Öcalan,
Din Sorununa Devrimci Yaklaşım kitabının giriş bölümünde, “Temel kavramlara açıklık getirmek ve düzeltmelere gitmek yolunda
oldukça çaba sarf ediyoruz ve oldukça da yoğunlaşmış durumdayız. Bu yararlıdır
da. Yoldaşlar topluluğu, tartışmasını bilen bir topluluktur. Yeni tanrılar,
yeni dinler icat etmeyelim. Biz, bilimsel
sosyalizmin gerçekliğine inanıyoruz, ama “dinimiz sosyalizmdir” demiyoruz. Bilimsel sosyalizm, dinin, hatta
felsefenin aşılmasıdır da.” (A. Öcalan-Din Sorununa Devrimci Yaklaşım 3.
Baskı S.11)
Yıllar
önce kendisine yöneltilen “Bugün Tanrıya inanıyor musunuz siz?” sorusuna ise Öcalan; “Şimdi buna gerçekçi cevap
veriyorum. Tanrıdan da öteye, meselelerin temel kavramlarına ilişkin açıklık
varsa, bu uygulama anlaşılmış olur. Şimdi ben, bilimsel felsefeye ulaşmış
biriyim. Bilgilerin sonuçlarını derleme anlamında bir bilinç felsefesi vardır.
Ona bağlıyım. Yani ona inanırım” diyerek cevap vermişti. (A.
Öcalan-Orta Doğu’nun Çehresini Değiştireceğiz, Cilt I s. 149)
Friedrich
Engels tarafından kullanılmış olan bilimsel sosyalizm terimi, Karl Marx’ın öncülük ettiği sosyal-politik ve
ekonomik teoriyi tanımlar. Ütopik sosyalizme karşılık, diyalektik materyalizme
dayalı, eleştiren-yargılayan bilimsel veriler çerçevesinde evrensel tezler öne
süren bir ideolojidir.
Kuruluşunda
Marksist-Leninist ideoloji temel almış olan PKK, zamanla “bilimsel sosyalizmi” hedeflemiş olan Öcalan’ın çizgisine gelmiştir.
Bu ideoloji doğrultusunda faaliyet gösteren KCK-Kandil, bu ideolojiyi halka
dayatmış ve bu temelde sosyalist bir “devrim” (!) hedeflemiş ve
hedeflemektedir.
Terör
örgütünün üst düzey yöneticilerinden Mustafa Karasu KCK-Kandil’in bu hedefini, “Kürt Özgürlük Hareketi, işçi sınıfının
ideolojisi olarak ifade edilen bilimsel
sosyalizmi kendine kılavuz edinmiştir. Bu ideoloji doğrultusunda işçi-köylü
ittifakı temelinde Kürdistan devrimini yapmayı esas almıştır” açıklamasıyla
dile getirmiştir. Ve uluslararası üst aklın Kandil’deki temsilcileri bu kanlı ideolojilerini
“küçük burjuvazi” (PKK, kuruluş dönemindeki silahsız sivil Kürt muhalif
gruplarını ‘küçük burjuva sınıfları’ olarak görmüş, bu muhalif grupların hemen hepsine
savaş açarak liderlerini öldürmüştür.) ve “orta sınıf”ın (PKK’ya muhalif
aşiretleri de ‘Kürt egemen sınıfı’ olarak görmüş, bu aşiretlere savaş açarak,
kimi aşiret liderlerini öldürmüştür.) çözümlemesi olarak tanımlıyorlar.
İç
infazlarına “mücadele şehitleri” diyebilecek kadar pervasızlaşabilen PKK’nın üst
düzey yöneticilerinden Mustafa Karasu, Sait Kırmızıtoprak’ın öldürülmesini, “1960’lı
yılların sonu ve 1970’li yılların başında Dr. Şivan (Sait Kırmızıtoprak) Bakurê
Kurdistan’daki Kürt ve Kürdistan gerçeğini görüp bir siyasal hareket başlatmak
istemişse de, Türk devleti ve KDP’nin ortaklığıyla Dr. Şivan ve arkadaşları
komployla, işkenceyle katledilerek bu gelişme daha baştan boğulmuştur” diyerek, Sait Kırmızıtoprak’ın öldürülmesi
üzerinden nemalanmaya çalışmaktadır. Oysaki Türkiye’de Kürdistan Demokrat
Partisi (T-KDP) Genel Sekreteri Sait Kızılkoprak, Irak’ın kuzeyinde Molla
Mustafa Barzani’nin kontrolündeki bölgede, Türkiye Kürdistan Demokrat Partisi
(TKDP) Genel Başkanı Sait Elçi ve arkadaşı Mehemedê Begê’yi öldürmekten suçlu
bulunduğu için (Geniş bilgi için Fanos
Yayınları tarafından yayınlanmış ‘Doğunun Elçisi’nden Yüce Divan’a Şerafettin
Elçi’ kitabının 2. Baskısı; S.140-154) öldürüldüğü
iddia edilmektedir.
PKK’nın
“bilimsel sosyalizm” dayatması, Türkiye’ye, Kürtlere ve bölge insanına ölüm,
kan, acı ve gözyaşından başka bir şey kazandırmamıştır. PKK’nın “bilimsel sosyalizm”
ütopyası, Kürtlerin evlerinden, yerlerinden ve yurtlarından göç etmelerine sebebiyet
vermiştir.
PKK,
özyönetim saçmalığından kaynaklı “hendek ve barikat” çatışmalarında ölen
teröristleri bilerek ve isteyerek ölüme mahkûm etmiştir. Eline silah tutuşturularak
güvenlik güçleriyle çatışmaya giren -çoğu kırsal alan görmemiş- çocuk yaşta
kandırılmış teröristler ve aileleri, PKK’nın “bilimsel sosyalizm” ütopyasının
faturasının bedelini ödemektedirler.
Bölge
şehir merkezlerindeki manzara, Kandil için bir utanç tablosu olması gerekirken,
PKK’nın hâlâ ve ısrarla zafer (!) naraları pompalanması, akli melekelerini
yitirdiklerinin delilidir.
PKK
faşist bir terör örgütüdür. Kürtleri PKK "faşizmin"den kurtaracak
yegâne güç, PKK'nın bu zorbalığına ve faşizmine "hayır" diyebilecek
Kürtlerdir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder