KAMUS’UL A'LAM:
SAHİFE: 2032-2033
YAZAR: ŞEMSEDDİN SAMİ
HARPUT:
Anadolu’nun kısm-ı şarkisinde “Ma’muratülaziz”
vilayetinin merkezi bir şehir olup, Diyarbekir’in 95 kilometre şimal-ı
garbisinde ve Murad nehri mecrasının kurbunda olarak hizay-ı behrden 1237 metre irtifai olan
bir tepenin üzerinde vak’ıdır.
Hükümet
konağı ahiren bu tepenin altında, yani cenub-i garbisinde ve ovada vak’i
“Mezr’a” nam mahale indirilerek oradan bazı ebniye-i emiriye ve cam’i ve han gibi
ebniye inşa olunmakla şimdiki halde Harput şehri iki kısımdan mürekkeb
olmuştur. Mezr’a Hakan-ı Mağfur Sultan Abdülaziz Han’ın zamanında i’mar
olunmakla “Ma’muratülaziz” namını alarak Sancağa ve ba’dehu teşekkül eden
vilayete dahi bu isim verilmiştir.
Mezr’a
ile beraber Harput’un 25.000 ahalisi olup, yalnız 2500’ü Ermeni ve kusûr-i müslimdir.
Nefs-i
Harput’da 10 Cami-i şerif, 10 medrese, 8
kütüphane, 13 İslam ve 9 Hıristiyan mektebi 8 Kilise, 9 Haman, 12 Han ve 843 dükkân
ile 2675 hane mevcuttur. Rüşdiye-i
Mülkiye mektebi ile Amerika misyonerlerinin yaptırdıkları cesim bir protestan
mektebi dahi nefsi Harput’dadır. Mezr’a da dahi 4 cami şerif, büyük bir
Rüşdiye-i askeriye mektebi ile İslam ve Hıristiyana mahsus diğer 5 mekteb, 4
Hamam, 3 Han, cesim bir kışla iki mensucat fabrikası, bir dabbağhane, 10
misafirhane, 19 mağaza, 250 dükkan ve 555 hane bulunur.
Harput’un
etrafında bağ ve bahçeler pek çok ve meyveleri güzel olup, arazisi dahi pek
mümbit mahsuldardır. Civarlarında sık sık ve büyük karyeler bulunuyor. Kışın
havası ziyadece soğuk ise de yazın serin ve sağlamdır. Harput, hayli eski ise
de şehir halinde olmayıp, bir kale hükmünde idi. Asıl ismi “HARBURÛD” dır ki
Ermeni lisanında “Taş kale” demektir. Araplar “Hısn-ı Ziyad” tesmiye
etmişlerdi. Coğrafiyon-i Arap asarından “Hartbırud” ismiyle dahi meskûndur. Kal’esi
el yevm harabtır. Ba’dehu idare-i Osmaniye zamanında tevessü etmiş olacağı
anlaşılıyor. Pek mümbit ve mahsuldar arazi arasında ve Bağdat Caddesi üzerinde vak’ı
olmakla hayli ehemmiyet-i ticariyesi olup, Anadolu demiryolunun oralara kadar
temdîdi halinde bu ehemmiyetin kat kat artacağı şüphesizdir. En karib iskelesi Giresun olup, bu iskeleye
bir şose ile merbuttur. Sivas tariki ile
Samsuna dahi inilir.
Harput
eskiden Diyarbekir vilayetine mülhak bir kaza suretinde idare olunup,
kaymakamları ekseriya yerli beylerden ta’yin olunmakla beyin meskeni olan karye
merkez ittihaz olunurdu. Ba’dehu yine Diyarbekir vilayetine mülhak olmak üzere
teşkil olunan bir sancağa merkez ittihaz olunarak, evvelce merkez-i livâ olan
“Keban” kasabası buna ilhak olunmuştu. Nihayet 1296 tarihinde “Ma’muratülaziz”
namıyla teşkil olunan vilayete merkez ittihaz olunmuştur. (Ma’muratülaziz maddesine müracaat.)
Harput
Sancağı Ma’muratülaziz vilayetinin merkez sancağı olup, şarken ve şark-ı cenubi
cihetinden Diyarbekir vilayetinin Erğani Sancağıyla, cenuben Malatya
Sancağıyla, Ğarben Sivas vilayetinin Sivas Sancağıyla, şimalen Erzurum
Vilayetinin Erzincan Sancağıyla, şimal-i şarki cihetinden dahi Dersim
Sancağıyla muhat ve mahduddur. Murat, yani Fırat nehri sancağın ortasında
geçip, derun-i livada Çalte ve Kızlık çaylarıyla Kuru çayı ve birçok çay ve
dereler ahzeder. Arazisi arızalı olup, nehr-i meskurun vadisiyle şark tarafında
olan Harput ciheti pek mümbit ve mahsuldar ise de ğarb-i şimali ciheti, yani
Eğîn ve Arapkir kazaları taşlık ve az mahsulâtlıdır. Ahalisi 100.000 nüfus
radelerinde olup, bir rub’u Hıristiyan ve üç rub’u İslam’dır. 10.000 nüfusa
baliğ Kürd aşiretleri dahi bulunup, başlıca Ra’îyi eğnam ile meşhur olurlar. Bu
sancak Harput, Keban Arapkir ve Eğin isimleriyle dört kazadan mürekkeb olup,
Harput şark cihetinde, Keban Murat nehrinin iki tarafında Arapkir ile Eğin
kazaları dahi sancağın garb-ı şimali cihetinde vak’idir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder