluklarının yakın tarihi ile ilgili çalışmalar yaptı. Orta Avrupa ve
Balkanlar’da Türk eserleri, Türk azınlıkları ve şehitlikler konusunda alan
çalışmaları yürüttü. Öldürülmeden önce, Ankara Üniversitesi’nde Atatürk
İlkeleri ve Devrim Tarihi dersi veriyordu. Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu, 18
Aralık 2002 tarihinde evinden çıkarken faili meçhul bir suikasta kurban gitti.
Necip Hablemitoğlu, Gülen Cemaati ve Fethullah
Gülen için ”Hocaefendi,
Philedelphia yakınlarında özel bir çiftlikte yaşıyor. FBI korumasındaki çiftlik
alanı, refakat memurlarının gözetimi altında.
Fethullahçı yapılanma, CIAnın öngördüğü tarikat modeline (Mormon,
Moon, Scientology) gibi tıpatıp uymaktadır. Fethullahçılar, bir yandan TSK’ya sızmaya çalışırken, bir yandan
hasım ülke istihbaratçılarınca geliştirilen “Aktiv Opposition” stratejisi
çerçevesinde alternatif aktif direniş oluşumunu hızlandırdı.” iddialarıyla
gündeme gelmişti. (http://www.mailce.com/necip-hablemitoglu.html) Dönemin DGM
Savcısı Nuh Mete Yüksel tarafından, Fethullah Gülen’e yönelik açılan davanın da
müdahilleri arasındaydı.
Hablemitoğlu hakkında, 04 Eylül 1989
tarihinde PKK’nın o dönemki siyasi kanadı ERNK’nin Ankara sorumlusu olduğu
gerekçesiyle gözaltına alındığı bilgisi de mevcut. (http://www.son.tv/haber-203041)
Cinayetten sonra, Hablemitoğlu’nun
Kemalizm ve laiklik konusundaki hassasiyetinden ötürü öldürüldüğü iddia edildi.
Hablemitoğlu’nun, Türkiye'deki Alman
istihbarat kuruluşları hakkında yapmış olduğu araştırmalar nedeniyle
öldürüldüğü iddia edildi.
Hablemitoğlu’nun, Bergama ve Alman
vakıfları ile ilgili çalışmaları ve araştırmaları nedeniyle, Alman ajanlar
tarafından öldürüldüğü iddia edildi.
Necip Hablemitoğlu’nun Almanya gizli
haber alma teşkilatı BND'nin Türkiye operasyonlarını ortaya çıkaran raporları
nedeniyle Alman ajanlar tarafından Ergenekon’la bağlantılı şekilde öldürüldüğü
iddia edildi.
Hablemitoğlu’nun askeri ihalelerdeki
usulsüzlükler üzerine yapmış olduğu çalışmalarından dolayı öldürülmüş
olabileceği iddia edildi. Eşi Serpil Hablemitoğlu bu iddiaya ilişkin yapmış
olduğu açıklamada; “Necip Hablemitoğlu, askeri teçhizat ile ilgili açıklama,
yazışma asla yapmadı. Yaptığını söyleyen site, fake bir sitedir, dezenformasyon
yayınlar yapılıyor o sitede. Bu iddia dayanaksızdır.” diyerek, söz konusu
iddiayı yalanlamıştı.
Hablemitoğlu’nun “Köstebek” adını
verdiği ve tamamlayamadığı (kitap daha sonra eksik haliyle yayınlandı)
kitabındaki iddialar nedeniyle öldürüldüğü iddia edildi.
Hablemitoğlu cinayetiyle ilgili farklı
iddialar dillendirildi, hâlâ da dillendirilmektedir. Bunlar iddiadan öteye de
gidemedi.
Yaşamı, derin ilişkiler ağı ve
gelgitlerle dolu olan Necip Hablemitoğlu, Ankara’nın göbeğinde profesyonelce
hazırlanmış ve icra edilmiş ve hâlâ aydınlatılamamış, karanlık bir cinayete
kurban gitti.
Ve ne yazık ki Türkiye’deki birçok faili
meçhul cinayet dosyası gibi, Hablemitoğlu dosyası da faili meçhul cinayet
dosyalarının bulunduğu tozlu raflarındaki yerini aldı.
Hablemitoğlu cinayeti, neden gündeme
gelmiyor, (emekli istihbaratçılar ya da
emekli askerler tarafından kendisi hakkında yazılan yazılar hariç.) neden
aydınlatılamıyor? Hablemitoğlu sadece
ölümünün yıldönümlerinde mi hatırlanacak? Hâlbuki kendisi Türkiye’de yaşanılan karanlık
bir dönemin kara kutusu niteliğindeydi. Türkiye’nin aydınlık geleceği adına bu
kutu mutlaka açılmalıdır. Ve elbet de bu işte birinci derecede sorumluluk
devletin yetkili organlarına aittir.
Faili meçhul cinayetlerle anılmayan, her
bireyinin özgürce kendisini ifade edebildiği, devlet imkânların her ferde eşit
dağıtıldığı, daha müreffeh ve aydınlık
bir Türkiye temennisiyle...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder