Öcalan, İmralı tutanaklarında Almanya’nın PKK seviciliğini: “Suriye’de iken Almanya Gizli Servisi’nden Lummer
benimle görüştü. Bizden Almanya üzerindeki eylemlerin durdurulması istendi.
Grumlent isimli gizli servis üyesi ile de görüştük. Konu hemen hemen aynıydı.
Biz de bunun karşılığında Almanya’nın bize karşı daha yumuşak davranılmasını
istedim. Ayrıca PKK üzerindeki yasağın kaldırılmasını istedim. Grumlent 1995
yılı yaz aylarında, Lummer ise 1996 yılı yaz aylarında benimle görüştüler.
Onlarla birlikte bazı parlamenterler bunlardan birisi Steinbach’tır,
gazeteciler ve yanlarında sosyal demokratlardan bir bayan parlamenter de vardı.
Almanya ile ilk ilişkiler 1980’lerde
işçilerle başladı. 1990’lardan sonra eylemlilik sürecine girildi… PKK
konusunda kendi çizgisinde kadro yaratmak istiyor. En büyük Kürt nüfus ve
kuruluşlar buradadır… Kendi çizgisinde olan Kürt örgütlerini desteklemeye devam
edecektir. Yalnız PKK’ya değil Ortadoğu’ya açılım politikaları var. Almanya-ABD
ve İngiltere ortaklaşa kollektif bir birlik olabilir” sözleriyle dile
getirmişti. (https://hasanbalcibelgeleri.wordpress.com/2012/02/07/apdullah-ocalan-ifade-tam-metin/)
1980
sonrasında Avrupa’ya yerleşen PKK’nın, Avrupa ülkelerindeki en etkin faaliyet
alanları Hollanda ve Federal Almanya olmuştur. 1980 sonrasında gerek Avrupa’da,
gerekse dünyada çok hızlı ve köklü politik değişiklikler yaşanmıştır. Avrupa ülkelerinin -özellikle Federal Almanya’nın-
Türkiye ve Orta Doğu’ya yönelik politikalarında PKK’ya özel bir rol
biçilmiştir.
3
Ekim 1990 tarihinde iki Almanya’nın (Federal ve Doğu) birleşmesi, Sovyetler Birliği’nin 26 Aralık 1991
tarihinde dağılarak iki kutuplu dünyanın yıkılmasıyla birlikte ortaya çıkan
siyasi boşluk sonrasında, Almanya başta olmak üzere Avrupa’nın birçok ülkesi,
Türkiye ve Orta Doğu politikalarını yeniden şekillendirerek köklü
değişikliklere gitmişlerdir. Sovyetler’in Avrupa’ya yönelik tehdidinin ortadan
kalkmasıyla birlikte, Avrupa ülkelerinin de Türkiye’ye ilişkin politikalarında değişiklikler
olmuştur. Bu siyasi ve politik değişiklikleri iyi değerlendiren ve Avrupa
ülkelerinden açık açık destek gören PKK, Almanya ile birlikte Avrupa
ülkelerinin tamamına yerleşerek, faaliyetlerine devam etmiştir.
Almanya,
PKK için hep “özel” bir ülke olmuştur. Bunun nedeni de Almanya’nın PKK’nın
Avrupa’daki ilk basın ve yayın merkezi olmasıdır. Kuruluşundan birinci
konferansının yapıldığı 1981 yılana kadar kayda değer basın-yayın faaliyeti
olmayan PKK, birinci konferansında alınan karar gereği, 1981 yılında
Almanya’nın Köln kentinde bir dizgi tesisi satın almış “Serxwebûn” adıyla bir
yayınevi kurmuştur. 1 Ocak 1982 tarihinden sonra bu yayınevinden aylık ve
Türkçe olarak yayınlanan Serxwebûn dergisi -günümüze kadar yayını devam
etmektedir- PKK’nın merkezi yayın organı olma rolünü üstlenmiştir.
Almanya, terör
örgütü PKK ile ilgili olarak her dönemde, benzer politikalar izlemiştir.
1988-2005 yılları arasında başbakan olan Gerhard Schröder, önemli bir ortak
olarak gördüğü Türkiye’nin kaygılarını dikkate almayan bir PKK politikası
izlemiştir. PKK hâlihazırda Almanya’nın iç politikasında gündem olmaya devam
etmektedir. Özellikle Sosyal Demokrat Partisi (SDP) ve Yeşiller Partisi
içerisindeki etkinliği devam etmektedir.
Almanya’da PKK'ya
yardım toplayan dernek, vakıf, enstitü görünümlü çok sayıda kuruluş
bulunmaktadır. PKK’nın en büyük finansal kaynaklarının merkezinde yine Almanya
vardır. Dernek görünümlü yardım merkezlerinin en önemlisi Ludwigshafen Kürt
Kültür Derneği’dir.
PKK
faaliyetlerinin Almanya’da resmen yasaklanmış olmasına rağmen, dernek, halk
merkezi, kültür merkezi, enformasyon ve dayanışma merkezleri gibi örgütlenmeler; Almanya
Kürt Dernekleri Federasyonu (Yek-Kom) adıyla faaliyetlerine devam
etmektedirler. Bu faaliyetlerin birçoğu paravan dernekler tarafından da
yürütülmektedir.
Almanya’nın
PKK’ya örtülü desteğinin en önemli kanıtı, “ülkenin güneydoğusunda kullanmama
şartı”yla Türkiye’ye sattığı Leopard 2 tanklarının kullanımına getirmiş olduğu
kısıtlamadır. 1992 yılında gerçekleştirilen sınır ötesi harekâtta Almanya,
“tankları Güneydoğu’da kullanamazsınız” demiş, Türkiye, dünyanın en iyisi olarak
gösterilen bu tankları PKK terörüne karşı kullanamamıştı.
Almanya’nın
PKK’ya silah ve mühimmat yardımında bulunduğu hep konuşula gelmiştir. Ve bunlar
iddiadan öte haberlerdir. “PKK’nın arkasındaki batılı güçler arasında sayılan
Almanya, son olarak terör örgütü için aralarında 'Bunkerfaust' füzelerinin de
bulunduğu son derece modern özel silahlar üreterek bunları Hollanda Kraliyet Hava Kuvvetleri'ne ait kargo
uçakları ile bölgeye sevk etti.
Sevkiyatın güvenliği için Hollanda uçaklarını kullanan Almanya
PKK’ya teslim ettiği silahların kod
numaralarını da ordu envanterinin dışında tutmayı tercih etti. Buna rağmen
silahların menşeini gizleme gereği duymayan Almanlar, Bunkerfaust (BKF)
füzelerinin PKK’ya teslim edilen
modellerinin başına 'DM-32' kod numarasını ekledi. Buradaki 'DM' ibaresi,
'Deutsches Muster' yani 'Alman modeli' anlamına geliyor. Almanya’nın bölgeye
sevk ettiği silah ve mühimmatlar arasında son derece gelişmiş özel üretim, DM32
Bunkerfaust, Panzerfaust 3 (Pzf 3), Pzf 3 EX (DM10), Pzf 3 Alt Kaliber (DM18 /
DM18A1), Pzf 3 UB (DM38), Pzf 3 UB-T (DM58), Pzf 3 (DM12 / DM12A1), Pzf 3-T
(DM22), Pzf 3-BT, BKF (DM32) modelleri bulunuyor.”
(http://www.haberler.com/almanya-dan-pkk-ya-ozel-uretim-roketatar-7661583-haberi/)
PKK terör
örgütünün Almanya’daki tüm gösterileri ve diğer propaganda faaliyetleri açık
şekilde örgütün sembolleriyle yapılsa da bu eylemleri yapan gruplara polis
tarafından hiçbir müdahalede bulunulmamaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder