Şamil
Tayyar Twitter hesabından “Paralel evrimi
anlatan yeni kitabımız hafta sonu raflarda olacak, hayırlara vesile olur
inşallah” diyerek, yeni kitabı “Anti-Ergenekon’dan Neo-Ergenekon’a KRİPTO”
nun tanıtımını yaptı.
Evrim
demek, olgunlaşmayı ifade eder. Şamil Tayyar’a göre “Paralel Yapı” öncesinde
basit iken, sonrasında tekâmül etmiştir. Onu tekâmül ettiren kimdi/kimlerdi? Bunun
cevabını Tayyar’da bulamıyoruz.
Ergenekon
ve Balyoz soruşturmalarının devam ettiği günlerde, Gazeteci-Yazar Şamil
Tayyar’ın kitapları gündemin ilk sıralarını işgal etmişti. Bunlardan biri de
Timaş Yayınları tarafından Ekim 2011’de basımı gerçekleştirilen “Kürt Ergenekonu: Derin PKK’nın Gizli
Kodları” adlı kitabıydı.
Bilindiği
üzere AK Parti Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar’ın, “Refahyol Tutanakları”
(Ümit Yayıncılık, Ankara, 1997), “5N 1Kamyon” (Birharf Yayınları, Ekim 2006), “Operasyon
Ergenekon” (Timaş Yayınları, İstanbul, Şubat 2008), “Gölge İktidar” (Timaş
Yayınları, İstanbul, Ağustos 2008), “Kıt'a Dur!” (Timaş Yayınları, İstanbul,
Ocak 2009), “Pusu” (Timaş Yayınları, İstanbul, Eylül 2009), “Çelik Çekirdek”
(Timaş Yayınları, İstanbul, Eylül 2010), “Kürt Ergenekonu” (Timaş Yayınları,
İstanbul 2011) adlı kitapları yayınlanmıştı.
Türkiye
gündemini ve kamuoyunu yıllarca meşgul eden “Ergenekon” davasında tutuklu kimse kalmadığına göre, o
dönemlerde yazılan köşe yazılarının, kitapların da bir hükmü kalmamıştır diyebilir
miyiz? Bu soruya kimileri “evet”, kimileri
de “hayır” diyebilirler. Bu soruya, 1990’lı yıllarda Fırat’ın batısındaki faili
meçhul dosyalar nedeniyle tutuklu kimse kalmadığına göre, bu cinayet
dosyalarını araştırmanın da gereği kalmamıştır mı diyelim? Elbette ki hayır,
tüm faili meçhul dosyaların aydınlatılmasını “devletin vazifesi” olarak
görüyorum.
Abartılı, yalan-yanlış, kurunun
yanında yaşın da zarar gördüğü fezlekeler, iddianameler hazırlanmış olmasına
rağmen, şahsi düşünce ve kanaatim; devlet içerisindeki “Ergenekonvari derin
yapılanmaların” varlıklarını devam ettirdiği yönündedir.
Sayın
Tayyar’ın “Kürt Ergenekonu” adlı kitabını hatırlayın. Her ne kadar Şamil Tayyar
imzasıyla yayınlanmış olsa da söz konusu kitap, bir “projenin” ürünü olarak
değerlendirilebilir. Şamil Bey o
yıllarda F. Gülen Cemaati tarafından bir koruma zırhına alınmıştı. (Muhtemelen
Tayyar’ın Ergenekon ve Balyoz davalarıyla ilgili TSK aleyhine yazdığı yazılar
nedeniyleydi) “Kürt Ergenekonu” kitabının içeriğinin büyük bir kısmının da yine
F. Gülen cemaatine mensup devlet görevlilerince doldurulmuş olabileceği,
kuvvetle muhtemeldir.
Çıktığı anda, kitabın ilk sayfalarını okumaya
başladığımda, bilgilerimi tazelemenin mutluluğunu yaşamıştım. Ancak,
içeriğindeki bilgi yanlışlarının fazla olması nedeniyle de, kitabın alelacele
hazırlanarak servis edildiği kanaati hâsıl olmuştu.
Birkaç
örnek:
-Kitabın
66, 67, 88. ve 291. sayfaları: PKK'dan ayrılan muhaliflerin kurduğu "PKK Vejîn hareketini Türkçe karşılığı
(Direniş)..." olarak tanımlamış, oysa "Vejîn"
kelimesinin Türkçe karşılığı "Diriliş" demektir.
-79.
sayfa: "Bingöl-Elazığ karayolunu keserek tezkere almış 33 silahsız askeri
şehit etti..." Bilindiği
üzere o dönem şehit edilen 33 asker, tezkere almamış, aksine acemi eğitimlerini
tamamladıktan sonra, usta birliklerine giden silahsız askerlerdi.
-119.
sayfa: "Öcalan'ın bir dönem en muteber adamlarından biri olan Selim
Okçuoğlu yıllarca PKK'nın cezaevi sorumluluğunu yaptı..." Kastedilen
şahıs Sabri Ok’tur. Selim Okçuoğlu o dönemlerde HADEP'in işlerini takip eden
avukatlardan biri idi.
-190.
sayfa: “Perinçek ve Birdal silahlı milis mi?” başlıklı bölümün "ERNK olan PKK-KONGRA-GEL üst
yönetimine verdiği raporda Doğu Perinçek ve Akın Birdal'ın örgütün..."
şeklinde başlayan ifadeler, 28 Temmuz 2008 tarihli Aksiyon Dergisi'nde
yayınlanmış “33 erin şehit edilmesinde
azmettirici Perinçek mi?” başlıklı Haşim
Söylemez'e ait yazıda geçen ifadelerdir. Alıntıları gösteren herhangi
bir dipnot da mevcut değildir.
-290. sayfa:
PKK'nın Dağlıca ve Aktütün baskınları ile ilgili olarak: "Dağlıca ve Aktütün gibi sınır karakolu baskınlarında İsrail'in
verdiği lojistik destek etkili oldu..." ifadesi, net ve
ciddi bir iddiadır. İsrail bu baskınlarda PKK’ya ne tür bir destek
sağladı? Böyle bir iddianın belgesi olmaz mı?
-327.
sayfa: PKK'nın 7 Aralık 2009'daki Tokat Reşadiye eylemine ilişkin: "Global Ergenekon’un tehdidi altında
bulunan Türkiye, bu yapının sürükleyici unsuru İsrail'in istihbarat
örgütü MOSSAD'ın bu eylemine engel olamadı. Tetikçiler PKK'lıydı ama eylem
iradesi MOSSAD patentliydi..." Yine ciddi bir iddia. Bu iddianın
da belgesinin olması gerekmiyor mu?
-330.
sayfa. Oslo görüşmeleri için "13
Eylül 2001'de internet sitelerine düşen..." ifadesi kullanılmış.
Oysa “Oslo görüşmeleri” 13 Eylül 2011 tarihinde internet sitelerine düşmüştü. Umarım bu on yıllık tarihsel fark, editoryal
bir hatadır.
Sayın
Tayyar, 15 Nisan 2015 tarihinde yine şahsi Twitter hesabı üzerinden: “Ergenekonla mücadele ederken paralel yapıyı
güçlendirdik, paralelle mücadele ederken Ergenekon’u canlandırıyoruz. Allah
hayretsin…” diyerek, siyasi bir ferasetsizliğe dikkat çekmektedir.
“Güçlendirdik”, “canlandırıyoruz” derken, muhatabı kimlerdir?
17
Nisan günkü tivitinde ise; “Paralel
mücadele kisvesi altında Balyoz ve Ergenekon'u aklayan odaklar, sivil siyaseti
tehdit etmektedir” diyen Sayın Tayyar,
kime/kimlere aba atlından sopa gösteriyor?
Sayın
Tayyar! Balyoz ve Ergenekon davaları, AK Parti iktidarı döneminde aklanmadı mı?
Bu durumda eleştirileriniz kime/kimlere yöneliktir; sivil siyaseti tehdit eden
odaklar kimdir/kimlerdir?
Bir
nevi itiraf olan bu ifadelerinizi, aday listeleri açıklanmadan önce
yap(a)madığınızın nedenini de açıklayabilir misiniz?
Allah
ülkemize, milletimize zeval vermesin…
Allah
sonumuzu hayretsin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder