Gezi olayları
ile başlayıp, 17-25 Aralık operasyonlarıyla devam edip, 15 Temmuz darbe
girişimi ile sonuçlanan süreçte, Türkiye’de olası muhtemel gelişmelere farklı
tarihlerde kaleme aldığımız yazılarda dikkat çekmeye çalışmıştık. Bunları özetlediğimizde,
aşağıdaki uyarılarımızın ülke ve siyasetimiz açısından arz ettiği önem ortaya
çıkmaktadır.
“Doksan yıllık Cumhuriyet tarihinde, Türkiye
toplumunun; ‘toplum mühendisleri’nin müdahalesine maruz kalmadığı hiçbir dönemi
yoktur. Türkiye’de karamsar bir tablonun oluşmasında bu mühendisler ile
birlikte kimi liberal, muhafazakâr ve demokrat yazarların da, genelde hükümeti,
özelde Başbakan’ı yıpratmaya yönelik özel çabalarını da unutmamak gerekir. Bu
çabalar, öyle bir hâl aldı ki Başbakan’ı tasfiye uğruna, Türkiye düşmanı mihraklar
ile işbirliğine bile ‘evet’ dediler. Bu mühendisler, ‘mühendisliklerini’ önce
Gezi, sırasıyla çözüm süreci, dershaneler ve şimdi de Hükümet-Cemaat
çatışmasında ustaca sergilemeye başladılar.” (24 Temmuz 2013 http://www.gazetesiz.com/makaleler/mehmet-memdoglu/geziden-ciktim-yola-122568.html)
“Bugün, Türkiye üzerinde uygulanan
‘siyasi mühendislik’, Gezi olaylarındaki mühendislik çalışmasından daha
büyüktür. Gezi olayları münferiden
başlayıp, marjinal gruplarca sahiplendi. 17 Aralık operasyonu ise kolektif bir
mühendislik çalışmasıdır. Türkiye'de bugüne dek üzerine gidilen Ergenekon,
‘Nasyonal-Sosyalist’ yapılanmaydı. Şu anki ise ‘Evangelist-Siyonist’ Ergenekon
yapılanmalarıdır. Nihai hedef ise halkı karamsarlığa düşürmek, bir karmaşa ve
kaotik ortam oluşturmaktır.” (02 Ocak 2014 http://www.gazetesiz.com/makaleler/mehmet-memdoglu/yanlisa-yanlisla-mukabele-etmek-122604.html)
“17
Aralık yolsuzluk operasyonlarından sonra, operasyonunun ikinci dalgasını
oluşturan 25 Aralık operasyonunun ana hedefinin Başbakan Erdoğan olduğu tezi
artık yavaş yavaş netleşmeye başlıyor. Söz konusu operasyonlar, uzun zamandır kamuoyunda
dillendirilen ‘Erdoğan’sız AK Parti’ senaryolarının hayata geçirilmesi olarak
da değerlendirilebilir.” (07 Ocak 2014 http://www.gazetesiz.com/makaleler/mehmet-memdoglu/pensilvanya-mektubu-122619.html)
“17
Aralık operasyonları bu manada bir milat oldu. Bu kez çok farklı bir
mühendislik çalışmasıyla, siyasete ve topluma darbe yapmak isteyen yeni
vesayetçi anlayış kendisini deşifre etmiştir. Siyaseten alternatif oluşturamayan
kesimler, gerçekleştirmek istedikleri siyasi ve toplumsal kaosla, ekonomiyi
zayıflatıp, nihai hedeflerine varmak istiyorlar.”
(12 Ocak 2014 http://www.gazetesiz.com/makaleler/mehmet-memdoglu/vesayet-mi-demokratik-siyaset-mi-122630.html)
“Hükümet-Cemaat
savaşının (biz bunu ‘Devlet-Cemaat’ savaşı olarak görüyoruz) başlangıcının
dershanelerin kapatılması hamlesi olarak görünüyor olsa da fitilin ateşlendiği
tarih, 7 Şubat 2012. Yani “MİT krizi” olarak tarihe geçen, MİT Müsteşarı Hakan
Fidan’ın KCK operasyonları çerçevesinde ifadeye çağrılması ile başlayan
‘Hükümet-Cemaat’ gerilimi her ne kadar kamuoyundan gizlenilmeye çalışılmış olsa
da, Gezi olaylarıyla grileşen ilişkiler, dershanelerin kapatılması
çalışmalarıyla tamamen aleniyet kazanan bir savaşa dönüşmüştür.
“Unutmamak gerekir ki Gezi ve sonrası meydana gelen
olaylar, hassas ve kırılgan bir yapıya sahip olan Türkiye’nin toplumsal ve
sosyal fay hatlarını yerinden oynatmaya yetmiş, toplumsal dokumuzun inceliğini
bir kez daha gözler önüne sermiştir. Ve Türkiye toplumunda hissedilir derecede
kamplaşmaların oluşmasına sebep olmuştur.” (27 Şubat 2014 http://www.gazetesiz.com/makaleler/mehmet-memdoglu/derin-catisma-122788.html)
“Seçimle işbaşına gelmiş bir iktidarın,
diktatörlükle suçlanması (Saddam’ı, Esed’i ve Kaddafi’yi unutmuş herhalde) bir
mühendislik çalışmasıdır. Halkın tercihiyle iktidara gelmiş bir partiyi ve
genel başkanını diktatörlükle suçlamak, talihsizlik değil, profesyonelce
yürütülen siyasal bir algı operasyonudur. Ülkenin kaderi olmuş askeri ve
bürokratik vesayeti, demokrasi ile sonlandırmayı diktatörlük olarak
yorumlarsak, diktatörlüğü de demokratik mücadele olarak mı kabul etmemiz
gerekir? Siyasi ve toplumsal mühendisler
genellikle ortak hareket ederler. Hedef olarak seçtikleri konuyu gündeme
getirmeden önce, yönlendirici ve spekülatif haberlerle, algı oluşturmaya
ve toplumun algısını yönlendirmeye çalışırlar.” (28 Mart 2014 http://www.gazetesiz.com/makaleler/mehmet-memdoglu/siyasal-muhendislik-122883.html)
“Kısır bir döngü olarak devam eden bu döngü, 17 ve
25 Aralık operasyonları ile alışagelmişin dışında, farklı bir hâl alarak
günümüze kadar geldi. 17 ve 25 Aralık
operasyonları, uluslararası derin güçlerin F. Gülen cemaati üzerinden
Türkiye’ye yönelik yapmış olduğu bir saldırıydı. Bu tartışma götürmez. Rengi,
inancı, giyimi ve düşüncesi ne olursa olsun, kim ya da kimler, devletin,
milletin birliğine, beraberliğine karşı faaliyetler içerisinde bulunuyor,
devleti sabote ediyor veya etmeye kalkışıyorsa bunlar için gerekli yasal
işlemler derhal yapılmalıdır.” (22 Mayıs 2014 http://www.gazetesiz.com/makaleler/mehmet-memdoglu/otekilestirme-123022.html)
“AK Parti
iktidarının, ‘paralel yapılanma’ ile olan kavgası, esas itibarıyla “Kürt
Sorunu”nun çözümü konusundaki yol ve yöntem farklılığından kaynaklanmamış
mıydı? Devlet,
kendi otoritesine alternatif oluşturabilecek her türlü “paralel-dik”
yapıya/yapılanmaya müsaade etmemelidir. Otorite varsa, devlet vardır. Devlet
otoritesinin olmadığı durumlarda, farklı yapıdaki yapılanmalar, vatandaş
üzerinde otorite kuracaklardır.” (29 Nisan 2015 http://www.gazetesiz.com/makaleler/mehmet-memdoglu/askidaki-cozum-sureci-123681.html)
“İster Ergenekon, ister vesayetçi derin yapılanmalar,
isterseniz İTC’den günümüze kadar varlığını devam ettirebilmiş komitacılar,
masonik örgütler; adına ne derseniz deyin, Cumhuriyetin
ilanından bugüne kadar ‘Ergenekonvari’
yapılanmalar -buna FETÖ paralel yapılanması dâhildir- halkın iradesini
yok hükmünde saymış ve iktidarlarını devam ettirmişlerdir.” (26 Nisan 2016 http://www.gazetesiz.com/makaleler/mehmet-memdoglu/yok-edilen-ergenekon-124431.html)
“Sadece Ak Parti iktidarları dönemine bakıldığında,
bu komitacı ve vesayetçi kliğin, günün şartlarına uygun olarak, iktidarı
kontrol etmek adına farklı yapılanmalar üzerinden faaliyet gösterdikleri
görülebilecektir. 1980 askeri darbesinin
devamı olan askeri vesayeti ortadan kaldırmak için, dini kisveli bir
yapılanmayı kullandıkları gibi, bu yapının devletin damarlarından temizlenmesi
adına, devletin başlatmış olduğu operasyonlar üzerinden; ‘Milli Damar’ (!) adlı
yapılanma marifetiyle, devleti ele geçirmeye çalışmaktadırlar.” (06 Temmuz 2016 http://www.gazetesiz.com/makaleler/mehmet-memdoglu/milli-vesayetciler-124503.html)
15 Temmuz darbe
girişimi, kamuda yapısal değişikliklere gidilmesini zorunlu kılmıştır. Yeni
atamalar bazında yapılacak düzenlemeler, bugün için devrim niteliğinde de olsa,
gelecekte sistemin kendisi üzerinde etkin/etkili olamayacaktır. İdareyi kim
devralırsa alsın, yapılacak düzenlemeler, sistemin sekteye uğramamasını
sağlayacak şekilde yapılmalıdır. Devletteki yapısal değişiklikler, “yönetim ve sistem” odaklı olmalıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder