Zahirde iki çeşit yolculuk var bilirdim.
Birisi gidiş, diğeri dönüş.
Ve ikisinin sonunda illaki bir kavuşma
olur,
Sonunda bekleyen de beklenen de
Sevinç ve hüzün gözyaşları dökerdi.
Meğerse öyle değilmiş yolculuklar…
Sen yolculuğunu bizim beldeye yaptığın
anda,
Ben, bana ait ne varsa heybeme koydum,
Ve seni karşılamak için çıktım yola.
Yıllar geçti ancak yollar bitmedi.
Ne senden bir haber, ne de bir iz…
Hani, yolculuklar uzak diyarlaraydı?
Gidişin dönüşü de oluyordu?
Kitaplar bile böyle yazmıyor muydu?
Bu öyle bir yolculuktu ki
Çıktığım yolda yol gösterenim Sen iken,
Sen yoktun…
Ama!
Ben yola çıktım…
Eğer sana çıkacaksa bütün yollar,
Mahzun olur, bir ömür beklerim.
Yolculuksa!
Arşın arşın aşar bulurum Seni.
Ey Yâr!
Söyle şimdi!
Kaç çeşit yolculuk var?
Ve hangi yol çıkar beldene?
Memdoğlu...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder