12 Ağustos 2014 Salı

OSMANLI ARŞİVLERİNDE (KAMUS'UL A'LAM) HARPUT

KAMUS’UL A'LAM:
SAHİFE: 2032-2033
YAZAR: ŞEMSEDDİN SAMİ

           HARPUT: Anadolu’nun kısm-ı şarkisinde “Ma’muratülaziz”  vilayetinin merkezi bir şehir olup, Diyarbekir’in 95 kilometre şimal-ı garbisinde ve Murad nehri mecrasının kurbunda olarak hizay-ı behrden 1237 metre irtifai olan bir tepenin üzerinde vak’ıdır.

            Hükümet konağı ahiren bu tepenin altında, yani cenub-i garbisinde ve ovada vak’i “Mezr’a” nam mahale indirilerek oradan bazı ebniye-i emiriye ve cam’i ve han gibi ebniye inşa olunmakla şimdiki halde Harput şehri iki kısımdan mürekkeb olmuştur. Mezr’a Hakan-ı Mağfur Sultan Abdülaziz Han’ın zamanında i’mar olunmakla “Ma’muratülaziz” namını alarak Sancağa ve ba’dehu teşekkül eden vilayete dahi bu isim verilmiştir.

            Mezr’a ile beraber Harput’un 25.000 ahalisi olup, yalnız 2500’ü Ermeni ve kusûr-i  müslimdir.
            Nefs-i Harput’da 10 Cami-i şerif, 10 medrese,  8 kütüphane, 13 İslam ve 9 Hıristiyan mektebi 8 Kilise, 9 Haman, 12 Han ve 843 dükkân ile 2675 hane mevcuttur.  Rüşdiye-i Mülkiye mektebi ile Amerika misyonerlerinin yaptırdıkları cesim bir protestan mektebi dahi nefsi Harput’dadır. Mezr’a da dahi 4 cami şerif, büyük bir Rüşdiye-i askeriye mektebi ile İslam ve Hıristiyana mahsus diğer 5 mekteb, 4 Hamam, 3 Han, cesim bir kışla iki mensucat fabrikası, bir dabbağhane, 10 misafirhane, 19 mağaza, 250 dükkan ve 555 hane bulunur.

            Harput’un etrafında bağ ve bahçeler pek çok ve meyveleri güzel olup, arazisi dahi pek mümbit mahsuldardır. Civarlarında sık sık ve büyük karyeler bulunuyor. Kışın havası ziyadece soğuk ise de yazın serin ve sağlamdır. Harput, hayli eski ise de şehir halinde olmayıp, bir kale hükmünde idi. Asıl ismi “HARBURÛD” dır ki Ermeni lisanında “Taş kale” demektir. Araplar “Hısn-ı Ziyad” tesmiye etmişlerdi. Coğrafiyon-i Arap asarından “Hartbırud” ismiyle dahi meskûndur. Kal’esi el yevm harabtır. Ba’dehu idare-i Osmaniye zamanında tevessü etmiş olacağı anlaşılıyor. Pek mümbit ve mahsuldar arazi arasında ve Bağdat Caddesi üzerinde vak’ı olmakla hayli ehemmiyet-i ticariyesi olup, Anadolu demiryolunun oralara kadar temdîdi halinde bu ehemmiyetin kat kat artacağı şüphesizdir.  En karib iskelesi Giresun olup, bu iskeleye bir şose ile merbuttur.  Sivas tariki ile Samsuna dahi inilir.

            Harput eskiden Diyarbekir vilayetine mülhak bir kaza suretinde idare olunup, kaymakamları ekseriya yerli beylerden ta’yin olunmakla beyin meskeni olan karye merkez ittihaz olunurdu. Ba’dehu yine Diyarbekir vilayetine mülhak olmak üzere teşkil olunan bir sancağa merkez ittihaz olunarak, evvelce merkez-i livâ olan “Keban” kasabası buna ilhak olunmuştu. Nihayet 1296 tarihinde “Ma’muratülaziz” namıyla teşkil olunan vilayete merkez ittihaz olunmuştur.  (Ma’muratülaziz maddesine müracaat.)

            Harput Sancağı Ma’muratülaziz vilayetinin merkez sancağı olup, şarken ve şark-ı cenubi cihetinden Diyarbekir vilayetinin Erğani Sancağıyla, cenuben Malatya Sancağıyla, Ğarben Sivas vilayetinin Sivas Sancağıyla, şimalen Erzurum Vilayetinin Erzincan Sancağıyla, şimal-i şarki cihetinden dahi Dersim Sancağıyla muhat ve mahduddur. Murat, yani Fırat nehri sancağın ortasında geçip, derun-i livada Çalte ve Kızlık çaylarıyla Kuru çayı ve birçok çay ve dereler ahzeder. Arazisi arızalı olup, nehr-i meskurun vadisiyle şark tarafında olan Harput ciheti pek mümbit ve mahsuldar ise de ğarb-i şimali ciheti, yani Eğîn ve Arapkir kazaları taşlık ve az mahsulâtlıdır. Ahalisi 100.000 nüfus radelerinde olup, bir rub’u Hıristiyan ve üç rub’u İslam’dır. 10.000 nüfusa baliğ Kürd aşiretleri dahi bulunup, başlıca Ra’îyi eğnam ile meşhur olurlar. Bu sancak Harput, Keban Arapkir ve Eğin isimleriyle dört kazadan mürekkeb olup, Harput şark cihetinde, Keban Murat nehrinin iki tarafında Arapkir ile Eğin kazaları dahi sancağın garb-ı şimali cihetinde vak’idir. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder