2015’in
Haziran ayında yapılacak olan genel seçimlere yaklaşıldıkça, Türkiye siyasetinin
tansiyonu her zamanki gibi yükselmeye başladı.
Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın %10 barajı ile ilgili sorulara “1995 yılında yüzde 10 barajını "temsilde
adalet,yönetimde istikrar" ilkesine aykırı bulmamış, sadece yüzde 10
barajı devam ederkenilaveten yerel barajlar getirilmesini iptal etmişti. (Karar
No. 1995/59)” açıklaması, seçim barajı tartışmalarını yeniden
alevlendirdi.
12
Eylül 1980 askeri darbe anayasası ürünü olan %10 seçim barajı, geçen 35 yıllık
süre içerisindeki seçimlerde “temsilde adaleti” sağlayamamıştır. Yüksek
orandaki seçim barajı en çok HDP’nin de geldiği gelenek olan Kürt siyasi partilerini
etkilemiştir.
Türkiye’deki
bütün eğilimlerin TBMM’de temsil edilmesinden yanayım, bu demokrasinin de
gereğidir. Ancak, barajsız bir seçim sistemi, demokrasi kültürü tam oturamamış
Türkiye için istikrarsızlık başta olmak üzere, olumsuz sonuçlar doğurabilecektir. Mevcut
şartlarda yapılacak bir düzenleme ise genel seçim sonuçlarını büyük oranda
etkileyecektir. % 7 ya da %5’lik bir düzenleme sonrası, TBMM’deki aritmetiğe
bakıldığında, kazananın HDP olacağı tartışma götürmez bir gerçektir.
Daha
şimdiden kimi kamuoyu araştırma şirketleri tarafından yapılan seçim
anketlerinde HDP’nin %4,5-%5 arasında gösterilmesi ise bir çeşit siyasi
mühendislik çalışmasıdır, doğru değildir ve Türkiye gerçeğini yansıtmamaktadır.
Bugünkü şartlarda yapılacak bir seçimde HDP, %10 barajını aşabilir mi? 6-8 Ekim
Kobani olayları öncesine kadar ihtimal dâhilinde de olsa evet, aşabilirdi.
Hatırlayın, Selahattin Demirtaş’ın 10 Ağustos Cumhurbaşkanı seçim çalışmaları
süresince kullandığı dil ve vermiş olduğu mesajlar, seçmen nezdinde karşılık
bulmuş, bunun sonucu olarak Demirtaş, %10’a yakın bir oy almıştı.
6-8
Ekim olayları öncesinde, Kandil’in de dayatmasıyla kendi tabanını sokaklara
döken HDP, eylemler sonrası sebebiyet verdiği acı tablo nedeniyle, Türkiye ve uluslararası
kamuoyunda bozulan imajını düzeltmek
için 1 Kasım’da “Dünya Kobani Günü”
etkinlikleri düzenledi. 6-8 Ekim’in aksine sağduyulu davranan HDP,
şiddet olaylarının yaşanmasına sebep olmamış olsa da Kobani olayları, HDP’ye
sempati ile yaklaşan seçmen üzerinde büyük bir hayal kırıklığı yaşattı.
HDP Eş Genel Başkanı
Selahattin Demirtaş, Bugün Gazetesi’nde yayınlanan röportajında, TBMM’ye
sunulan Güvenlik Paketi Yasasına ilişkin, "Yasayı
miting ve eylemlerle engelleyeceğiz. Bu yasayı çıkarırsan ters teper."
açıklamasına, Başbakan Ahmet Davutoğlu, “Demirtaş'ı
uyarıyorum; Bundan sonra şehirleri kan gölüne çevireceklerini söylüyorsa
dökülecek her kandan Demirtaş sorumludur. Kamu düzeni herkese lazım, Demirtaş'a
da lazım" diyerek cevap verdi. İktidar partisi ile başta Selahattin Demirtaş
olmak üzere HDP’li yetkililer, toplumu gerecek; kamuoyundaki kutuplaşmayı daha
da derinleştirecek açıklamalardan kaçınmalıdırlar. Bugüne kadar Türkiye’ye hiçbir
şey kazandırmamış olan siyasi kutuplaşmalar, bugünden sonra da bir şey
kazandırmayacak, aksine Türkiye’ye kaybettirmeye devam edecektir.
HDP Eş Genel
Başkanı Selahattin Demirtaş’ın, “Savunduğumuz
şeylerin yüzde 10 bile değeri yoksa varsın parlamentoda olmayalım.” ifadesi,
HDP’nin 2015 genel seçimlerine parti olarak katılacağı iddialarını
güçlendiriyor. HDP, %10 seçim barajını aşması halinde, hatırı sayılır oranda milletvekili çıkaracak ve Türkiye
siyasetinin şekillenmesinde önemli bir mevzi kazanacaktır.
Seçim barajını
aşamamış bir HDP’nin ne yapacağını ve nasıl bir politika izleyeceğinin ipuçlarını
yine Selahattin Demirtaş veriyor. Demirtaş, “Süreç başladığında talepler belliydi. Hükümet ne
yaptı? Hiçbir şey. O yüzden süreç ilerlemiyor. Demokratik özerklik olmazsa olmazdan çok, tartışılması gereken bir
mevzu” diyerek, seçim barajı engeline
takılarak TBMM dışında kalan bir HDP’nin “demokratik
özerklik” ilan edebileceğini ima ediyor. HDP böyle tehditkar mesajlar
vermekten vazgeçmeli, mevcut seçim barajını aşmak için çalışma yapmalı, yeni
politikalar üretmelidir. Sekülerizmin etkisindeki politikalar, HDP’yi marjinal
bir siyasi parti olmaktan öteye götüremeyecektir.
Türkiye’yi
zor bir seçim ve yine zor bir yıl bekliyor. Kürt sorununu büyük oranda çözmüş,
önümüzdeki haziran ayında yapılacak seçimlerde temsilde adaletin sağlandığı bir
Türkiye temennimizdir.
Hayırla
kalın efendim…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder