9 Mayıs 2016 Pazartesi

Kahve ve Göz!...

Allah’ın en büyük hediyesidir gözler…
Hele ki renklileri…
En özeli ve en güzeli de
Rengiyle kimi gönüllere nakış nakış işlenen
Ve kırk yıl hatırı olan kahvenin rengidir.
Kahve!
Dibeklerde incitilmeden dövülene “mırra” derler.
Kısık ateşte saatlerce pişirilir.
Tadı acı ama!
Bir fincanına kırk yıl değer biçilir.
Yâr eliyle,
Toz haline gelinceye kadar dövülene,
“Kahve” derler, dövüldükçe kıymetlenir.
Acı da olsa, şekerli de olsa değişmez,
Kahve fincanının yükü de ağırdır,
Onun da kırk yıl hatırı vardır.
Acı mırraya,
Şekerli kahveye…
Kırk yıl değer biçen Sevgili!
Kahveye rengini veren gözlerin,
Hiç hatırı yok mu?

Anlatır göz, anlayanı bilince.
Dertleşir, içini döker...
Kahvenin rengi kahveyle, yudum yudum içilir,
Baktıkça közde pişen kahve gibidir.
Bazen pişmanlık, bazen heyecan, bazen de hüzün…
Kimi zaman da ılık ılık süzülerek
“Aşk”ın en saf haliyle bakar…
Ey kahvenin rengiyle nazar eden Sevgili!
İşte!
Baktıkça kahverengi gözlerine,
Yavaş yavaş pişiyoruz…


Memdoğlu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder