3 Mayıs 2016 Salı

Uçurtmalar!...


Çocukluğumuzda uçurtmaları ne çok severdik.
Onlar yükseldikçe bizi de götürüyor…
Dünyaya kuşbakışı bakar, özgürce seyri âlem ederdik.
Bizler büyüdükçe,
Uçurtulmalar yükselmiyor artık.
İpler elimizde, uçurtmalar dalgalanmıyor,
Sam yeli misali
Özgürlüğümüz de kayboluyor.
Ya çocukluğumuzdaki gibi
İpi tutmayı bilmiyor,
Ya da ortada tutulacak bir ip yoktu...

Uçurtmalar beni bırakıp,
Sen’i de aldılar.
O kadar uzaklara götürdüler ki
Ne bir daha beni aldılar,
Ne de Sen’i geri gönderdiler.
Meğer!...
Uçurtmaların da masumluğu
Çocukluğumuzda kalmış.

Ey Uçurtmalar!
Hatırlıyorsunuz değil mi?
Ne kadar da güzeldi o günler.
Ne güzel şeydi
En yakınındakilere canımın yarısı diyebilmek.
Onlara içini döküp,
Hem ağlayıp, hem de gülebilmek.
Onları sonsuza dek,
Yüreğinin en güzel yerinde taşıyabilmek.
İşte böyle yüreğimin yarısı, işte böyle…
Hayat da en güzel şeydir,
Koşulsuz ve karşılıksız sevebilmek…

Memdoğlu...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder