30 Mart seçimleri
öncesinde, seçimlerden sonra demokratik özerkliği ilan edeceğini söyleyen kimi
BDP temsilcileri şimdi de “Çözüm Süreci”ni tehlikeye düşürebilecek
açıklamalarıyla gündeme gelmeye başladılar. Önce Diyarbakır Belediye
Başkanlığı’na seçilen Gülten Kışanak, ardından Demir Çelik.
Gülten Kışanak,
geçtiğimiz günlerde, Al Jazeera Türk’e yaptığı açıklamada;”Bölgede çıkan
petrolden kesinlikle pay istiyoruz. Yereldeki tüm enerji kaynaklarından, yer
altı, yer üstü zenginliklerinden, ekonomik varlıklardan yerelin pay alması
lazım… Petrol ekonominin ana dinamosudur ama oraya enerji gidiyor, bize
kirliliği kalıyor. Elektrik gidiyor borç kalıyor; petrol gidiyor, sularımız
kirleniyor. Bunu ne Allah kabul eder, ne kul kabul eder, ne demokrasi kabul
eder. Kaynaklarını ver, ben götüreyim, ne kadar ağır faturası varsa kalsın,
bunu kimse kabul etmez.” diyerek, yeni bir tartışmanın ve bölünüyoruz
paranoyası ile yatıp kalkanların âdeta sözcülüğüne soyunmuştur.
Böyle bir açıklama,
sorumsuzca yapılmış, şov amaçlı, kendi başarısızlığını örtmek için Kandil’e
gönderilmiş bir mesajdır.
Kışanak’ın bu
açıklamasından sonra BDP’nin Yerel Yönetimlerden Sorumlu Eşbaşkanı ve Muş
Milletvekili Demir Çelik; “Yer altı ve yer üstü zenginliklerinden asgari yüzde
20’lere tekabül eden bir payın bölgeye aktarılması gerekir. Geriye dönüşümü
sağlıkta, eğitimde ya da yer altı ve üstü hizmetlerde kullanıma aktarmalıdır.
Eğitimde sağlıkta, yer altı yer üstü hizmetlerin edinilmesi amacıyla bölgeye
aktarılmalıdır.” diyerek, başta petrol ve enerji olmak üzere yer altı ve
yer üstü kaynaklarından belediyeler için yüzde 20 oranında pay istediklerini
belirtti.
Gazeteci Gülay
Göktürk, Kışanak’a yönelik tepkisini; “Gültan Kışanak ne yapmaya çalışıyor,
anlamıyorum. Türk milliyetçilerini azdırıp çözüm sürecini sekteye uğratmak mı;
yoksa çözüm sürecinden baştan beri memnun olmayan şahin PKK’lıların gazını
almak mı? Yoksa yeni yerleştiği koltukta biraz hava basmak mı?” diyerek dile
getiriyor.
Siyasi parti
temsilcilerinin zaman zaman buna benzer amaçsız ve ölçüsüz açıklamalar
yaptıklarına kamuoyu şahit olmuştur.
Gülten Kışanak’ın
böyle bir açıklama yapmasının arkasında, kendi seçim başarısızlığını perdelemek
vardır. Son seçim sonuçlarına bakıldığında BDP’nin Diyarbakır’daki oy
oranında %10 gibi ciddi bir düşüşün olduğu görülmektedir. Kışanak,
BDP’nin şahin kanadı ile Kandil’den gelen tepkileri hafifletmek için böyle bir
açıklamaya ihtiyaç duymuştur.
Kışanak, nefreti
körükleyecek bu tür söylemleri yerine, Diyarbakır halkını kaçak elektrik kullanmamaya,
vergilerini düzenli olarak ödemeye davet etsin, daha hayırlı bir iş yapmış
olur.
Türkiye’deki vergi
gelirlerine göre bir pay dağıtımı söz konusu olsa, başkanı olduğu Diyarbakır
nerede kalır? Kışanak bunun hesabını yaptı mı? Yapmadıysa kendisine bunu
hatırlatalım.
Maliye Bakanlığı
Muhasebat Genel Müdürlüğü’nün açıkladığı verilere göre, Ocak-Ekim dönemindeki
323 milyar 904 milyon 963 bin liralık vergi gelirleri tahakkukunun 266 milyar
840 bin lirasının tahsil edildiği görülmektedir.
Her zaman olduğu gibi,
bu gelirdeki aslan payı yine İstanbul’a ait. 266 milyar lirayı aşan vergi
tahsilâtının 115 milyar 962 milyon lirası İstanbul’dan. Yani, vergi
tahsilâtlarında İstanbul tek başına yüzde 45′lik katkıda bulunmuş vaziyette.
Ankara’dan 35 milyar
825 milyon, Kocaeli’nden 33 milyar 413 milyon ve İzmir’den de 29 milyar 509
milyon liralık gelir vergisi tahsilatı yapılmış.
İstanbul, Ankara,
Kocaeli ve İzmir’in toplam vergi gelirleri içindeki payı %80,63.Bu dört ilimiz
böylesine büyük bir ağırlığa sahip.
2013 yılı ilk çeyreği
itibariyle bütçe açığı sıralamasında en fazla açığı Diyarbakır verdi. 2013’ün
ilk çeyreğinde Diyarbakır’ın bütçe gelirleri 289.8 milyon TL, bütçe gideri
953.8 milyon TL olurken, bütçe açığı ise 664 milyon TL düzeyinde gerçekleşti.
Bu veriler göz önündeyken, G. Kışanak’ın “petrolden pay istiyoruz”
açıklamasının, muhtemelen Kandil’deki KCK yönetimine vereceği özeleştiri
sonucunda, hakkında verilecek kararı etkilemeye yönelik olduğu söyleyebiliriz.
G. Kışanak, bu tür
provokatif ifadeler yerine, Diyarbakır’a vaat ettiği hizmetleri yerine
getirsin.
G. Kışanak, Türkiye’yi
bölmek isteyenlere malzeme olabilecek açıklamalar yerine, Diyarbakır’ın
birikmiş belediyecilik sorunlarıyla ilgilensin.
G. Kışanak, büyük söz
yutacağına, birlik ve beraberlik ile kardeşliği hedefleyen mesajlar
versin.
Bugün BDP içerisindeki
ırkçı ve Kürtçü cenah ile Türkiye’deki ırkçı Türkçü kesim, birbirlerinden
beslenen iki aşırı uçturlar. Bu iki aşırı uç, etki-tepki bağlamında, sürekli
gerginliği beslemekte; toplum ve ülke olarak normalize olmamızı engellemektedirler.
Her iki kesimin de
söylemleri, birbirini imhaya ve yok etmeye yöneliktir. Yıllardır bu dili ve
söylemi ağızlarına pelesenk edenler! Türkiye’ye ne kazandırdınız?
İnsanlar maşa olunca,
istikameti de maşayı tutanlar belirliyor…
(Bu yazı ilk olarak 15 Nisan 2014 tarihinde yayınlanmıştır.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder