Terör, uluslararası bir sorundur. Etki
alanı geniş olan ve insanlığı tehdit edebilen bir problemdir. Terörün ne inancı
ne de kimliği vardır. Türkiye'deki de Fransa'daki de terördür.
Önce Dolmabahçe’ye yönelik bombalı saldırı
girişimi, ardından İstanbul Sultanahmet Meydanı’ndaki Turizm Polisi Şube
Müdürlüğü’ne yönelik menfur saldırı. Sultanahmet'teki saldırıda polis memuru Kenan
Kumaş şehit edildi. Saldırıları yasa dışı
DHKP/C terör örgütü üstlendi.
DHKP/C eleman temini için çoğunlukla
Alevi kökenli ailelerin çocuklarını hedef seçmektedir. Yurtdışındaki merkez
üsleri AB ülkeleri (Yunanistan, İngiltere, Hollanda, Belçika, Fransa ve
Almanya) ve Suriye olan örgüt, finansman ihtiyacını da AB üyesi ülkelerden
temin etmektedir.
Çözüm Süreci ile birlikte yüzyıllık Kürt
sorununa çözüm hedeflemektedir. Türkiye, Kürt Sorununun çözümü ile birlikte
Alevi Sorununa da nihai çözüm getirmek için çalışma başlatmıştır. DHKP/C son
iki saldırıda da kullandığı teröristleri âdeta yem olarak kullanmıştır. DHKP/C
ve uluslararası bağlantıları, terörist cenazeleri üzerinden Alevi
vatandaşlarımızı sokağa indirmeyi hedeflemiştir.
Her iki saldırının
güvenlik boyutu ayrı ayrı değerlendirilebilir ancak bir terör örgütü, gençleri
"canlı bomba" olarak eğitebilecek düzeye getiren doneler, argümanlar
bulabiliyorsa, devlet ve toplum olarak bir kez daha kendimizi sorgulamalıyız;
toplumsal gerçeklerimizle yüzleşmeliyiz. Sorgulanması gereken şey, terör
örgütlerinin varlığı değil, terörü ve terör örgütlerini besleyen odakların,
kaynakların varlığı olmalıdır. Her vicdana bir polis yerleştiremedikçe,
sokakların, toplumun ve ülkenin güvenliğini tam olarak sağlayamayız. Toplum
olarak birbirimizi ötekileştiren ifadeleri terk etmedikçe, siyasetçiler toplumu
kutuplara ayıran söylemlerden uzak durmadığı müddetçe, kalplere ve vicdanlara
sevgi yerleştiremeyiz.
Fransa’daki terör saldırısına gelince; ilk
bulgular ve değerlendirmeler El Kaide ya da IŞİD gibi terör örgütlerini gösteriyor
olsa da birkaç Avrupa ülkesinin (İsveç, İspanya, Hollanda) ardından Fransa'nın
da Filistin'i bağımsız bir devlet olarak tanıdığını unutmayalım. Yani Fransa
için 11 Eylül yeni başlıyor olabilir…
Son dönemlerde başta Almanya olmak üzere,
Avrupa’da artmaya başlayan İslam ve yabancı karşıtı gösteriler, İslamofobiye
dönüştü. Fransa’daki sosyal ve kültürel yapı da buna müsaittir. Özellikle Kuzey
Afrika ülkelerinden çok sayıda göçmenin Fransa’yı mesken tutması ve bu
göçmenlerin çoğunluğunun Müslüman olması, IŞİD’in neden olduğu travma
Fransa’daki İslam ve yabancı karşıtı düşmanlığının artmasına neden olmuştur.
Fransa Cumhurbaşkanı François
Hollande’nin üç gün önce dile getirdiği "Suriye'ye
2013'te kimyasal silah kullanılırken müdahale etmediğimiz için pişmanım.
Müdahale gerçekleşmedi ve şimdi karşımızda IŞİD var. IŞİD'in ise Esed'le
ilişkisi olması gerektiğini sorguluyoruz" bu açıklamayı unutmayalım ve
bir yere not edelim…
Fransız yetkililer, Paris’in göbeğinde
uzun namlulu silahlarla ellerini kollarını sallayarak Charlie Hebdo dergi
binasına giren ve ortalığı kan gölüne çeviren iki zanlının kimliklerinin tespit
edildiğini açıkladı. Fransız vatandaşı oldukları belirtilen
saldırganların, 34 yaşındaki Said
Kouachi ve 32 yaşındaki Chérif Kouachi’nin görgü tanıklarının beyanlarına
dayanılarak El Kaide ile irtibatlandırılması dikkat çekicidir.
Çözüm sürecinin başladığı günlerde
Fransa’nın Başkenti Paris’te (9 Ocak 2013) üç PKK’lı üst düzey üç kadın
yöneticinin öldürülmesinin ardından, katil zanlısı Ömer Güney kısa bir süre sonra
yakalanmıştı. Fransız yetkililer, Ömer
Güney’in Fransa, Almanya, Hollanda, Belçika ve Türkiye’deki ilişkilerinin
neredeyse tümünü deşifre etmelerine rağmen,
cinayetin üzerindeki sır perdesi hâlâ aralanmamıştır. Cinayetlerin derin
PKK ile bağlantılı uluslararası derin yapılanmalar tarafından
gerçekleştirildiğini iddia edenlerdenim ve bugün hâlâ aynı fikirdeyim.
Son terör saldırısı hakkında geniş bir
bilgiye ulaşacağını düşünüyorum. Fransız
yetkililer çok yakında bunu açıklayacaklardır.
Ancak! İki yıl önce Paris'in göbeğinde vuku bulmuş saldırıya,
"Fransız" kalmaya devam edeceklerdir.
Fransa’nın Başkenti Paris’te gerçekleştirilen
her iki saldırı da istihbarat desteği alınmadan gerçekleştirilebilecek eylemler
değildir. Bu saldırısı İslam ile ilişkilendirilemez. Eylemin uluslar arası
boyutları ve muhtemel sonuçları göz ardı edilmemelidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder