Hz.
Peygamber’in (s.a.v) vefatından sonra Hz. Ömer: “Resulullah ölmemiştir ve
sağdır! Ona sadece Hz. Musa’ya arız olan saika gibi bir saika arız olmuştur.
Kim ‘Muhammed öldü’ derse onu kılıcımla iki parça ederim” sözlerini işiten Hz. Ebubekir: “Kim ki
Muhammed’e tapıyorsa, bilsin ki Muhammed ölmüştür. Kim ki Allah’a ibadet ve
kulluk ediyorsa, bilsin ki Allah Hayy’dır, ölümsüzdür” sözleriyle cevap vererek
sahabe-i kiramı rahatlatmıştı.
Şahısları
merkeze almak, Allah’ın (C.C) yaratılış kanunlarına aykırıdır. Şahıslar fani, davalar bakidir. Baki davalar
fani şahıslar üzerine inşa edilmez, edilemez. Şahıslar üzerine inşaa edilen
hiçbir dava amacına ulaşamamıştır. Bugün Türkiye’de hayırlı adımlar atılmışsa,
hayırlı başarılar elde edilmişse, bütün bunlar; topyekûn halkın verdiği
destekle gerçekleşmiştir. Dolayısıyla övülmeye layık olan halkın kendisidir,
halkın ferasetli tercihleridir. Şahısları ön plana çıkarmak, o halkın bütün
hayırlı teşebbüslerini ve bu yolda atmış oldukları adımları yok saymaktır.
İyilikler paylaşılarak çoğalır ve değer bulur. İdarecilerin tekeline indirgenmeye
çalışılan güzellikler, kalıcı olmayabilir.
Türkiye’yi
“Reis muhalifleri, reis karşıtları” ya da “Reis’in fedaileri, reis
muhibbanlığı” diyerek bölmek isteyen ve bu yönde siyasi mühendislik çalışmaları
yürüten kesimlerin algı operasyonlarına karşı uyanık olmak zorundayız. Bu
çalışmaları yapanlar, bilsinler ki bu ülkeye en büyük düşmanlığı ve kötülüğü
yapmaktadırlar.
Bu
girizgâhtan sonra asıl konumuza dönecek olursak:
Birileri,
Türkiye’yi içerden vurmaya, parçalamaya yönelik kozlarını oynamaya başladı.
Özelde AK Parti, genelde Türkiye’yi siyasi bir kaosun içerisine sürükleyecek
olan bu oyunu göremez ve bu ve benzeri oyunları sahnelemek isteyen odakları
tasfiye edemezsek, ülkemizi zor günler bekleyecektir. Ne acıdır ki sahneye
konulmak istenen bu oyun, “Reis” muhibbanlığı üzerinden oynatılmak
istenmektedir. https://pelikandosyasi.wordpress.com/”
linki üzerinden yayınlanan “Selam Olsun!” başlıklı, her cümlesinden fitne
dökülen yazı, Türkiye siyasetini iki farklı kutupta dizayn etme amaçlıdır. AK
Parti içerisindeki bir iç çatışma, veya Külliye ile AK Parti arasındaki bir
kavga, üçüncü odakların, kesimlerin aradan sıyrılması demektir.
AK
Parti, içerisindeki paralel hainleri zamanında tasfiye edememenin bedelini
ödüyor. Bugüne kadar kendilerini ustalıkla kamufle edebilmiş olan “kripto paralelciler”,
hedeflerine ulaşmak gayreti içerisindedirler.
Bir
taşla birden fazla kuş vurmayı hedefleyen bahse konu yazının, paralel ya da
paralelle ilişkili bir kalem tarafından yazıldığı şüphe götürmüyor.
-Anti-paralelci
bir kalem tarafından yazıldığını varsayacak olursak, bu kalemin; 20 Nisan’da
yayın hayatına başlayan ve tamamen Zaman Gazetesi’nin eski yazarlarını bir
araya getiren ve “Yeni Hayat” Gazetesi’ne değinmemiş olması ne manaya geliyor?
-Yazıda,
Mustafa Karaalioğlu, Etyen Mahçupyan, Hakan Albayrak, Yıldıray Oğur, Ceren
Kenar gibi gazeteci ve yazarları Cumhurbaşkanı Erdoğan karşıtı olduklarının
gösterilmeye çalışılması, yazının kripto paralelci birinin kaleminden çıktığını
ele veriyor. Çünkü; yukarıda isimleri geçen gazeteci ve yazarlar, 17 ve 25
Aralık operasyonları sonrasında paralel karşıtı yazılar yazan gazeteci ve
yazarların başında gelmektedirler.
-Yazıda
İbrahim Karagül’e yönelik iddialar dile getirilirken, Yeni Şafak Gazetesi yazarlarından
Salih Tuna, İsmail Kılıçarslan, Leyla İpekçi ve İbrahim Tenekeci gibi isimlerin
istisna tutulması düşündürücüdür. İsmi geçen yazarların
geçmişte yazdıkları yazılar
göz önünde bulundurulduğunda, "Selam Olsun" başlıklı yazıyı
kaleme alanların “kripto paralelci” olabileceği ihtimalini doğurmuyor mu?
-İslami
hassasiyetleriyle öne çıkan ve hükümet içerisinde yer alan bazı siyasileri
(Numan Kurtulmuş, Yalçın Akdoğan, Mahir Ünal…) Erdoğan karşıtı gösterme gayreti
“parçala-böl” taktiğinin bir tezahürüdür. İsmi geçen siyasilerin Cumhurbaşkanı
Erdoğan karşıtı olmadıkları kamuoyunca bilinmektedir.
-17
ve 25 Aralık operasyonları öncesinde, “paralel yapılanma”nın, (komitacıların)
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı ile ilişkili Bilgi teknolojileri
ve İletişim Kurumu’na bağlı Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı (TİB)’i kendi
amaç ve hedefleri doğrultusunda işlevsizleştirdikleri unutulmamalıdır.
Gizlilik
ihanetin en temel özelliklerindendir. Bu yazıyı kaleme alan kişi ya da kişiler
neden kimliklerini gizleme ihtiyacı duymaktadırlar. Yazı müellifleri, Cumhurbaşkanı
Erdoğan’ı çok seviyor ve hâlâ kendisini gizliyorsa, demek ki kendileri de gizli
hesapların peşinde koşan cenaha hizmet etmektedirler.
İç ve dış politikada çözüm bekleyen
sorunlarımız varken, Türkiye'nin enerjisini kısır siyasi çekişmelere kurban
etmek isteyen odaklara fırsat vermeyelim, bu odakları sevindirmeyelim.
"Fitne uykudadır. Fitneyi
uyandırana Allah lanet etsin!" (Hadisi Şerif)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder