Çıktığında,
Işığına
ışık katarak aydınlık saçıyor,
Baktığında,
Karanlığını
üstüme örterek görünmezliğe bürünüyor,
Gündüzleri
ise
Peşimi
bırakmayan gölgem gibi oluyorsun.
Peki
ya gece?
Gece
olunca beni hatırlamayan,
Çıkışının
sebebini aydınlığına bağlayan,
Ve
bulutların arkasına gizlenen ayın
Yeryüzünü
aydınlattığın kadar…
Yüzümü
ve yüreğimi aydınlatıyorsun.
Ömrün
güneş doğana kadarmış…
Onun
ne ısısına, ne de ışığına dayanabiliyor,
“Yarın
akşam tekrar doğacağım” der gibi,
Kendi
aydınlığını toplayarak
Yüzümden
ve yüreğimden ışığını alıp gidiyorsun.
Gidiyorsun
diye,
Artık
ne gökteki yıldızları, ne gece doğan ayı,
Ne
de gölgemi sever oldum.
Kuyruğun
ne kadar da uzun ve göz alıcı…
Sen
gökte süzülürken,
Bir
ucundan tutunayım istiyorum.
Ay
şeklini almış cismine ram olayım,
Seninle
birlikte yeryüzünü izleyeyim diyorum.
O
gece doğmuyor,
Yüzümü
de yüreğimi de karanlıkta bırakıyorsun.
Ey
samanyolu!
Ya
yüksel saç ışıklarını, yıldızlarınla taç ol başıma.
Ya
da!
O
heybetinle yükselme gökyüzüne, gösterme yol âşıklara.
Memdoğlu...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder