Dünyaya kendi pencerenizden bakarsanız, sadece görmek istediklerinizi
görürsünüz. Tersten bakarsanız, bu kez de ters görürsünüz. Kendi düşüncesine,
fikrine göre iradesini ortaya koyamamanın, okyanus ortasında sağa sola savrulan
bir sandaldan ne farkı var?
19 Ocak'ta, Adana Ceyhan'da Suriye’deki Türkmenlere yardım götüren
Millî İstihbarat Teşkilâtı'na (MİT) ait TIR’lara düzenlenen baskını içimize
sin(dire)memişken, Mehmet Baransu’nun, 24 Mart 2014 günü Taraf Gazetesi’nde
yayınlanan yazısında, Niğde Ulukışla'da asker ve polisimizi şehit eden El-Kaide
üzerinden Türkiye’yi sıkıştırmaya/vurmaya çalışması içimize sinmiyor.
Yine aynı tarihte Bugün Gazetesi Ankara Temsilcisi Adem Yavuz Arslan’ın
“Peşinen söyleyeyim, sandıktan ne çıkarsa
çıksın bu psikolojiyle ülke yönetilemez.” ifadesi, bir dönemin İnönü
Üniversitesi Rektörü, Ergenekon davası şüphelisi Fatih Hilmioğlu’nun, Ak
Parti’yi kastederek “Halktan yüzde 95 de
oy alsalar müsaade etmeyiz” ifadesinden ne farkı var? Sindirmek mümkün
mü?
“Bir bakanınız Kur'an ile dalga geçiyor kınayamıyorsunuz
bile. Bizzat Başbakan eliyle toplumun bir kesimi linç ediliyor.” diyorsunuz. İbrahim Öztürk’ün, Peygamber Efendimiz’e
(s.a.v) hakaret içerikli aşağıdaki tweeti içinize sinmişti ama.
Zaman Gazetesi Genel Yayın Müdürü
Ekrem Dumanlı da 24 Mart 2014 tarihli yazısında: “Başta Fethullah Gülen Hocaefendi
olmak üzere milyonlarca insana ağza alınmayacak hakaretler edilmesi içimize
sinmiyor” diyorsunuz, doğrudur. Her
ne saikle olursa olsun, üslubumuz ve dilimiz hakaret edici olmamalıdır. Yanlışa
yanlış ile mukabelede bulunmak, hiçbir zaman doğruyu getirmez. Peki,
kalemşörlerinizin yaptığı hakaret ve küfürler
içinize siniyor mu? Sayın Dumanlı!
“Bir dönem itimat edip başımıza taç
ettiğimiz insanların utanmadan her gün şenî yalanlara başvurması içimize
sinmiyor!” CAMİA'nızın
bu insanlara yönelik ettiği küfür ve attıkları iftiralar içinize siniyor
mu?
“Dershane kapatma konusundaki takip
edilen sinsi taktikler ve ‘eğitimde reform’ yalanları içimize
sinmiyor!” Ya yıllarca
dershanelerinize gönderdiğim çocuklarıma hiçbir şey ver(e)memeniz ve beni hem
madden hem de manen sömürmenizi, içime İÇİME SİNDİREMİYORUM
“Okullarda gencecik yavrularımıza
baskılar yapılması, sorgu odalarının kurulması içimize sinmiyor!” diyorsunuz. Peki, kendi
yurtlarınızda kurduğunuz sorgu ve ikna odaları içinize siniyor mu?
“Binlerce
kilometre ötede Türk okullarında vazife yapan yiğit Anadolu çocuklarının
yabancı ülkelere gammazlanmasını içimize sindiremiyoruz!” demişsiniz. Peki, binlerce kilometre ötede Türk okullarında
vazife yapan o yiğit Anadolu çocuklarını çok cüzi ücretlerle çalıştırmak
içinize siniyor mu?
“Nezahet ve nezaket zannıyla bir
zamanlar destek verdiğimiz insanların para ile yaşadığı sınavı kaybetmesi ve o
esnada takındığı yanlış tutum içimize sinmiyor!” diyorsunuz. Yıllarca Emniyet’e alımlarda referansı olduğunuz
adaylara soruları önceden vermeniz ve kul hakkı yemeniz içinize siniyor mu?
“Sosyal
medyaya yasak getirerek kendi insanını umursamayan ve bu ülkeyi dünyaya rezil
eden politikalar içimize sinmiyor!”
diyorsunuz. Kanunsuz, hukuksuz illegal yollardan elde edilmiş görüntü ve ses
kayıtlarının (bunlar sizlere de ait ses ve görüntü kayıtları olabilirdi) sosyal
medyadan çarşaf, çarşaf yayınlanması içinize siniyor mu?
“Faizsiz
bankacılığın öncülerinden biri olan bir bankayı batırmak için devlet eliyle
baskı yapılması içimize sinmiyor!”
diyorsunuz. Devletin yüz akı kurumlarından THY’nin parasının o bahsettiğiniz
bankada olması içinize siniyordu ama.
“Yolun
başında çok sesli demokrasi diyenlerin bütün medyayı babalarının malları gibi
tepe tepe yönetmesi ve herkese hükmetmeye kalkışması içimize sinmiyor!” diyorsunuz. Peki, kontrolünüzdeki medya üzerinden sürekli
devleti, kurumları, insanları tahkir etmeniz içinize siniyor mu?
“İSTİHBARAT teşkilatlarının kuruluş amacı da bellidir, işleyiş
biçimi de. Denetim dışına çıktıklarında nasıl bir faciaya sebep olacakları ve
nasıl bir canavara dönüşecekleri de aşikâr. Şeffafiyet adına verilen
bütün demokratik sözleri bir kenara iterek istihbarat devleti
kurulması içimize sinmiyor!”
diyorsunuz. Ya, öyle mi? Emniyet Teşkilatının CAMİA’nız tarafından istila
edilmesi içinize siniyordu ama!
Aynı seccadeye baş koyan inançlı
kesimin, birbirinin ayaklarını kaydırmak için, her türlü yolu “mübah”
görmesi içimize sinmiyor!
Farz edelim ki şu an Başbakan A, B veya C
partisinden. İsim hiç önemli değil. Başbakanlık bir makam ve temsil yeridir.
Türkiye'de, bugün bu şartlarda bir Başbakan
dinleniyorsa; tabir yerindeyse, Türkiye’nin yatak odasına girilmiş demektir.
Namusa zeval gelmiştir.
Bizim de içimize bu sinmiyor Sayın Dumanlı!
Not: Bu yazı ilk olarak 24 Mart 2014 tarihinde http://www.gazetesiz.com/ sitesinde,
http://www.gazetesiz.com/makaleler/mehmet-memdoglu/bizim-de-icimize-sinmiyor-122870.html
26 Mart 2014 tarihinde ise http://www.haber111.com/ sitesinde yayınlanmıştır.
http://www.haber111.com/mehmet_memdoglu_bizim_de_icimize_sinmiyor_yazi1083.html