21 Eylül 2017 Perşembe

Masumiyet!...


Hayallerimiz vardı çocukken…
Ne kadar masum, ne kadar da merhamet doluydu
Kavga, çatışma ve savaşların yaşanmadığı,
Acı ve gözyaşının yerini,
Sevinç çığlıklarının kapladığı bir dünya…
Her yer yemyeşil olacak…

Hayallerimiz vardı çocukken…
Dağlar ve kırlarda,
Kuş cıvıltıları arasında kelebekler gibi uçuşacak,
Uzun mesafeleri kısa zamanda aşıp,
Akşama, evimizin arka penceresine konacak,
Uykuya dalınca,
Gündüz hayal ettiğimizi rüyalarda da görecektik…
Büyüyecek, pembe panjurlu olmasa da
Pembe tadında bir yuvaya sahip olacak,
Gökyüzünü dolaşıp, âlemi sergüzeşt edecektik… 

Çocuksu gülüşlerin su sesiyle yankılandığı,
Öksüz, yetimlerin barınmadığı,
Kötünün, kötülerin can yakmadığı,
Karanlıkların, iyilik meşaleleriyle aydınlandığı,
Gecelerini kelebeklerin kanatlarıyla renklendirdiği,
Çocukların mutlu olduğu bir dünya…

Hayallerimiz vardı çocukken…
Üzüntü ve tasanın yerine, ümidin yeşerdiği,
İnsanların ıstırap çekmediği,
Daha çok sevileceği bir dünya…
Yaratılış fıtratına göre hareket edebilen bizlerin,
“Adalet”i hâkim kılabildiği bir dünya…
Ey beyaz zambaklar ülkesinin beyaz gülleri!
Ey masumiyetin sembolü çocuklar!
Affedin bizi, masumiyeti kirlettik!…

Memdoğlu...

11 Eylül 2017 Pazartesi

Emanet...

Paha biçilmez bir değerdir emanet.
Sevdiğin ve sevildiğin gönülde yer bulduğun,
Al! Canım, kanım senin olsun dediğin,
Ebedi bir teslimiyettir emanet…

Gözlerinden akıttığın gözyaşı,
Dilinden düşüremediğin söz,
Teninden sakınıp, kefen olarak gördüğün
Siyah perdenin indirildiği, bir güneşliktir emanet…

Dikenli yollara koşarak çıktığın,
Kör kuyudaki kızgın ateşe düştüğün,
Rüzgârın bile esip söndüremediği,
Seni sonsuzluğa götüren, sessizliğin ismidir emanet…

Bakarken kıyamadığın,
Severken doyamadığın,
Yokluğuyla yoğrulup olgunlaştığın,
Uçsuz, bucaksız yangının izidir emanet…

Hazan mevsimi Sonbahar da
Ağaçlardan dökülen yaprakların
Toz bulutlarıyla uçuşarak fırtınaya dönüştüğü,
Ve Dünya’nın merkezine düşerken
Yeniden yeşeren, umudun adıdır emanet…



Memdoğlu…

5 Eylül 2017 Salı

Sonbahar!...


Göç mevsimidir,..
Şaha kalkma, koş küheylan!...
Yüreğimin ne son-baharı,
Ne de "göç"ü son buluyor...?

Hazan mevsimidir…
Düşüyor toprağa sararan yapraklar.
Ölüm sessizliği sarmış dünyayı,
Kalp kemale ermemiş, dökülmüyor günahlar…

Hüznün sembolüdür…
Yaprağın dalından,
Sevgilinin yârinden ayrıldığı vaktin adıdır
Sonbahar...

Vuslat zamanıdır...
Kalplerin birbirine aktığı,
Ebedi kavuşmaların adıdır Sonbahar…
Son-Bahar…

Memdoğlu...