2015
G-20 zirvesi Türkiye’nin ev sahipliğinde 15-16 Kasım tarihlerinde Antalya’da
düzenlenecek. Bugüne değin düzenlenen G-20 zirvelerinde Başbakan düzeyinde
temsil edilen Türkiye’yi ev sahibi sıfatıyla Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan
temsil edecek.
G-20
toplantılarına ABD Başkanı Barack Obama, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin,
Çin Halk Cumhuriyeti Devlet Başkanı Xi Jinping, İngiltere Başbakanı David
Cameron, Almanya Başbakanı Angela Merkel ve Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande’ın
de yer alacağı üst seviyede bir katılımın olması bekleniyor.
Türkiye
karşıtı uluslararası derin odaklar ve Türkiye’deki uzantıları, Türkiye’nin
toplantıların güvenliğini sağlamakta yetersiz kalacağını ileri sürerek
toplantıları sabote etmek istedi fakat Türkiye’nin kararlı tutumu ve diplomatik
çabaları bu yönlü çabaları boşa çıkardı.
G-20’nin
dönem başkanı olan Türkiye’nin, toplantılara Azerbaycan’ı davet etmesi,
toplantılara ayrı bir önem ve anlam kazandırmaktadır. Toplantıları 1600’ü yurt
dışından olmak üzere 2500 civarında basın mensubu takip edecektir.
Antalya’da
düzenlenecek toplantıların ana gündemini Türkiye belirleyecektir. Önceki
dönemlerde gerçekleştirilen G-20 toplantılarının gündemi ekonomi ve siyasi
istikrar olurken; Türkiye, ekonomi ve siyasi gelişmelerin yanı sıra, “terör,
Suriye’deki gelişmeler ve mülteci” sorunlarını ana gündem maddeleri olarak
masaya getirecektir.
Suriye’ye
yönelik bir kara harekâtının konuşulduğu bu günlerde, Türkiye’nin ABD ile
muhtemel ortak bir kara harekâtına katılması, Türkiye’yi Suriye bataklığına
gömecektir. Suriye’ye girmek demek tabir yerinde ise emperyalizmin kucağına
düşmek demektir. Dünyanın iki süper gücünün (ABD ve Rusya) Suriye’de kendi
menfaatleri çerçevesinde birbiriyle uyumlu hareket etmesi ne anlama geliyor? Rusya’nın
Suriye’deki savaşa müdahil olmasından sonra Suriye’nin toprak bütünlüğünden
bahsetmek imkânsız hâle gelmiştir. Rusya Suriye’ye Esed iktidarına destek
olmaktan öte Akdeniz’e çıkış kapısı olan Lazkiye’deki varlığını devam ettirmek
için girmiştir ve bu varlığını devam ettirmek için her türlü riski göze
alacaktır. Rusya’nın “Esed’li geçiş” için hazırladığı ve altı aylık süreceği
öngören planı, bu tezimizi doğrulamaktadır.
Başbakan
Ahmet Davutoğlu’nun “Fırat’ın batısına PYD geçmeyecek, geçtiği anda da vururuz”
açıklamasından sonra, Türkiye’nin PYD hedeflerini vurmasının ardından, ABD’nin
YPG’ye silah ve mühimmat vermeyeceğini açıklaması, ABD’nin Türkiye’yi
Suriye’deki kara harekâtına dâhil etme girişimi midir?
Geçmiş
yıllarda Türkiye’ye yönelik hazırlanan Irak tuzağına -ABD’nin ısrarlı
politikalarına rağmen- müdahil olmayan Türkiye, bugün de Suriye bataklığına
müdahil olmamalıdır. Türkiye hâlihazırda ABD ile birlikte Suriye’deki DAİŞ
hedeflerine yönelik hava harekâtlarına zaten katılmaktadır. Türkiye’nin
önceliği, Suriye topraklarından kendisine yönelecek olan terörist faaliyetler
olmalıdır.
Toplantılarda
Türkiye’nin elini güçlendirecek en önemli argüman, şüphesiz mülteci sorunu
olacaktır. AB ülkelerinin 60-70 bin mülteciyi barındırmakta aciz kalırken,
Türkiye dört yıldır milyonlarca mülteciye kucak açarak, kendi topraklarında
barındırmaktadır. Türkiye, G-20 toplantılarında mülteci dramını dünyanın
gündemine getirmelidir.
Küresel
güçler, Suriye başta olmak üzere, Orta Doğu için bir kez daha satranç
tahtasının başına geçiyorlar. Orta Doğu’nun yeniden şekillendiriliyor olması
elbette ki Türkiye’yi doğrudan ilgilendiriyor. Konjonktürel gelişmeler,
Türkiye’nin Suriye başta olmak üzere, Orta Doğu’ya yönelik politikaları revize
etmesini zorunlu kılıyor.
Antalya’da
düzenlenecek olan G-20 toplantılarında herhangi bir güvenlik ihmalinin yaşanmaması,
Türkiye’nin uluslararası itibarı açısından önemli bir husustur. Özellikle
dikkat edilmelidir!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder