YSK
tarafından seçimin kesin sonuçları açıklanmamış olsada AK Parti 258, CHP 132,
MHP 80 ve HDP 80 milletvekili ile TBMM’de temsil hakkını kazandılar.
Seçim
sonuçları Türkiye’yi bir kez daha koalisyon hükümetleri ile karşı karşıya
getirdi. 13 yıllık AK Parti iktidarlarının ardından yeniden koalisyon hükümeti
dönemiyle yüzleşen Türkiye toplumu, seçim sonrası“şimdi ne olacak?”
şaşkınlığının ardından, meclise giren tüm siyasi partilerin koalisyon ihtimallerine
yeşil ışık yakmasıyla rahat bir nefes alabildi.
İş
dünyası ve siyasi otoriteler, yakın bir zamanda yapılacak erken seçimin bugünkü
şablondan pek de farklı sonuçlar doğurmayacağı konusunda hemfikirler. Kırılgan
bir yapıya sahip olan Türkiye ekonomisi de yakın zamanda yapılacak bir erken
seçimden büyük bir yara alabilir.
Başbakan
Ahmet Davutoğlu’nun hükümetin istifasını Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a
sunmasının ardından, Ankara’da olması muhtemel koalisyon ihtimalleri
konuşulmayabaşlandı. Elbette ki tüm koalisyon ihtimalleri meşrudur ancak yüzde kırkbir
oy oranıyla seçimden birinci parti olarak çıkan AK Parti’siz bir koalisyon,
Türkiye için istikrarsız yılların başlangıcı demektir.
Yeni
anayasa, Çözüm Süreci, Suriye ve Orta Doğu, AB ile ilişkiler ve ekonomik istikrar
gibi çözüm gerektiren sorunlarımız varken, teammüller gereği hükümet kurma
görevini alması beklenen Davutoğlu’nun, küskünlük ve alınganlık göstermeden
mevcut olasılıkların en uygununu tercih etmesi gerekir.
Ankara
kulislerinde farklı hükümet senaryoları konuşuluyor olmakla birlikte, (Seçim gecesi
Devlet Bahçeli’nin yapmış olduğu ve zihinlerde birçok soru işaretleri bırakmış
olan konuşmasına rağmen)kamuoyundaki yaygın beklenti, bir AK Parti-MHP koalisyonunu yönünde.
Mevcut
şartlarda MHP ve HDP’nin içerisinde bulunacağı bir AK Parti hükümeti, hem AK
Parti’ye, hem de Türkiye’ye zaman kaybettirecektir.
HDP’nin
içerden ya da dışarından desteği ile kurulacak bir koalisyon, İmralı’ya ve
Kandil’e verilmiş taviz olara algılanacak ve AK Parti’ye oy vermiş milliyetçi
oyların kaybına sebebiyet verecektir.HDP’nin almış olduğu 13.1 oy oranından
sonra PKK’nın Türkiye’ye yönelik silahlı eylemlere başvuracağını sanmıyorum.
Yine
MHP’nin içerden veya dışarından desteği ile kurulacak bir koalisyon hükümetinin
ise “Çözüm Süreci”nin sonuçlandırılmaması şeklinde algılanacak ve her şeye
rağmen AK Parti’ye oy vermiş olan diğer Kürt oyların kaybına neden olacaktır.
Türkiye’nin
öncelikli politikaları göz önünde bulundurulduğunda devlet tecrübesi olan CHP
ile kurulacak geniş tabanlı bir koalisyon hükümeti kısa ve orta vadede bir
istikrarı da beraberinde getirebilecektir. İşe meclis başkanlığının CHP’li bir
milletvekilinin seçilmesiyle başlanabilir. CHP’nin içerisinde yer alacağı AK
Parti hükümetinin, yeni anayasa hazırlıklarının HDP’den de destek bulacağını
umuyorum.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın CHP Antalya
Milletvekili Deniz Baykal ile yapmış olduğu görüşme sonrası -kuvvetle muhtemel-
olası bir AK Parti-CHP koalisyonunu engellemeye yönelik toplumu manipüle edici
değerlendirme ve yorumlar yapılmaya başlandı.
Ülkede
kaos ortamı oluşturmak isteyen derin ve karanlık odaklar bir kez daha
Diyarbakır'da kan döktüler. Seçim sonrası oluşan belirsizlik nedeniyle, ülkede
güvenlik ve istihbarat zafiyetinin oluşmasına mahal verilmemelidir.
Çıkarları
için, gerektiğinde ülkeyi feda etmeye çalışan yapılanmalara, devleti içeriden
kemiren komitelere heveslerini kursaklarında bırakalım.
Fitnenin
kol gezdiği, etnik ve mezhepsel ayrışmaların yaşandığı bir coğrafyada bulunan
Türkiye'yi bu illetten korumak hepimizin görevidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder